15 Temmuz Darbe girişimine karşı direnmesiyle adı ön plana çıkan zamanın Genel Kurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar o gece canı pahasına gösterdiği cesaret ve duruşuyla bu halkın gönünde taht kurdu.
O günden sonra meşru hükümetin yanında yer alan Akar, üstlendiği görev ve yaptığı çalışmalarla Anadolu erenlerinin yolunda bir delikanlı olduğunu ispatladı.
Eğitim öğretimin edep ve marifet, irfan ve hikmetle barışık olması gereğine işaret eder Paşa fert ve toplum için de dikkate değer kriterler ortaya koyuyor.
Zaman zaman fert ve birey kavramları eş anlamlı kullanılsa da aynı anlam ifade etmiyorlar. Birey; nefsine yenik düşen heva ve heveslerine göre, ben kavramı endeksli hareket eden kişiyken, Fert; nefis ve şeytanını yenmiş doğru istikameti bulmuş, toplum yararına çalışan hür insana denir.
Akar paşanın anlatımına göre nitelikli bir ferdin hayatını düzene sokacak üç kavram var; Ayıp, Günah ve Suç.
Kişi eğer ayıp ve günahı düşünerek yaşarsa kolay kolay suç işlemez ama ilk iki değeri kaybederse suç işleme ihtimali yükselir, yararlı bir fert olması gereken bu defa kişi suç işleyen birey olarak karşımıza çıkıyor.
O zaman ne edip edip aileden başlayan ve okulda devam eden yetiştirme aşamalarında bu üç kavramı insanımıza öğretmeliyiz. Tabi helal, haram, merhamet, şefkat, sadakat ve cesaret… gibi değerleri de unutmamak gerekir.
Akarın ifadesiyle toplum için de şu üç değer gerekiyor; Din, Tarih ve Yaşama biçimi…
Dinimiz İslam onunla iftihar ediyoruz, şimdiye kadar gelen bütün semavi dinlerin hulasası olan İslam dünyada da ahrette de hayatımı kolaylaştırır.
Tarih, özellikle yakın tarihimizi doğru dürüst öğrenirsek atalarımızın hayatları pahasına ne mücadeleler verdiklerini, ilim, bilim ve tasavvufa ne denli önem verdiklerini görürüz, büyük şahsiyetlerin öz geçmişlerini okumak lazım.
Yaşama biçimi galiba en önemlisidir. Bir Müslüman evladı olarak dinlediğimiz müziğe, giydiğimiz elbiseye ve yeme içmemize dikkat etmeliyiz.
Bir Müslüman kızı dekolte giyinerek sokakta dolaşmamalı, kozmetik sanayi ve modaya oyuncak haline gelmemelidir. Başka bir ifadeyle ayıp ve günah kavramını dikkate alarak yaşamalıdır.
İnsanı serserice oynatıp, hoplatan, anlamını dahi bilemediğimiz kimi sözde meşhur sanatçıların söyledikleri müzik eşliğinde vakit öldürmek Müslüman evladına yakışmaz.
Bir Müslüman evladı yemesine içmesine dikkat eder/etmelidir. Helal-Haram kavramına göre yaşamalıdır.
Tabi bu değerler/kriterler çocukluk yaşlarından başlayarak, ailede ve okul sıralarında öğretmelidir ki gençlerimiz o aldıkları edep ve marifet dairesinde yaşasınlar.
Diyar diyar gezip bu şekilde Anadolu gençliğini aydınlatan Hulusi Akar Paşamızı görünce “Paşaların Paşası Hulusi Akar’dır” demek içimden geldi.
Nitelikli, tecrübeli insanlarımızı sahaya davet ediyorum. Hulusi Paşa o engin bilgi ve tecrübeleriyle Selamet Akıncıları hareketimize destek vermesi değerlidir. Onun bu azim ve gayreti Bolu istişare programında Güneydoğu Bölge Başkanı olarak kendisine teşekkür plaketi sunmama vesile oldu. Bize böyle şahsiyetler lazım.
Konu paşalardan açılmışken rahmetli Adnan Paşayı da hayırla yad etmek lazım. ASDER ve ASSAM kurucusu olan Adnan Paşa onlarca önemli çalışmalara imza attı. Zamanımızın Ömer muhtarı gibi çalışıyordu. ASRİKA çalışmalarıyla yedi defa uluslar arası toplantılar yaptı, İslam dünyasında bir uyanış hareketini başlattı. En son her İslam ülkesinde İslam Birliği Bakanlığı ve İslam Birliği Parlamentosunun oluşumun gereği üzerinde ittifak edildi.
Herkes sahip olduğu potansiyelden mesuldür, örneğin bendeniz yazabiliyor ve yazıyorum.
Eski Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül gibi bir kenarda saklanmak doğru değildir, Neden diyar diyar gezerek Anadolu insanına bir ufuk ve güven vermek için bir çaba harcamıyor mesela?
“Anlayana sivri sinek saz, anlamayana davul zurna az” demişler bilemem anlatabildim mi?
Selam ve selametle kalın