Mürekkep: mürekkep pis değildir, tıpkı kan gibi, kan da pis değildir,mecrasında kaldığı, damarlarda akttığı sürece temizdir, yaşamdır, hayattır. Kan Damarın dışına çıktığı zaman necisdir, pisdir. Dinimiz de damardan çıkan kanı pis olarak ifade etmiş, kan olan elbise ile namaz kılınmayacağını ifade etmiştir.
Mürekkep de öyledir. Kalemin içinde durduğu sürece temizdir, Mecrasının dışına, iğne ucu kadar damlasa leke yapar, düştüğü yeri pisletir.
Bir kazan süte bir damlama mürekkep düşse artık o süt maya tutmaz.
1980 yılında Türkiye televizyonlarına getirilen Dallas dizisi de Türk aile yapısına, dolayısıyla Türk toplumuna damlayan ilk mürekkep damlaysıydı.
Bunu 1890 lı yıllarda yazılan aşk-ı memnu romanı önce sinama sonra dizi olarak çekildi, tv ler de gösterime girdi, yeğen amcasının eşiyle birlikte olduğu gösterildi, çirkinlik, iğrençlik normalleştirmeye devam etti.
Ardından Hababam sınıfı ile tanıştık, onu da Dallas gibi, aşk-ı memnu gibi çok sevdik.
Hababam sınıfı Türkiye’nin en çok izlenen sinama filimlerinden birisi oldu. Hedef kitlesi lise çağındaki gençlerdi.
Benim yaşıtlarımın da lise çağlarına denk geldi.
Bizde çok beğendik, izledik, çok sevdik, sınıflarımızda bire bir uygulamaya da çalıştık. Halen daha da severek izliyoruz.
Hiç birimiz bu filmin gençlere önerisi nedir diye düşünmedik. Devlette düşünmedi, düşünemedi. Günümüzde de düşünmüyor.
Hababam sınıfı filminde neler işleniyordu? Kopya çekmek, öğretmenlere saygısızlık yapmak, sigara içmek, içki içmek, lakap takmak, okuldan kaçmak, cinsellik, çocuk yapmak, vb.
Toplumlarda kabul görmeyen ne kadar olumsuz davranış, alışkanlık varsa gençlerinin önüne konuldu, yaşandı bitti, anlayamadık.
Proje sahipleri Bu diziler ve sinama filminin ardından gençleri nasıl zehirlendik diye sokaklarda analize başladı. 1983 yılında TRT’de bir televizyon programında , Feliçita şarkısını söyleyen küçük bir sokak çocuğunu buldular. Çocuk Uydurduğu sözlerle Feliçita şarkısını söyleyerek milyonları hüzne boğdu, o küçük çocuk artık Feliçita Mehmet olmuştu. Feliçıta Mehmet evden kaçmış, sokaklarda yaşıyordu, yasaklı madde de kullanıyordu.
Feliçıta Mehmete kimse de sahip çıkmamıştı..
Proje sahipleri mutluydu her gün ailesinde ayrılan gençlerin sayısı artıyordu.
2025 Türkiyesinde ailesinden ayrı eve çıkan, Yanlız yaşayanların sayısındaki artışın dikkat çekmeye başladığı uzmanlarca dile getirilmeye başladı. Ne yazıkki projeleri başarılı oldu.
Ders aldık mı? Tabiki hayır. Ne yazıkki ülkemiz hatalarından ders çıkartıp aynı hataya düşmemek için bir çalışma içinde olmuyor.
Gelelim günümüze, Günümüze geldiğimizde artık kayış hepten kopmuş, kasnak boşa dönüyor. Şu an gösterimde olan dizilere bakıldığında; işlenen çarpık birliktelikler, arkadaşının eşiyle evlenmeler, evlilik birlikteliği olmadan berber yaşamalar işlenmekte, bu durumlar normalleştirilmekte. Dizilerin başına "gerçek hayat hikayesinden alınmıştır" yazıp Çoğu diziler toplumun aile yapısını bozmaya yönelik Faliyetlere tam gaz devam ediyor.
Gündüz kuşaklarına hiiiç girmiyorum bile, orada kimin eli kimin cebinde belli değil. Hadi diyelim onlar bu projeleri kendi istedikleri yozlaşmış bir Türkiye için yapıyorlar, Biz bu rezilliği neden ağzımız açık izliyoruz? Çok mu önemli kimin karısı kiminle kaçmış, kimin kocası kiminle kaçmış bu rezilliğe rezillik deyip neden tv yi kapatamıyoruz? Artık sütümüz maya tutmaz olmuş.
Yazımı bu dua ile sonlandırmak istiyorum Allahım: Bizi doğru yola, nimet verdiklerinin yoluna ulaştır; gazaba uğratılmışların ve sapkınların (yoluna) değil. Amin.