Evet, bu ülke 85 milyon vatandaşındır, ama ne hikmetse bir milyon zibidi(tanrı tanımaz) yularını elinde tutmak istiyor, kimlerdir bunlar.
Kemalistler,
Batı hayranları,
Ateistler…
Kendilerine seslenerek şunu söylemek istiyorum, sizin Ankaranın kara bahtının gölgesinde olup biten 100 yılınız geçti, arkasına bin bir türlü sorun bırakarak tabi, yeni yüzyılda artık Anadolu insanlarının yakasından düşün, çünkü geçmiş asırda bu millete bu memlekete kayda değer bir artı değer kazandıramadınız.
Talim terbiyemizi Fullbrigth anlaşmasıyla ABDye teslim ettiniz,
İman, edep ve marifet gibi insani ve İslami değerlerimizi görmezlikten geldiniz,
Sulh ve selamet adına memlekete bir katkınız olmadığı gibi eski karanlık devletin oyun ve hileleriyle memlekete sıkıntı getirdiniz,
Laiklik adı altında İslam ile kavga ettiniz, halkı İslam dinin güzelliklerinden mahrum bıraktınız.
Buna rağmen bu ülkede değerleri üzerine yetişip bin bir zahmetle ülkenin direksiyonuna geçenler oldu ve ülkeyi sizin gibi monşellerden kurtardı, sizi kompleksli herifler sizi, aslında memleketi düşman istilasından kurtardı. Sizde akıl, fikir olmadığı için müttefiklerinizin işaretine göre kalkıp oturuyordunuz.
Reis-i Cumhur bu ülkenin direksiyona geçmiş ülkeyi tarihi bir menzile ulaştırmaya çalışırken sizin gibi bazı defolu vatandaşlar otobüste kavga, gürültü çıkarıyor.
Bunlardan biri de cumhurbaşkanımızın başdanışmanlarından Mehmet Uçumdur. Bundan birkaç ay önce anayasanın ilk dört maddesine müdahale edilmemeli deyip haddini aştı, şimdi de Hüda Parın Diyarbakır Öğretmen Evinde yaptığı Kürt Meselesinde İnsani Çözüm Çalıştayına ve katılımcılarına dil uzattı.
Bu kafayla bu ülkenin yeni yüzyılını nasıl şekillendirebiliriz?
Şu heykel cumhuriyetinden nasıl kurtulacağız?
Devlet erkanının Anıtkabire, bir ölmüşe brifing vermekten nasıl kurtulacağız?
Bu tür İslam itikadına ters düşen, sade insanlığa dahi yakışmayan uygulamaların Atatürk ile hiçbir irtibatı yok, sinsi küfrün birer oyunlarıdır. Bu tür yanlış yersiz uygulamaları zinhar reddediyoruz.
Hüda Parın Kürt Çalıştayını yerinde ve isabetli buluyorum. Yeni yüz yılda şu gereksiz sorunlarımızla yaşamak istemiyoruz. Biz sorunlarımızı sulh ve suhulet ile çözebiliriz. Çünkü öz güvenimiz yüksek, biz batının Gazzede boğulan batık değerlerinden beslenmiyoruz, ilahi öğretiden ilham alıyoruz.
İlk günün Protokol konuşmaları, iki günde 4 ayrı oturum ve ilk günün akşamı eş zamanlı yapılan iki “Yuvarlak Masa” toplantısı olmak üzere dile gelen fikirlerin özeti olarak 15 maddelik sonuç bildirgesiyle iki günlük çalıştay sona erdi, Mehmet Metinerin bazı tekçi yaklaşımları ve sert konuşması dışında moderatörlerin de konuşmalarını katarsan biri diğerinden önemli 20 tebliğ verildi, yuvarlak masa toplantılarında konuşmak isteyen herkes konuştu ve tarihe not bırakıldı. Hüda-Parın bu çalıştayında emeği olan herkesi tebrik ediyorum.
Buyur ben de Mehmet Uçum beye konuşmamı arz edeyim de kendince ondan bir ders alsın;
“Bu ülke hepimizin, ülke bütünlüğü içinde yasal ve anayasal düzenlemeleri yaprak daha rahat yaşayabiliriz, Kemalist sitem miadını doldurmuştur, yapılacak yeni anayasa 23 Nisan 1920 günü dualarla açılan ve veemruhum şura beynehüm(onların işleri aralarında istişareyledir) ayeti kerimesinin atmosferinde faaliyet gösteren meclisin ruhu, 41 mısralık İstiklal Marşının özü ve veda hutbesiyle uyumlu bir anayasa yapmalıyız.
İnkılap tarihinin yalanlarından kurtularak halkımıza hakkı hakikati anlatmalıyız,
Ankaranın merkezinde Kürt Stratejik Araştırma Merkezi(KÜRT-SAM) adında bir araştırma merkezi kurarak dünyadaki bütün Kürtlerin sorunlarıyla ilgilenmeliyiz.
İmralı-Kandil-Ankara trafiğinde işlenen sürecin de silah bırakmayla sonuçlanmasında fayda var, devlet nasıl ki Öcalanın önderliğinde bu örgütü kurduysa aynı şekilde lağvetmekle de yükümlüdür, ama Kürt meselesini bunlarla konuşmak doğru değil, bu meseleyi aklı selim insanlarla konuşmak lazım.
Ben 2013 yılında Diyarbakır meclisi adına İzmir meclisinde 5 dakika konuştum, dedim ki; “ben muhasebesiz ve müzakeresiz bir süreç istiyorum, eski karanlık devlet bir milyon tane kabahat işlemiş hangisine hesap verebilir? Özür dilesin, o karanlık sürecin üzerine bir çarpı işareti atıp defteri kapatıyorum. Müzakereye gelince kim benim hakkımı benimle müzakere etme hakkına sahip olabilir ki, verin bana bir A4 kağıdı, yedi talebim var, yasal ve anayasal düzeyde bir hukuki zemine kavuşturun ki insanca bir arada yaşayalım.” Diye konuştum.
Tekrar Mehmet Uçum ve taraftarlarına seslenerek diyorum ki; bu ülkenin, bu milletin yakasından düşün, Anadolu insanı sizden bir adım önde, size zor gelen bize hafif geliyor. Bu sorunları tanrı tanımazlar oluşturdu, onlardan çözüm getirmelerini beklemiyoruz, ama biz meselemizi ilahi öğreti dahilinde, hak ve adalet çerçevesinde öz değerlerimizle çöze biliriz, gölge etmeyin başka ihsan istemez.
Haydi hoşça kalın.