Tarih boyunca hem cinslerine üstünlük sağlayan insan "güç bende" demiştir.
Oluşan topluluklar, kabileler ve nihayetinde devletler "güç bende" çabası içinde olmuşlardır.
Savaşçıların yetiştirilmesi, silahların güçlendirilmesi "caydırıcı güç" olmaktan çok "en güçlü olma" çabası için olmuştur.
Güçlenenler kendi adaletlerini kurma peşine düşmüş rakip gördüklerini berataf etme çabası içine girmişlerdir.
Nice canlar katledilmiş, kadınlar dul, çocuklar yetim ve insanlık onuru perişan edilmiştir.
Gün gelmiş devran dönmüş ve ecel ile gelen ölüm "güc bende" diyen şahsiyetleri kara toprağa teslim etmiştir.
Kutretli kişiler ile beraber güçlü devletlerde ömrünü tamamlamışlardır.
Araf suresi 34 ayet meali:
"Her Ümmet için takdir edilmiş bir süre vardır Bu sürenin sonu geldiğinde artık onu Ne bir an geciktirebilirler ve ne de bir an öne alabilirler."
İbn-i Haldun: Devletler de tıpkı insanlar gibi doğar, büyür, yaşlanır ve ölürler."
Hakke suresi mealen;
25-29 ayetler: fakat kitabı kendisine solundan verilen kimse: "kitabım keşke bana verilmeseydi; bu iş keşke son bulmuş olsaydı; malım bana fayda vermedi; gücüm de" der. (Diy. Meal)
İnsanlık tarihi gücü eline geçiren devlet ve şahsiyetlerin çöplüğü ile doludur.
Moğollar, Bizanslılar, Sasaniler, Etiler, Hunlar, Vikingler ve da nice uygarlıklar yok olmuştur.
Yine Nemrut, Firavun, Şeddat, Cengiz han ve daha nice kutretli kimseler de tarihteki yerini almıştır.
Günümüzde oluşturulmaya çalışılan demokrasi ve "Hakimiyetin kayıtsız ve şartsız milletindir" fikri laftan öteye gitmemiş ve hakimiyet milletin olmadığı gibi asla da olmayacaktır.
Çünkü insanın fıtratına aykırıdır. Doğanın kanununa terstir.
Güç beşerin değil yalnızca Allah’ın dir.
Sonsuz güç ve kudret sahibi olan Allah "ol der ölü verir."
Bediüzzaman:
"Demek sivrisineğin gözünü halkeden, güneşi dahi o halketmiştir. Pirenin midesini tanzim eden manzume-i şemsiyeyi de o tanzim etmiştir. (Mesnevi-i Nuriye)
Beşerin gücüne, kuvvetine, kudretine değil Allah’a kul olmaya çalışalım.
Selam ve dua ile.