Yazarlarımızdan Eyüphan Kaya bu hafta “Cuma sohbetine” sur ilçe müftümüz İsmail Fekirüllahoğlu hocamızı konuk etti. Hocamız her satırı okumaya değer bir röportaj verdi.
Röportaj:Eyüphan Kaya
Kaya:Kısaca kendinizi tanıtır mısınız?
Fakirüllahoğlu:Ben İsmail Fakirüllahoğlu,1980 Erzurum doğumluyum, ailem Siirt, Tillo’lu, Tillo Arapça şehri olarak bilinir, Babamın, amcamın yanında rihleyi tedrisatta bulundum.
Daha sonra Atatürk üniversitesi İlahiyat fakültesini kazandım. Mezuniyet sonrası müftülük vaizlik ihtisas kursunu kazandım. Buradaki kursumu tamamladıktan sonra 2006 yılında Trabzon Sürme’de vaiz olarak görevime başladım. Daha sonra Erzurum Palandöken’de vaiz olarak görev yaptım, sonrasında müftülük sınavını kazanarak Van ili Gürpınar ilçe müftüsü olarak görev yaptım bir süre Van il müftü yardımcılığında bulundum. 2017 yılında En güzel şehrimizin en güzel ilçesine Sur ilçesine müftü olarak atandım burada yedi aydır görevimi yerine getirmeye çalışıyorum.
Kaya: Sayın hocam Sur ilçesine gelmeden ve geldikten sonra şehrimize bakış açınızda bir değişiklik oldu mu?
Fakirüllahoğlu: Diyarbakır’ı medyadan duyduklarımla biliyordum, aslında körü körüne bazı haberlere inanmamak lazım, hele ki kötü haberlere, araştırmak gerekiyor bu konuda Allah celle celaluhu insanları uyarıyor; araştırın soruşturun diye. İnanın medyadan öğrendiklerimizle gerçek Diyarbakır arasında siyah ile beyaz arasındaki fark kadar fark vardır diyebilirim. Medyadaki haberlere bakılırsa hep olaylar, bombalar saldırılar. 100 kilometre kırsalda bir hadise oluyor, olay Diyarbakır’da oluyormuş gibi haberlere yansıyor.
Elhemdulillah sabah namazına Ulu camimize Hz. Süleyman camimize gidiyoruz, bu kadar asayışı, emniyeti sağlam bir şehirde yaşıyoruz, hafta sonları köylerimize gidiyoruz, gittiğimiz her köyde memnun ayrılıyoruz hiç olumsuz bir durumla karşılaşmadık şimdiye kadar, merak edenlere tavsiyen birkaç günlüğüne gelin Diyarbakır’ı görün hak verecekler.
Kaya: Kız ve erkelerimize yönelik tavsiyeniz nedir?
Kekirüllahoğlu: Diyarbakır’ın yaş ortalaması 22 olduğuna göre şehrimizde gençlik nüfus ağırlıkta. Gençlik bir ülkenin şah damarı düzeyinde önemlidir.Gençlerinizi iyi eğitirseniz geleceğinizden emin olursunuz, geçlerimize sahip çıkabilirsek İnşallah Kıyamet günü Allahın huzuruna başarılı bir amel defter ile çıkanlardan olurlar.
Diyarbakır’ın sokakları, kahveleri gençlerle dolu olduğuna göre camilerimiz de gençlerle dolu olması lazımdır diye düşünüyorum.
Gençler bizden ilgi bekliyorlar, rehberlik istiyorlar, iş imkanı bizden istiyorlar, bu konuda hem milli eğitim, hem diyanet olarak projeler üretmemiz lazım, biz gençlerimize karşı vazifemizi yaparsak Diyarbakır gençliği bu mukaddes şehri şaha kaldıracak niteliktedirler.
Özellikle din görevlileri olarak bizim cami dışında da insanlarımızla uğraşmamamız lazım. Biz insanlarımızı sokakta teslim edemeyiz. Gençlerimizi yakından takip etmeliyiz diye düşünüyorum.
Kaya: Din görevlilerimize bir tavsiyeniz var mı toplum irşadı açısından?
Fakirüllahoğlu:Diyanet işleri çalışanlarına, biz din görevlilerine çok iş düşüyor, aslında bir aile hekimi edasıyla çalışmamız, sahada olmamamız lazım, doğumdan ölümüne kadar ilgilendiğimiz bu insanlarımız yaşantıları İslam’a göre değilse bizim öz eleştiri yapmamız gerekiyor. Sanki ya gözlemimizde ya da yöntemimizde bir yanlışlık var gibi. Muhatap olduğumuz kesim yeddi ceddinden beri Müslüman bir gelenekten gelme kimselerdir, işimiz kolay ama uğraş gerekiyor.
Doğarken kulağına ezan ve kameti getiriyoruz, askerliğe dua ile uğurluyoruz, evlenirken nikahını biz kıyıyoruz, öldüğünde cenaze tedarikini biz yapıyorsak inanan bu insanların yaşantı tarzı İslami değilse burada bir tuhaflık var değil mi? Bunlar dindar insanlar, İslam dinine karşı saygılı kimseler ama dini yaşamıyorlarsa iki kere düşünmek lazımdır diye düşünüyorum.
Ayrıca bizim lisanı kalden çok lisanı hal ile örnek/model olmamız lazım. İslam’ın yayılışında bile lisanı hal lisanı kalden daha etkili olmuştur.
Tillo’da Şeyh Müşerref hazretleri vardı, 2007 yılında vefat etti, onun ziyaretine gelen binlerce sevenleri vardı, Kürtçe Arapça biliyordu, düzgün bir Türkçesi bile yoktu, peki ne vardı onda? bu mübarek zatta yaşantı vardı, amel vardı değil mi?
Kaya: İslamiyet’in modaya bakış açısı ve yıl başı meselesi konusunda bizi aydınlatır mısınız?
İsmail fakirüllahoğlu: Bir kere İslam’ın modası olmaz, tesettürden maksat insanın ilgisini çekmeden, başkasının nazarlarından korunmak, cadde sokakta rahat yürüyebilmek içindir, bunun örtü biçimi de cilbabdır. Eğer bir giyinme tarzı insanların dikkatini üzerinize çekiyorsa orada bir sıkıntı var.
Yani bir yandan başınızı örterken, diğer yandan duraklarınıza ruj çekmek, çekici türden makyaj yapmak İslami bir yaşantıya uymuyor. Hani peygamberimiz sahabelere şöyle bir şey anlatmış, öyle ki sahabe anlamakta zorlanmış, demiş ki “gün gelecek kimi bayanlar giyinmiş olacaklar ama çıplak olacaklar” sahabe bunu anlayamamış, maalesef bu gün öyle giyinenleri çok görüyoruz, tabi peygamber bunu anlatırken böyle giyinen insanların günahkar olduklarını söylüyor.
Malum İslam’ın ölçülerine göre örtünmeyen kızlarımızı, bacılarımızı haşa İslam’dan çıkmış gözüyle onlara bakamayız, ama anları uyarmak, onların o günah kazandıran giyim tazından kurtulmaları için de dua etmek vazifemizdir.
Bakıyorsunuz nene çarşaflı, anne mantolu, kız kot giymiş örtünme hassasiyetinden yoksun sokakta yürüyor, el insaf! buna insan üzülmez mi? Daha dikkatli olmak lazımdır diye düşünüyorum.
Genç erkeklerimizin de dar elbiseler giymeleri doru değildir, bayanlara karşı söz ve davranışlarımızla daha dikkatli olmamız lazım, kızlarımızı tahrik ve taciz edici bakış ve davranışlardan kaçınmaları gerekir.
Yıl başına gelince Hıristiyanların yılbaşıdır, uzaktan yakından bizi ilgilendiren bir yanı yoktur, zaten İslam’i olmayan bir adetin, şehrimize sokaklarımıza, evlerimize gelmesine müsaade etmemiz de doğru değildir.
Kaya:Cuma günü hakkında bizi bilgilendirir misiniz?
Fakirüllahoğlu: Cuma günü müminleri bayramıdır. Ben Cuma gününü şuna benzetiyorum hani parlamentoda önemli işleri karar bağlamak için insanlar bir araya geliyorlar ya bu da öyle bir şey.
Bir insan 10 yıl cumaya giderse 500 ders, 20 yıl cumaya giderse 1000 ders almış alıyor, dersini iyi dinleyen bir Cuma okulu mezun oluyor diyebiliriz. Yapılan araştırmaya göre Cuma günleri 30 milyon kişi Cuma namazına gidiyor, bunlar dersini iyi dinler ve hayata uygularlarsa hayata kalite gelir değil mi?
Dikkat edilirse Yüce Allah “işlerinizi bırakın ve Allahın zikrine doğru harekete geçin” diyor, aslında hutbeyi dinlememiz için bizi teşvik ediyor. Hutbe öyle önemli ki Allah celle celaluhu dört rekat öğle namazının iki rekatını ondan alıp hutbeye vermiş, yani Cuma namazının sıhhati hutbeye de bağlıdır, bunu böyle bilmek lazımdır diye düşünüyorum.
İnşallah gün gelir Cuma namazına gösterilen ilgiyi sabah namazına da göstereceğiz, amin demeniz dileğiyle.
Kaya: Amin, amin bu manidar röportaj için size teşekkür ediyoruz, bize zaman ayırdınız sorularımızı açık yüreklilikle cevaplandırdınız, Allah sizden razı olsun.
Fakirüllahoğlu: Allah sizden de razı olsun ki bu vesileyle değişik bir irşad türü olarak kamuoyuna sesimizin ulaşmasına vesile oldunuz.