BOZAN: “İSRAİL’İN ZULMÜNE BOYUN EĞMEYECEĞİZ”
Anadolu Gençlik Derneği (AGD) Giresun Şube Başkanı Köksal Bozan, İsrail’in gerçekleştirdiği sivil insanlara insanlık dışı askeri müdahalesine sert tepki gösterdi. Giresun Atapark’ta gerçekleştirilen ‘İsrail’i Protesto Mitingi’ne AGD, Saadet Partisi ve Memur-Sen Giresun Şubesi mensupları ile çok sayıda vatandaş katıldı. Başkan Köksal Bozan’ın sözleri sık sık sloganlarla kesilirken, katılımcıların ellerinde tuttukları pankartlarda çarpıcı sloganlar vardı. Pankartlarda şu sloganlar yazıyordu: “Kahrolsun İsrail, Gerekirse Gemiler Karadan Yürüyecek, Medeniyet mi Vahşet mi?, Kan – Ölüm – Zulüm = İsrail Üçgeni Zulme Karşı TEKBİR Yürek, Bebek Katili İsrail, Zulüm Devam ediyor – Duyuyor musunuz?, Hz. Muhammed (S.A.V.): Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır, Terörist İsrail Ananıza da Avradınıza da ONE MINUTE, Terörist İsrail Bu Sefer Cami Avlusuna Pisledin. Katılımcılar ABD ve pkk’ya da sloganlarla protestolarını gönderdiler. “İsrail – ABD omuz omuza, Mehmetçik sıkacak iki domuza, İsrail – pkk omuz omuza, Mehmetçik sıkacak iki domuza” şeklinde sloganlar atarak yaşanan olayları protesto ettiler. Mitingde İsrail bayrağı da yakıldı.
Köksal Bozan yaptığı basın açıklamasında da şu görüşlere yer verdi:
“Irkçı emperyalistlerin elebaşısı İsrail, ABD’den aldığı destekle cinayetlerinde sınır tanımıyor. Vahşi yüzünü bu kez insani yardım için dünyanın çeşitli yerlerinden harekete geçen insanlara gösteren işgalci İsrail, dün sabaha karşı Gazze filosuna saldırmıştır. Dün sabah erken saatlerde 600’e yakın Filistin gönüllüsüyle birlikte Filistin’e yardım taşıyan gemilerimize İsrail askerleri çıkarma yapmış ve birçok kardeşimiz katledilmiştir. Menfur saldırılarda 30'un üzerinde kardeşimiz de yaralanmıştır
.
Müminler bir vücudun azaları gibidir. Filistin davası, İslam ümmetinin ortak davasıdır. Filistin davası için yola çıkan gemilere yapılan saldırı İslam dünyası için önemli bir tehdittir. İslam dünyasındaki tüm müminler, mümkün olan her şekilde, Filistin’i ve Filistin sevdalılarını savunmakla yükümlüdürler.
Filistin davası Asr-ı Saadetten Osmanlı’ya uzanan bir mana ihtiva eder. Filistin, bize “Kanla alınan bu topraklar parayla satılamaz” diyen cennet mekân Abdülhamid Han’ın hatırasıdır. Mescid-i Aksa “Allah Resulü'nün miraca çıktığı, yıllarca Müslümanlara kıblegâh olmuş, üçüncü harem düşmanın elinde iken bana uyumak yaraşır mı” diyen Selahattin Eyyubi’nin bize emanetidir. Filistin, 40 yıllık siyasi hayatını Siyonizm ile mücadeleye adamış Milli Görüş Lideri Necmettin Erbakan’ın bize öğütüdür. Bu nedenle bizim bu menfur saldırıya seyirci kalmamız mümkün değildir. AGD olarak “haksızlıklar karşısında susan dilsiz şeytandır” sözü mucibince bu saldırıları bütün şiddetiyle lanetlediğimizi belirtmek istiyoruz. Vefat edenlere Allah’tan rahmet, yaralı kardeşlerimize acil şifalar diliyoruz.
Bu, Siyonist İsrail’in yaptığı ne ilk ne de son katliamıdır. İsrail, karakterine uygun bir şekilde hareket etmektedir. Bütün İslam âleminin yükünü üzerinde taşıyan Filistin bugün kan revan içindedir. Batmış bir ekonomiye, işgal edilmiş topraklara, yıkılmış okullara, açlığa, susuzluğa ve hastalığa rağmen hala o toprakları bırakmamak için mücadele veren Filistin, gerçek bir destek beklemektedir. İşte bu destek için yola çıkan yardım gemileri Siyonistlerin saldırısına maruz kalmıştır. Medeniyetler ittifakından bahseden, dünyaya barış ve özgürlük çağrıları yapan Batı dünyasının sahte yüzü, İsrail'in gerçekleştirdiği katliamlara sessiz kalmasıyla bir kez daha ortaya çıkmıştır. Filistin halkı, insanlığın sessiz bakışları arasında yok edilmeye çalışılırken, İslam dünyasının tespih tanesi misali dağınıklığı ise İsrail’e cesaret verip, katliamlarını pervasızca uygulamalarına sebep olmaktadır. Koskoca İslam âlemi, anlamlı bir tepkiden yoksun durumdadır. İsrail’in yardım filosuna yaptığı saldırı aslında İslam Medeniyeti’nin ne kadar ulvi, karşısındaki medeniyetlerin de ne kadar sahte olduğu gerçeğini bir kez daha ortaya koymuştur. Mekke’de, Kudüs’te, Endülüs’te ve İstanbul’un fethinde sergilenen muhteşem insanlık manzaraları ve asil davranışların esamesi bugün ABD ve İsrail gibi zorba devletlerin eylemlerinde okunmamaktadır. Bir tarafta "Zımmiye eziyet veren, bana eziyet vermiştir." hadisine riayet ederek gittikleri her yere sükûnet ve barış götüren İslam medeniyeti, diğer taraftan yardım gemilerine dahi saldırabilen gözü dönmüş batı medeniyeti. Aradaki farkı dünya kamuoyunun vicdanına bırakıyoruz.
Üzerinde Türk bayrağı dalgalanan ve yetkililerden izin alınarak yola çıkan bir gemi üstelik uluslar arası sularda başka bir devletin saldırısına maruz kalmıştır. Bu gemi mürettebatının başına gelen olaylardan hükümetimiz de sorumludur. Bu sorumluk bir takım açıklamalarla geçiştirilemeyecek kadar önemli bir hadisedir. Yetkilileri derhal kayda değer tedbirler almaya davet ediyoruz. Osmanlı’dan aldığı mirasla İslam dünyasının hamisi konumunda olan ve bütün dünyanın gözü üzerinde bulunan Türkiye’ye büyük görevler düşmektedir. Bu toprakların evlatları İstanbul’da, Diyarbakır’da, Rize’de, Adana’da ve yurdun hemen her yerinde haksızlığa, zulme, vahşete, katliama, çifte standarda karşı şiddetli bir infial içindedir. Çünkü ölen her Filistin sevdalısı bizim evladımız, bizim kardeşimiz, bizim, anamız, babamızdır. Yetmiş beş milyonluk Türkiye, hep birlikte İsrail’le lanet yağdırmaktadır. Milletimiz, bu duyarlılığı şimdi de iktidardan beklemektedir. Yetkilileri, üzerlerine düşen vazifelerini yerine getirmeye davet ediyoruz. Genelde Filistin sorununu ve bilhassa da Gazze'de yaşanan insanlık dramını görmezden gelemeyeceğini her fırsatta tekrarlayan Hükümet, söylemini pratiğe aktarmak durumundadır. Somali açıklarında korsanların ticari gemilere saldırısına karşı donanma gücünü görevlendiren Türkiye devletinin İsrail korsanlığı karşısında demeçle, beyanatla, kınama mesajı ile yetinmesi açık bir tutarsızlık olacaktır. Hükümet, zulme daha fazla ortak olmamak adına İsrail’le olan bütün diplomatik, ticari ve askeri ilişkilerine son vermelidir. Başbakan, BOP eşbaşkanlığından derhal istifa etmeli ve Yahudi lobilerinden aldığı cesaret madalyasını geri iade etmelidir. Bu saldıralar kimin dost kimin düşman olduğunu açıkça belli etmiştir. Senelerdir Müslüman kardeşlerimize yapmadıkları işkenceyi bırakmayan İsrail’le dost olunamayacağı bu saldırılarla bir kez daha görülmüştür. Bu açıdan Meclis’teki Türk-İsrail dostluk gurubunun bir hükmü kalmamıştır, derhal lağvedilmelidir. İsrail tel’inden ve kınamadan anlamaz. O, ancak müeyyideden anlar. İslam Ümmeti artık acizliği bir kenara bırakıp İsrail’e hak ettiği karşılığı vermelidir. Türkiye’nin öncülüğünde sekiz İslam ülkesinin bir araya gelerek kurdukları D-8’in işlevselleştirilmeli ve bu organizasyon aracılığıyla bütün İslam âlemi adına saldırılara karşı gerekli cevap gür bir şekilde verilmelidir. İsrail’in yaptıkları yanına kar kalmamalıdır.
Gün mücadele günüdür. Gün, Filistinli kardeşlerimizle birlik olma günüdür. Filistin davası İslam ümmetinin en büyük imtihanlarından biridir. Bu imtihandan alnımızın akıyla çıkmamız gerekmektedir. Filistinli kardeşlerimizin çektikleri acılar bizim acılarımız, onların feryatları, akan gözyaşları bizim gözyaşlarımızdır. Anadolu Gençlik Derneği olarak İsrail ordusunun yardım filosuna yaptığı baskını tekrar lanetliyor, kardeşlerimizin bir an önce serbest bırakılmasını bekliyoruz. Filistin’imizi yok etmeye çalışan siyonistler ve onların uluslararası destekçileri çok iyi bilmeliler ki, Filistin davası bizim onurumuzdur, bizler var olduğumuz müddetçe Filistin’i yok edemeyeceklerdir.”
Haber: Fatma Uğurlu