Aydın: ''Saadet Partisi, Türk Siyasetinin Merkezindedir''
Saadet Partisi Giresun İl Başkanlığı, geleneksel hale getirdiği iftar programını 2011 yılında da devam ettirdi. Genel Başkan Yardımcısı Birol Aydın'ın katıldığı iftar programına İl Başkanı Süleyman Tekbaş, İlçe Başkanları, Kadın Kolları, Gençlik Kolları ve çok sayıda davetli katildi.
Açılış konuşmasını yapan İl Başkanı Süleyman Tekbaş, Milli Görüşçülerin imtihanın zor oldugunu ve sürekli olduğunu vurguladı. Başkan Tekbaş, sözlerine şöyle devam etti: “Bizler çalışmakla mükellefiz. Hem de zor şartlar altında ama hiçbir zorlama, hiçbir dayatma, hiçbir sonuç bizleri hak dava yolunda çalışmaktan alıkoyamaz” dedi. Daha sonra söz alan Genel Başkan Yardımcısı Birol Aydın, Milli Görüş düşüncesinin Türkiye’deki siyasetin yönlenmesinde en etkin siyasi akım olduğunu vurgularken, konuşmasında şu görüşlere yer verdi.
"BİZLER SİYASETEN DEĞİL, AHLAKEN VE VİCDANEN DOĞRULARI YAPIYORUZ."
“Bugün yaşanan bir çelişki var. Milletimizle buluştuğumuz her ortamda sürekli bu çelişkiyle yüzleşiyoruz. Çelişki şudur: milletimiz, hem istikrar olduğunu hem de durumdan şikayetçi olduğunu söylüyor. Ne yaşıyoruz ki, görüntü olarak memnun edici ama içten içe bizi rahatsız ediyor? Bu konuyu konuşmadan, geleceğe yön veremeyiz.
Bugün yaşanan bu sürecin anlaşılması için, milletimizin başını biraz geçmişe çevirmesi gerekiyor. Eskilerin tabiri ile: “Ne idim, ne oldum” diye biraz düşünmesi gerekiyor. Bir an düşünse, vereceği karar belli: Bu sistem değişmeli! 2000’li yılları hatırlayın, bu millet bunun için meclise sadece 2 parti göndermemiş miydi! Peki ne oldu da sistem değişeceği yerde sorunların yerini yeni sorunlar aldı?
Evet, Türkiye normalleşiyor, olması gereken noktaya ilerliyor ama bunu yaparken daha da güçsüzleşiyor, kamplaştırıyor ve ötekileştiriyor. Ülkemizde “normalleşme” sağlandığı kadar, bu normalleşmenin yanında ekonomik, sosyal ve ahlaki boyutlarda “anormal” gelişmelerin de yaşandığını üzülerek gözlüyoruz. Bunun tek sebebi, milletin 2000’li yıllardaki beklentisini hükümetin boşa çıkarmasıdır.
Mevcut iktidar, bugün Türkiye'yi taşımayacak kadar zayıf bir hale gelmişse, bu görevden kaçtığı içindir. Mevcut iktidar, geçmiş 10 yılda asıl yapılması gerekenleri sürekli ertelemiştir. Sadece tamirat yapmış, bu ise yeni sorunlara yol açmıştır. Üstelik bugüne kadar yapılan “tamirat” sistemin tahribatını önlemeye yetmemiştir. Çünkü, sistemin millet lehine değişmesi için anlayışın da değişmesi gerekmektedir ve hükümet bu anlayışı temsil etmemektedir.
Saadet Partisi olarak bizim farkımız işte buradadır. Biz, millet lehine olması gerekenleri tamir yoluyla değil, sistemi değiştirerek gerçekleştirmenin tek adresiyiz. Bu yüzden mevcut sistem içinde bir alternatif değil, mevcut sistemin değişmesi için tek çareyiz. Milletimiz bu çareye son on yılda mesafeli kalmanın faturasını ödemektedir. Bu faturanın ne kadar kabarık olduğunu görmek için, 1996-1997 yılı ile son 10 yılın karşılaştırılması gerekiyor. Bu karşılaştırma yapılması gerekirken istikrarlı bir görünüm olsun diye sürekli 1999-2011 yılları ile karşılaştırma yapılıyor. Halbuki 2001 krizinin 54. Hükümetin tasfiyesinin bir sonucu olduğu unutulmamalıdır.
Bugün 28 Şubat’tan daha tehlikeli bir sürece sürükleniyoruz. Geçmiş 10 yıldan daha önemli bir dönemin başındayız. Milletimiz, modern dünyanın gittiği istikametle tam uyum gösteren bir din ve dindarlık anlayışına mahkum edilmek isteniyor. Türkiye'yi taşıyamayacak bir dindarlı inşa edilmeye çalışılıyor. Bu olumsuz gelişmeleri sorgulamadan, ne askeri değişimden, ne yeni Anayasa’dan ne de normalleşmeden dem vurmak çözüm üretmeyecektir.
Bu konunun ne kadar önemli olduğunun milletimiz tarafından algılanması için başörtüsü gibi, mecburi din eğitimi gibi, dinlerarası diyalog gibi aktüel tartışmalar yerine model üreten, insanlığı kucaklayacak ve mevcut sisteme köle olmaktan kurtaracak adımların konuşulması gerekmektedir. Bunu konuşmak ve bu konuda arayış içinde olmak inancımızın gereğidir.
10 yıl önce sistemi değiştirmek için iktidara taşıdığı kadroların basiretsizliği sonucu, borca esir edilen, istikrar görüntüsüyle daha da güçsüzleştirilen milletimizin, sistemin değişmesi talebinden vazgeçirilmeye zorlandığını görüyoruz. Bugün yaşanan bu çelişkiler, Saadet Partisi tercihinin bir an önce yapılmasını zorunlu kılmaktadır.
Milli Görüş hareketi, 1950 sonrası sistemi milletimiz lehine yaptığı ağır sanayi hamleleri, adil ekonomik düzen ve D-8 projeleriyle dönüştürdüğü gibi, 1990 sonrası oluşturulmaya çalışılan bu durumu da dönüştürmeye muktedirdir. Çünkü bizim anlayışımız bu kudreti bize lütfetmektedir. Bunun için yapmış olduğumuz 4. Olağan Kongremize, “İkinci 40 yıla hazırlık” adını verdik.
Çelişkiler son bulsun istiyorsak, anlayış değişmelidir. Bu değişimin nasıl olacağı noktasında yaşadığımız Ramazan ayı en güzel örnektir. Her türlü olumsuzluğa ve imkansızlığa rağmen bu ayda yaşanan bolluk, bereket ve dayanışma hiçbir ayda yaşanmamaktadır. Çünkü bu ay Müslümanların inancına uygun yaşadığı aydır. Şimdi bu Ramazan ruhunu tüm yıla yayacak bir zihniyetin iş başına gelme vaktidir. Saadet Partisi, bunun gerçekleşmesi için çalışmalarını arttırarak sürdürmektedir.
İnsanlığın saadeti için, yaşanan her ayı ramazandaki bereketlere kavuşturmak bu milletin borcudur. Nasıl ki oruç borcumuzu bu ayda ifa ediyorsak, insanlığa saadet getirme borcumuzu da yapacağımız çalışmalarla ödemeye mecburuz. Milletimize bu borcu hatırlatmak da yine bu çalışmalar neticesinde gerçekleşecektir. Çünkü biz siyaseti gelecek seçim için değil, gelecek nesil için yapıyoruz" dedi.
Kerasus Haber Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Hakan Uğurlu’nun; “Sayın Genel Başkan Mustafa Kamalak, 12 yaşından küçük çocuklara uygulanan Kur’an kursu yasağının kaldırılması gerektiğini seçim meydanlarında dile getirdi. Saadet Partisi seçimlerde % 1,3 oy aldı ama AKP seçimlerden sonra bu yasağı kaldırma mecburiyetini hissetti. Sizce bunun sebebi neydi? Ayrıca yeni Anayasa oluşumunda sizin beklentileriniz nedir? şeklindeki sorusuna cevap veren Genel Başkan Yardımcısı Birol Aydın; “Oyumuz % 1,3 olmuştur ama toplumu değiştirme, dönüştürme ve etkileme potansiyelimiz % 100’dür. AKP’nin yaptığı bu uygulama bunun en açık ifadesidir. Ama Saadet Partisi % 1,3’de kalacak bir siyasi parti değildir. Biz daha önceki yıllarda nasıl % 1’lerden, % 22’lere çıktıysak; Allah’ın izni ile tekrar o günleri göreceğiz. Aslında Milli Görüş % 50’ye bugün ulaşmıştır. Sadece medyanın ve dış güçlerin yanlış yönlendirme taktiklerinin maalesef işe yaraması ile AKP, halkımıza milli ve manevi değerlerin merkezi olarak gösterilmiştir. Bu halk zaman içinde bunu görecektir. Bu gerçeklerin ortaya çıkmasından şüphemiz yoktur. Anayasa konusunda da Genel Başkanımız Mustafa Kamalak’ın; ‘Biz Anayasa’yı siviller mi yaptı, asker mi yaptı diye bakmıyoruz. Önemli olan toplumun tamamı tarafında kabul edilmiş adil bir Anayasa’nın oluşmasıdır. Yoksa asker hiçbir zaman iyi anayasa yapamaz, siviller her zaman iyi anayasa yapar diye bir ön şartımız yok’ düşüncesinin önemli olduğunu hatırlatmak isterim” şeklinde cevap vererek sözlerini tamamladı.