Türkiye de tecrübe aramayan tek iş devlet başkanı ve milletvekili olmak.
Bu makamlar için kimseden tecrübe aranmıyor. Milletvekli olmak için Parası olan herkese fırsat eşitliği var.
Milletvekili olanlar, devlet yönetiminde olanlar, bunlara yerel yönetimler de dahil, valilere de dahil, Halka, halkın yaşayışını kolaylaştırmaya yönelik yeterli çalışmaları maalesef göremiyoruz. Kimse kusura bakması tüm imtiyazları kendileri kullanıyorlar.
Sade vatandaşı makamına kabul etmeyen mülki idarelerden bazıları, Yayılmış yatan Milletvekilinin çocuğunun karşısında takım elbiseyle duruyor.
Bu ifadelerime Hemen itiraz edenler olacaktır. Önemli de değil.
Bulunduğunuz ilin valisini, ilçenin kaymakamını tanıyormusunuz? Adını biliyormusun? Bir probleminiz olduğunda makamına gidip görüşebiliyormusunuz? Her hangi bir isteğiniz karşılık buluyorumu? Valla benimki bulmuyor.
Ben 58 yaşındayım bu yaşıma kadar ismini hatırladığım, ismini hiç unutmadığım bir vali tanıyorum. Eminim sizde o valimizi tanıyorsunuz, o Valimizin ismini buraya yazmayacağım siz yorumlara yazın ki bu halkın doğru insanları unutmadığını, gelmiş geçmiş valiler ve şu an aktif görevde olan 81 il valisinden bir tek o valimizin ismini bildiğimizi bir kez daha hep birlikte ispat edelim.
Devam edelim. 26 Nisan 1986 Çernobil nükleer santralinde bir patlama meydana geliyor.
O günün Bilim adamları Karadeniz Sahilinin tamamında olası bir radyasyon tehlikesine karşı halkı uyarırken, ülkeyi yönetenleri şu, şu tedbirlerin ivedilikle alınması gerekir derken, ülkeyi yöneten siyasiler ne diyordu? Radyasyon yok, tehlike yok, tehdit yok bakın bu çay Rize çayı ben kiyifle içiyorum diyorlardı. Bunlar birliğimizi, dirliğimizi bozmak isteyenlerdir diyorlardı. Peki, Karadeniz radyasyondan etkilendi mi? Cevap siz değerli okuyucularımızda.
Devam edelim yine Yıl 1986 Hepimizin hafızasına Deprem dede olarak yerleşen Merhum Prof. Dr. Amet Mehmet Işıkara. Peki bundan 37 yıl önce ne diyordu Işıkara; deprem olacak,bu kaçınılmaz bir gerçek. Bu gerçeğe karşı biz yapılarımızı ve halkımızı depreme karşı hazırlamalıyız, halkı depreme karşı bilinçlendirmeliyiz, halkımıza deprem eğitimi vermeliyiz.
Peki ne oldu 17 Ağustos 1999 da? Depreme hazırlanabildik mi?
Peki aradan geçen 37 yılda hangimiz depreme karşı bilinçlendirildik? Deprem ders olarak eğitim müfredatında yer aldımı? Neden siyasiler biliminsanına kulak vermedi?
Bu gün 2023 günü Prof. Dr. Naci Görür ne diyor ; Halkı depreme karşı eğitmeliyiz. Bilim insanlar yine aynı noktadalar, insanları bilinçlendirin, yapıları güçlendirin.
Biliminsanlarını iktidarlar neden dinlemiyorlar?
O dönem Biliminsanlarına kulak veren bir isim çıkmış, Tavşancıl Belediye Başkanı Salih Gün. Biliminsanlarından aldığı görüş ile Tavşancıl’da depreme göre imar planı hazırlamış, babasını bile tanımayarak planını hayata geçirmiş. Sonuç 17 Ağustos 1999 depreminde Marmara felaket yaşarken depremin merkez üssünde yer alan Tavşancıl beldesin de hiçbir bina hasar görmemiş, kimsenin burnu kanamamış.
Bu gün de biliminsanına kulak veren bir belediye başkanı olmuş. 6 Şunat 2023 yılında 110 bin km2 alanı, 10 vilayeti, ilçe ve köylerini yıkan deprem Hatayı’ın Erzin ilçesinde tek bir binayı yıkmamış. Mevzuat dışına çıkmayan Erzin Belediye Başkanı Ökkeş Elmasoğlu’ na alemin doğrusu senmisin diyenler bu gün Elmasoğlun’a minnet duyuyor. Çevresinde bulunan tüm vilayetler, yerleşim birimleri yıkıma maruz kalmış ama Ezine halkı bakkalıyla, fırınıyla, eczanesiyle hayatına devam ediyor.
Oldu bitti gitti, ölenler öldü kalanlar yaşamaya devam edecek.
Deprem ve ilgili Biliminsanları beş on gün daha TV programlarında söz bulabilecek,Bir ay sonra Her şeyi unutacağız. Sonra yine, yetiş macide, anlat Melahat, kimin karısı kimin kocasıyla kaçmış, onun cb adayı kim olacak, o bize surtük dedi, o da bize aptal dedi, derbi maç öncesi ve sonrası 7/24 yayınlar devam edecek. Neyse çok uzun bir yazı oldu.
Büyük İstanbul depreminde görüşmek üzere.