1961 Diyarbakırlı emekli imamım, halen Diyarbakır'da yaşıyorum.
Zamlar yagmur gibi yağmaya başlayınca Ferdi TAYFUR’un şu sarkısı aklıma geldi: "Ne ümitle geldik koca şehire, Allah sonumuzu hayır getire Alacaklı haciz koymuş bekire abo Hadi gel köyümüze geri dönelim. Fadimenin düğününde halay çekelim." .... Ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik durum ve geleceğe olan beklentimiz pek parlak değildir. İktidarın "devletin itbari" adı altında yaptığı israflar, halkın bir kesiminin bunu kabullenmesi ve bir kısim kanaat önderlerinin bunu desteklemesi hayra alamet değildir. Şehirin kiri olan bencilligi bir kenara birakalım. "Demokrasilerde çare tükenmez misali" biz de köyümüze geri gidelim. Köyü olmayanlarıda yanımıza alalım Taksitlerden, fatura ödemelerinden, aidatlardan, trafik çilesinden... kölelikten kurtulup; gaz lambamizla, sobamizla, tek gözlü evimizle baş başa kalalım. İktidar israfa dalmış, "işe göre değil, adama göre iş" mantığı hâkim olmuştur. Ekmek aslanin değil midesine kadar inmiştir. Son yıllarda yap-işlet devret mantiğıyla yapılan yatırımların kar garantili ve döviz (dış güçlerin para birimi) cinsinden yapılması ülke ekonomisine büyük yük olmuştur. Zengin daha zengin fakirse daha fakir olmuş, var olan ortadirek arada erimiş gitmiştir. İmkani olnalar değil geçim sıkıntısı çeken; emekli, asgari ücretli, işsiz ve fakir olanların şehirlerde kalmalari hayli zorlasmıştır. Gidebileceksek ve bizi kabul edeceklerse köyümüze geri dönelim. Medeniyet deyip şehirde köle olacağımıza köyümüzde elektrikten, dogal gazdan, koltuk ve kanepeden uzak bir kulübede yaşamayı tercih edelim. "Orada bir köy var, uzakta, O köy bizim köyümüz. Gezmesek de, tozmasak da O köy bizim köyümüzdür. Orda bir ev var, uzakta, O ev bizim evimizdir. Yatmasak da, kalkmasa da O ev bizim evimizdir. ..." (Ahmet Kutsi TECER) Selam ve dua ile