Duyarlı vatandaş için belli bir yaştan sonra emek ve birikimini paylaşma zamanıdır. Bir az burnu yanan, gayret eden evinde uzanmaya vakit bulamaz. Her fırsatta diyar diyar gezerek hakkı hakikati dillendirir. Fırat Üniversitesi 50.yıl münasebetiyle Hulusi Akar Paşaya bir konferans verdirdi. Selamet akıncıları olarak biz de Diyarbakır yönetiminden 4 kişi konferansa iştirak ettik. Öyle bir konferanstı ki birkaç yazıyla özetlemek dahi zor ama bu yazında kısmen paylaşmak istedim.
TBMM Milli Güvenlik ve Savunma Komisyonu Başkanı olan Akar dünyanın genel gidişatı ve ülkenin durumunu dert edip hakikati gençlere anlatarak tabir yerindeyse tarihe not bırakıyor.
Bu tür çalışmaları millet vekilliğinden çok çok önemli, belki de başında bulunduğu komisyonun çalışmaları kadar ciddi bir vazifedir diye düşünüyorum. Çünkü insanımızı motive etmek, uyarmak, ona özgüven kazandırmak lazımdır, elzemdir vaciptir.
Dünya ne durumda, Bölgemiz ne durumda, Ülkemiz ne durumda… son çeyrek asırda ülkemiz neler yapabilmiş, işin içinden biri olarak konferanslarında paylaşıyor. 15 Temmuz darbe girişine canı pahasına “hayır!” diyebilen, ülkenin geleceği için makul siyasete destek veren, ülkenin ilk sivil Milli Savunma Bakanlığını yapan biri olarak şu ifadesi çok önemliydi, “Ordunun görevi, dışarıdan gelen tehlikeler karşı ülkeyi müdafaa etmek, içeride vatandaşların huzur ve refahı için çalışmaktır” bu ifadeden ne kadar sağduyulu bir asker olduğu da anlaşılıyor.
Gençlere hitap ederken;
Gençler, kendinize güvenin ,tarihi şahsiyetlerimizin hayatlarını okuyun, o günün şartlarında ne kadar çalıştıklarını, ne kadar emek sarf ettiklerini göreceksiniz.
2500 yıllık geçmişi olan bir milletiz, ayrıca bin yılı aşkındır da İslam ile müşerref olmuşuz. Matematik, Fizik, Kimya, Biyoloji, Astronomi… konusunda da insanlığa katkılarımız olmuş, yakın tarihte biz bir az tembel olmuşuz ama yeni dünyada özellikle yazılım ve yapay zeka konusunda dünyaya fark atabiliriz.
Bir millet için şu üç değer olmazsa olmazdır; Din, Tarih, Yaşama biçimi
Dikkat etseniz doğru yada yanlış her toplumun kendine göre dini/inancı vardır. Biz din olarak İslamı seçmişiz, ama mezhepçi değiliz, Ali de bizim Ömer de bizim.
Tarih bir toplumun köküdür, tarihimizi doğru okumalı, ecdadımızın başarılarıyla iftihar etmeli, hatalarından ders çıkarmalıyız.
Yaşam biçimine gelince yemek, müzik ve giyim kuşam; helal ve sağlıklı gıdalarla bedenimizi besleyeceğiz, müzik dinleyerek ruhumuzu dinlendireceğiz, giysilerimizle de bedenimizi muhafaza edeceğiz, bir toplum için bu üç değer çok önemlidir. Bu konularda özümüzle. inancımızla barışık olmalıyız.
Aslında her şeyin başı eğitimdir, eğitim bir şeyler öğrenmek değildir, bir şeyler bilmekle adam olunsaydı Yusuf Hashacibin dediği gibi “şeytan hepimizin hocası olurdu”. Önemli olan değerlerimizi özümsemek ve o değerlerle yaşayabilmektir.
Şayet “Allahtan korkan, kuldan utanan” insan yetiştirebilsek çok az hata yapma ihtimali olan bir toplumu olurduk. Unutmayalım herkesin polisi vicdanıdır, polis vicdanı olmayanların peşindedir.
Yani 4-12 yaş arasında çocuklarımıza değerler eğitimini vermeliyiz, değerler sistemi topluma öğretildiği zaman kişi ona göre bir tutum belirliyor; Ona göre düşünüyor, konuşuyor, okuyor, yazıyor, ondan sonra ki başarısı kendiliğinden gelir.Bu konuda annelerimize çok iş düşüyor. dedi.
Bu yazımı burada sonlandırıyorum, fırsat buldukça konuşmasından esinlenerek başka yazılar da yazacağım inşallah.
Hulusi Paşamızı bu azim ve emeğinden, konferansta paylaştığı o önemli bilgilerden dolayı tebrik ediyorum. Diyarbekire de bekleriz inşallah
Selam ve selametle kalın.
Eyüphan Kaya