“8 Mart Dünya Kadınlar Günü” tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de kadınların eşitlik ve daha huzurlu bir hayat özlemleri ile isteklerini dile getirdikleri bir gün olarak kutlanmaktadır.
Toplumun her kesiminde ve üstlendikleri her görevde takdire şayan bir şekilde sorumluluklarını yerine getiren kadınlarımıza çok şey borçlu olduğumuz bir gerçektir. Evinde anne, işyerinde çalışan, toplumda saygın bir fert olan kadınlarımızın ülkemizin toplumsal birliği ve dirliği için hayati rolleri olduğu ortadadır.
Toplumun temeli aileye, ailenin temeli ise kadınların varlığına bağlıdır.Her yönden gelişmiş toplumların arka planına baktığımızda aileyi huzurlu bir şekilde idare etmesini bilen kadınları görmekteyiz. Bütün fedakarlığı ile ailenin temel taşı olan kadınlarımız, huzurlu mutlu ve geleceğinden emin fertler yetiştirmek için olağan üstü gayret göstermektedir. Dolayısıyla kadının olmadığı ya da ihmal edildiği toplumların sağlıklı olması ve gelişme göstermesi mümkün değildir.
Bizler; tarih boyunca her zaman kadınları baş tacı eden, onlara büyük değer veren bir medeniyetin mirasçılarıyız. Tarihin her döneminde Türk toplum ve aile yapısında müstesna bir yere sahip olan kadın, aile kurumunun temel taşı, değerlerin temsilcisi, taşıyıcısı ve koruyucusu rolünü üstlenerek, şefkatin, fedakârlığın, sabrın ve özverinin sembolü olmuştur.
Cumhuriyetin kurulmasının ardından Türk kadını; birçok dünya devletindeki kadınlardan önce medeni ve siyasi haklarına kavuşmuş, her alanda üstlendiği görevleri de başarıyla yerine getirmiştir.
Kadınlarımızın hak ettiği yere gelmesi, katılımcı, üretken ve eşit bireyler olarak toplumda kabul görmesi yalnızca kadınlarımızın değil, tüm toplumun sorumluluğudur.
Bu duygu ve düşüncelerle tüm kadınlarımızın “8 Mart Dünya Kadınlar Gününü” kutluyor, sevgi ve saygılarımı sunuyorum. "