Eyüphan Kaya
Dikkat buyursanız öyle yada böyle ülkenin direksiyonu siyasetçilerin elindedir. O zaman bu direksiyonu defolu insanların eline bırakmaya hakkımız yoktur. Dolayısıyla iyi, kabiliyetli, ehil insanları direksiyona seçeceğiz ki hedefimize doğru emin adımlarla ilerleyelim.
Siyasette ölçü şu olmalı; önce ülke menfaati, sonra parti menfaati, en son partili menfaati, düşünülürse herkes daima fayda bulur.
Maalesef ülkemizin siyaseti tarif edilen ve beklenen siyaset değildir, çünkü siyaset icabı insanların yalan, dolan konuşma lüksü yoktur. Ne yazık ki elinde plan projesi olmayan ufak tefek pembe yalanlarla, demagojiyle siyaset yapmak durumunda kalıyor, hele ki ırkçılık üzerine siyaset yapanlar aman Allahın yaptıkları siyaset bir felaket, çünkü sermayesi nefrettir, ötekileştirmedir.
Ne yazık ki ülke siyasetinde Ak Partiye alternatif olabilecek bir parti görülmüyor.
CHP/DEM İslam düşmanlığı üzerine kurulan proje partilerdir.
SP/YRP eskicidirler, İyi Parti ırkçılığın peşine düşmüş,
MHP bu süreçte ezber bozan bir yaklaşımla sanki kendini af ettirmeye çalışıyor, ırkçı siyasetin yanlışlığı karşısında günah çıkarıyor.
HÜDA-PAR tabanıyla tavanıyla yürüttüğü siyaset genel olarak vatandaşa ağır geliyor, çünkü İslami hayatla barışık bir yapıya sahiptir.
GELECEK ve DEVA Partileri dargınlar partileridir.
Ak Parti de kuruluş felsefesini kaybetmek üzere, iktidardaki süresi uzayınca sağdan soldan münafıklar içine girdi. Neredeyse içi kof dört eğilimli merkez partisi olacak ki o zaman vay halimize.
Bu sene gördüğüm üç üst düzey Ak Parti yöneticisi bana umut verdi.
Genel Başkan Yardımcıları Hüseyin Yayman ve Halit Yerebakan ve İl Koordinatörümüz Ersan Aksoy her üçü de Ak partinin yeni yüzü için önemlidir ve onlarla birlikte umarım Genel Merkezi yeniden şekillenir. Teşkilat Başkanı Ahmet Gümüş ile hala bir araya gelmedim teşkilata bir disiplin getirdiğine göre o da bu zikrettiğim zevatın kalitesinde olsa gerek
Genel Başkan Yardımcısı İstanbul Millet vekili Prof.Dr. Yerebakan; “Şifa siyasetiyle gönüllere dokunmalıyız” derken bir boşluğa işaret ediyordu.
Diyarbakırdaki konuşmasında kısa ama anlamlı ifadeler kullandı.
“Diyarbakır bölgenin kalbi durumundadır. Bir Diyarbakırlı olarak bunu böyle his etmeyebilirsiniz ama İstanbuldan da Ankaradan da böyle gözüküyor.”
Doğru bir tespit, hep birlikte bu şehre yönelik siyasetimizi teşhis edip ona göre tedavi etmemiz lazım
“Biz ak parti olarak hiç kuru sıkı atmadık, ucuz siyaset yapmadık. Siyaseti milletin derdine derman aramak, yarasına merhem olmak için yaptık.”
Siyaset sadece Mecliste yan yana oturmakta değil, yasa yönetmelikte de değil, siyaset vatandaşın gönlüne dokunmaktır. Dolayısıyla siyasetin yükü %51 teşkilat üzerindedir. Teşkilat çalışmazsa biz Ankarada bir hiçiz. Onun için teşkilatımın her bir ferdi, mahalle başkanına kadar hepsi değerlidir.Teşkilatımızın her bir ferdi şifa siyaseti yapan birer gönül hekimi olmalıdır.”
Şifa siyaseti ile ayrılığı değil birlikteliği ve dayanışmayı sağlayacağız. Bu konuda yine Diyarbakır olarak öncü şehir olacağız.” Dedi.
Bu kısa konuşmayı inceleyince bazı kavramların yeniliği dikkat çekiyor.
Teşkilata ciddi bir değer verme var, gerçekten parti teşkilatı sahada oldukça partinin varlığı hissedilir. Ben de bir ara “Bir parti mahalle başkanı kadardır” başlıklı bir yazı yazmıştım. Dolayısıyla mahalle başkanına verilen değer partinin esasını/temelini sağlamlaştırır.
Ak parti il koordinatörü Samsun vekili Ersan Aksoy bey de mahalle başkanlarına ağırlık veriyor. Demek ki bu parti asli kodlarına dönecek bu hem millet hem memleket için hayırlı bir gelişmedir.
Bilen biliyor 639 yılında Sahabe Ordusu tarafından fetih edilen Diyarbekir Anadolunun İslam ile müşerref olmasına kapı aralamış, Kürtlerin ve Türklerin tanışmalarına vesile olmuştur
*1071 Malazgirt meydan muharebesi,
*1187 Sahaddin-i Eyyubi liderliğinde Kudüs’ün fethi,
*1453 İstanbulun Fethi ve Kurtuluş Savaşına damgasını vurmuştur.
Bunu idrak ettiğimiz zaman ülkenin huzur ve selameti Diyarbekirin kodlarında saklı olduğunu idrak etmiş oluruz. Unutmayalım Diyarbekirin bu ruhu bize moral ve motivasyon için paha biçilmez bir değerdir.
Yerebakanın Türkiyenin yeni yüz yılı için “şifa siyasetine” işaret etmesi de dikkat çekiciydi. Evet önemli olan gönüllere şifa olabilmektir. Türkiye Gönül dünyasıyla huzur bulabilir.
Molla Göreni ile Fatih Sultan Mehmet Hanın
İdris-i Bitlisi ve Yavuz Sulan Selimin
Bediüzzaman ve Mehmet Akif Ersoyun
Şeyh Said ve İskilipli Hatif hoca
Mevlana Halit ile Mevlana Celalettinnin
Yunus emre ile Fekiyi Teyranın
Süleyman çelebi ile Ahmedi bateyinin
Takip ettiği yolda gidersek hayatımız kolaylaşır, dünya ve ahretimiz mamur olur. Yeter ki 70 yıllık cumhuriyetin karanlık uygulamalarına takılıp kalmayalım.
Gelen giden yetkililere dikkat edince hem il koordinatörümüz, hem de genel başkan yardımcılarımız Ak partinin ve dahi ülkenin siyaseti için yeni bir yüz oldukları umudu veriyorlar.
Umarım partide böyle insanların önü açılır, cumhurbaşkanımızın da yükü hafifler. Amin demeniz dileğiyle.
Çare Ak Partiyi iktidardan düşürmek değil, onu kuruluş kodlarına dönüştürmektir.
Benden söylemesi.
