“Camiler,
Allah’ın adının anıldığı, Müslümanların ibadetlerini ifa
ettikleri, müstesna ve saygın mekânlardır. Günde 5 defa farklı
insanların bir araya gelmesini, Allah’a yönelmesini sağlayan bu
güzel mekânlar, aynı zamanda ‘Allah’ın evi’ olarak bilinmektedir.
Bizim
medeniyetimizde camiler, dinî ve millî değerlerimizin,
edep ve ahlakımızın hem öğretildiği hem de en zarif bir şekilde
örneklerinin sergilendiği birer eğitim merkezidir. Bu eğitim merkezlerinin
öğreticileri, hocaları ise buralarda görev yapan zarafet öğretmenleridir.
Din
görevlilerimiz, insanları iyiye ve güzele yönlendiren yegâne
kişilerdir. Yüce kitabımız Kuran-ı Kerim ve Peygamber Efendimiz’in
topluma daha iyi ve gerçek anlatımı din görevlilerimizin yapmış
olduğu araştırmalarla gerçekleşiyor. İslam dininin en büyük
özelliklerinden biri de, başka inanç ve görüşlere karşı sergilediği
hoşgörüdür. Tarihimiz de bunun örnekleriyle doludur. Ulaşılan
değişik coğrafyalarda diğer dinlerin mabetlerine zarar vermeden
cami ve külliyeler inşa edilmiştir. Kendi camilerimize yaptığımız
bakım ve onarımın aynısını diğer mabetlere de yapılmıştır.
Bu hoşgörü ortamının en büyük mimarları tarihten buyana din
görevlilerimiz olmuştur. Bizlere düşen görev ise bu güzel mirası
daha da yüceltmektir.