SAVUNMA HAKKININ GÜVENCESİ BAROLAR BASKI ALTINA ALINMAMALIDIR !

Son günlerde, “siyasal bir dava” olduğu yönünde kamuoyunca ve hukukçularca ciddi endişelerin ve eleştirilerin bulunduğu davalardan birinde, savunma avukatlarının “savunma hakkının çiğnendiği” gerekçesiyle duruşmalara girmemesi üzerine İstanbul Barosu’ndan yeni müdafi talebinin Baro Yönetim Kurulu’nca yasalar gereği reddedilmesi ile İstanbul Barosu üzerinde kurulmaya çalışılan baskı ve sindirme çabalarını “hukuk devleti”ne yakışmayan bir görüntü olarak kabul ediyoruz.

Birçok platformda İstanbul Barosu Başkanı Av.Doç.Dr. Ümit KOCASAKAL ve önde gelen hukukçular tarafından dile getirildiği üzere, “avukatın azli veya istifası”nın sözkonusu olmadığı hallerde Baro Yönetim Kurulu, suç işlememek adına, Mahkemece kendilerine yöneltilen talebin reddi yoluna gitmiştir.

Yasadan kaynaklanan yetkinin kullanıldığı bir durumda, “savunmayı hizaya getirmek” adına Baro Başkanı ve Yönetim Kurulu üyeleri hakkında soruşturma başlatılması ve üstelik bu husus görevle ilgili olduğu ve bu durumda soruşturmaya başlanabilmesi için Adalet Bakanı’nın izni gerektiği halde, bu yasal prosedür takip edilmeden İstanbul Baro Başkanı’na ifade için davetiye gönderilmesi, “hukuk devleti”nde kabul edilemeyecek bir durumdur.

“Savunma hakkı”na ve “savunma hakkı”nın sözcüsü ve eylemcisi avukatlara tanınan ve hukuk tarihindeki uzun uğraş ve çabalar ile oluşan basit birtakım güvencelerin dahi yok sayılması, Ülkemizde hukukun daha doğrusu hukuksuzluğun geldiği ya da getirildiği noktayı göstermesi bakımından son derece ilginç ve üzücüdür.

Önce Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 2012 tarihli kararı ile “savunma avukatı”nın “hüküm” duruşmasına katılmasına gerek olmadığı yönündeki kararı, ardından hükümet tarafından Meclise gönderilen yasa tasarısında CMK.m.188’de yapılması düşünülen değişiklik ile zorunlu “savunma avukatı”nın duruşmada bulunacak kişiler arasından çıkarılmaya çalışılması, ülkedeki ceza yargılamasının geriye gittiğinin de bir göstergesidir.

Gelinen bu noktada, son engel olarak görülen, bağımsızlığını ve özgürlüğünü ve de özerkliğini koruma çabasında olan bazı Baroların da (diğerleri gibi) zabturabt altına alınması, birileri için kaçınılmaz olmuştur.

Bu bakımdan, İstanbul Barosu Başkanı Av.Doç.Dr.Ümit KOCASAKAL ve Yönetim Kurulu Üyeleri hakkında, Avukatlık Yasası’na aykırı olarak başlatılan soruşturmayı, savunmaya, demokratik ve çağdaş hukuk anlayışına vurulmuş bir darbe olarak görüyor ve “özgür savunma”nın sesi, “çağdaş ve demokratik hukuk”un savunucusu İstanbul Barosu Başkan ve Yönetim Kurulu Üyeleri’nin yanında olduğumuzu bildiriyoruz.

Av. Ahmet KÖKSAL

Atatürkçü Düşünce Derneği

Giresun Şube Başkanı