Diyarbakır Kayapınar Yahya Kemal Beyatlı İmam-Hatip lisesinde “Mirac” temalı bir etkinlik düzenledi.
Yazarlarımızdan Eyüphan Kaya’nın konuşmacı olarak bu etkinliğe katıldı. özetle şunları dile getirdi.
“Beşikten mezara kadar ilim aramak lazım”
Değerli Öğretmen arkadaşlarım, sevgili öğrenciler,İlim adamlarının ifadeleriyle “beyin öyle ilahi bir nimettir ki çalıştıkça dinlenir, çalışmazsa yorulur” dolayısıyla ben de hep bir şeyler yapmaya, öğrenmeye çalışıyorum.
1962 yılında Hazro’nun Kırmataş köyünde dünyaya geldim, ilk okuldan sonra 1973-1982 yılları arasında 8 yıl medrese tahsilini gördüm. Bu arada Hocalarımın teşvikiyle ortaokulu dışarıdan bitirip, Diyarbakır lisesini dahili, İmam-Hatip lisesini fark derslerini vererek iki lise mezunu oldum. Eğitim Fakültesi Kimya Öğretmenliğinden mezun olmama rağmen medrese tahsili hep üzerinde etkin bir rol oynadı.
Sivil toplum alanında çalışıyorum, okuyorum, yazıyorum, şindiye kadar 700 şiir, 1700 makale yazdım an itibariyle Dicle Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi(DÜSEM) öğrencisiyim.
DÜSEM’in açtığı Manevi Danışmanlık ve Rehmerlik programına katıldım yakında sertifikalarımızı alacağız inşaallah.
Hani dinimiz “beşikten mezara kadar ilim arayın” diyor ya, onun gereğini yerine getiriyoruz, iki günümüzü bir etmeden daima dünyevi ve ührevi meselerlede kendini geliştiriyoruz.
Ben miracın önemini üç ana başlık altında ele alacağım,
1-Mucizevi bir hadise oluşu,
2-Mescidi aksa ile irtibatı,
3-Miraçtan bizi ilgilendiren iki hediye ile bir mijde olarak anlatmaya çalışacağım.
“Bir tankın imha edilmesi için bir avuç toprak yeter”
Mucize, aklın karşısında yetersiz kaldığı aciz duruma düştüğü olayların genel adıdır. Onun tasarrufu Allah’ın elindedir, icap ettiği zaman kendisi koyduğu kuralları ezerek beklenmedik hadiseler cereyan edip muanit insanlara bir ders vermek istiyor.
Mesela Hz.Musa Tur-i Sinada Allah’ın emriyle asası yılan olunca korktu ve kaçtı. Yüce Allah onu uyardı, gel asasını al dedi ve alıncada o yılan tekrar asa olarak eline geldi.Malum bu mucizeyi gören Firavnın sihir bazları iman ettiler, ne mutlu onlara.
Ühud savaşında bildiğim kadarıyla peygamber aleyhisselam 12 sahabeyle yüzlerce müşrüklerin arasında kalmıştı.Müşrikler Muhammedi öldürdük diye seviniyorlardı.Hatta Peygamberimizin bir dişi dahi kırılmıştı.
Hz.Muhammed(sav) ya Ali bir avuç toprak getir dedi. Getirdiği toprağı müşrükler ordusuna savurdu gözlerine girdi ve kendisiyle meşgul olup, dağıldılar.
Bu esnada üç açıdan mucize oluştu;
1-Toprat azdı, çoğaldı,
2-İnsan eliyle toprak bu kadar uzağa gidemezdi, gitmesi gereken uzaklığa kadar gitti.
3-Toprak sadece müşriklerin gözüne girdi.
Bu başarılı operasyon sonucunda Hz.Ali(ra) dedi ki “ben o toprağı getirdim,” Hz.Muhammed(sav) dedi ki “toprağı ben attım”. Yüce Allah ayetle bir hatırlatmada bulundu “sen attığında sen atmadın Allah attı” dedi.
Aslında Allah(cc) bir hortumla da o tozu müşriklere musallat edebilirdi, ama Peygamberin eliyle onları cezalandırmak istedi.
Bir de günümüzden bir örnek vermek istiyoru, Rusya-Afganistan savaşında Mücahidler çok başarılı bir zafer kazandılar, ihlaslı ve samimiydiler.
Bir mücahid esir düşüyor, Rus komutan ona diyor ki “bana söyle misiniz bu tanglarımız ancak tangsavarlarla imha olabiliyor, ama sizden gelen keleşnikof kurşunuyla paramparça oluyorlar bu ne iş?”
O da diyor ki “kurşuna da gerekyok, toprakla dahi imha edilebilir.”
Komutan diyor ki; “o zaman ya bunu isbatlarsınız ki o zaman hepimiz iman edeceğiz ya da cezanıza razı olacaksınız.”
Mühlet ister abdest alır iki rekaat manaz kılıp secdede bol dua eder,derki; “Allah’ın ben uhudu hatırlayarak bu konuşmayı yaptım, beni ve dinini bu gavurlar karşısında küçük düşürme Allah’ım.”
Selam verip secde yerinde bir toprak alıp tanka savuruyor ve tank param parça oluyor.
Yani nerede icap ederse orada mucizevi bir tarzda Allah müminlerin imdadına yetişir.
Rahmetli: “Heci bektaşı Veli’nin dediği gibi “işim Allah’a kalmışsa bilmiş ol.”
Kısacası kişi üzerine düşeni yaparsa gerektiğinde Allah imdadına yetişir.
Miracın karadaki durağını özgürlüğüne kavuşturmak durumundayız.
Malumunuz gece yolcuğuluna “isra” denir. Mescidül haramdan mescidül akya kadar bir gecenin kısa bir anında Peygamberimiz götürülmüştür. Bu Kur’anla sabit bir mucize, ayrıca Mescidül haramdan, mescidül aksaya kadar gidişi ilm ve hikmek sahibi olan ifritlerin Hz.Sleyman zamanında Belkıs’ın tahtını göz açıp kapayıncaya kadar Hz.Süleymanın huzruna getirmesi kadar basit bir şeydir değil mi?
Mescidi Aksa Mirac’ın durağıdır, mübarektir. En kısa zamanda tevhit bayrağının altında yaşaması için çalışma ve çaba içinde olmalıyız.
Mekanlar, İnsanlar, Zamanlar vahiy ile kudsiyet kazanırlar.
Tur-i Seyna neden mübarektir? Hz.Musa orada vahiy ile buluşuyordu, Mekke, Medine vahiy oralarda nazil olduğu için mübarek beldelerdir. Diyarbakır Ulucami neden mükaddestir? Çünkü orada sahabeyi kiram cemaate saf tutmuştur, sahabe vahyin atmofferinde yaşamış kimselrdir.
Peygamberleri kudsiyeti de vahiy kaynaklıdır. Düşün Allah(cc) bir isanı vahye muhatap kılıp diğer kullarını uyarma vazifesiyle görevlendiriyor.
Leyle-ı Kadir neden mübarektir? Bin aydan daha hayırlıdır, çünkü o gecede Kur’an nazil olmuştur, Beytül izzeye inmiş oradan da peyder pey peygamberimize gönderilmiştir.
Mescidül Aksayı yahudilerin esaretinden kuratmamız lazım. Bunu dört devlet yapabiliyor; Türkiye, Mısır, Pakistan ve İran.. Türkiye bunun için hazırlığını yapıyor, inşaallah siz gençlere özgür bir mecidi aksa bırakırız.
Şu anda yer yüzünde üç din yaşatılmaktadır. Ancak Yahudi ve Hiristiyanlar dinlerini tahrif ettiler. Yahudiler üstün ırk düşüncesiyle dinini tahrif edip, “Ardı mahut” hikayeleriyle yeryüzünde sıkıntı oluşturuyorlar, Hiristiyanlar ise dinini kiliseye haps ettiler. Yahudiler Hz.Musa’da kaldılar, Hiristiyanlar ise Hz.İsa’da biz ise bütün peygamberlere inanıyoruz.
Sahih rivayetlere göre 124 bin peygamber, 313 resul ve 5 ulul azım insalığa yol gösyermek için Allah’ın elçileri olarak gelmiş ve biz “Allahumme selli ala nebiyyina muhammedin ve ala cemiil enbiyai vel murselin” şeklinde dua ederek tüm peygamberlere salat ve selam getiriyoruz, elhemdulillah.
Mirac’tan bize iki hediye ve bir müjde kalmış.
Birincisi namazdır, namaz mirac gecesinde farz olmuştur. Ne mutlu namaz kılanlarla, Allah’a secde edenlere, bu şekilde günde beş vakit Allah’ın huzurunda duranlara.
İkincisi Bakara suresinin son iki ayetidir ki imanın esasları orada saklıdır. Allah’a iman, Melaikelere iman, Kitaplara iman ve Peygamberlere iman. Hani imanın esaslarını içeren “Amantu” varya kaynağını oradan alıyor.
Üstelik çok hoş dulalar da içeriyor bu ayletler. Kur’anın tamamı Cibrili emin aracılığıyla vahiy olarak gelirken bu iki ayet aracısız Hz.Muhammed(sav)’a tebliğ edilmiştir.
Müjdeye gelince “ümmeti muhammedden şirke bulaşmadan iman üeri ölen her müslümanın Allah’ın azabından kurtulup, mağfiretine nail olacağıdır” Allah bizi de onlardan eylesin.
Mirac kısmını Hz.Mauhammed(sav) anlatmıştır, o ne demişse doğrudur. Çünkü Allah onun için “o kendi nefsani isteklerine göre konuşmaz, Allah ona vahy eder…” üstelik bu defa Allah onu misafir etmişti.
Ne mıutlu bize ki iman etmişiz, İslam ümmetinin birer ferdiyiz, ne mutlu bize ki Kur’anla tanışmışız, ne mutlu bize ki bu günleri yaşıyoruz.
Gençler siz hatırlamazsınız 28 Şubat sürecinde aramalarda “Kur’an sakıncalı eşya” olarak kayde geçiyordu.
Esselamualeyküm verehmetüllahi ve berekatuhu.
Daha sonra okul öğrencileri tarafından hazırlanan ilahilerin okunması ve ilgili sunumlarla etkinlik sona erdi.
