Diyanet Reisi Prof.Dr.Ali Erbaş’ın okuduğu “Yılın Hutbesine” plaket
Türkiye Aile Meclisi ve Ezan platformu adına Dicle Üniversitesi 15 Temmuz kongre ve Kültür merkezinde Diyanet Resimiz Prof.Dr.Ali Erbaş’a bir plaket takdim edildi.
Türkiye Aile Meclisi Genel Başkan Yardımcısı Eyüphan Kaya ve Ezan Platformu Güneydoğu Bölge Başkanı Emekli Müftü Abdulkerim Melikoğlu iştirakiyle sunulan plakette şu metin yer aldı.
Metinde zikredilen tarihte yazılan yazı ise altta sunulmuştur.
Plaket metni;
Sayın Prof.Dr.Ali Erbaş Diyanet Reisi
2020 yılı 24 Nisan Cuma günü Hacı Bayram-ı Veli camisinde irad ettiğiniz hutbe ile ilahi öğretinin bir özeti olan “Muhakkak Allah katında tek din İslamdır” ayetine tercüman oldunuz.
Türkiye Aile Meclisi olarak hutbeniz yılın hutbesi olarak ilan edildi, ayrıca gerek aile yapımız konusunda ve gerekse ezanın önemine yaptığınız vurgudan dolayı sizi tebrik ediyor, başarınızın devamını diliyoruz.
Eyüphan Kaya
Türkiye Aile meclisi adına
Genel Başkan yardımcısı
İlgili yazı;
Yılın Hutbesi İlan Ediyoruz!
24 Nisan günü Ankara Hacı Bayram Camii’nde, temsili Cuma namazını kıldıran Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, hutbesinde tüm insanlığa seslenerek, “Ey insanlar! Canımıza, aklımıza, inancımıza, malımıza ve neslimize zarar veren şeylerden uzak duralım” çağrısında bulundu.
Aslına Erbaş hocamız “Allah katında din ancak İslam’dır” ayeti kerimesini açıkladı bence. Hani her cuma birinci hutbe sonrası “İnneddine indellahilİslam” ayeti okunuyor ya. Din bir hayat tarzıdır ve ben Müslüman’ım diyen herkesi ilgilendirir.
Öncelikle ve özellikle çıkardığı her yasanın hayatımıza dokunduğu Meclise işaret ederek Kurucu Meclisin hangi ruh, hangi heyecanla açıldığına işaret etti. Dolayısıyla bir önceki günün TBMM’nin açılış yıl dönümü oluşu, ramazanın ilk günü ve Cuma günü oluşu ve Hutbenin de Haci Bayramı Veli camisinde okunması bu hutbeye ayrı bir sorumluluk yükledi galiba.
“Ömür, yüce Rabbimizin ikram ve ihsan ettiği büyük bir nimet, kıymetli bir sermaye, aynı zamanda sorumluluğu ağır bir emanettir. Yılın hangi ayı, hangi günü, hangi saati olursa olsun, kulluk bilinciyle geçirdiğimiz her ânımız değerlidir”.Diyerek herkesin kendini sorgulaması gerektiğine işaret etmesi gayet makul bir hatırlatmaydı.
“On bir ayın sultanı Ramazan’ı özel ve önemli kılan hususların başında, Kur’an ayı olması gelir. Doğruyu eğriden, hakkı batıldan ayıran, dünyada ve ahirette mutluluğa eriştiren hidayet yolunu insanlığa gösteren yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim bu ayda nazil olmaya başlamıştır. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulur: “Ey iman edenler! Sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de oruç farz kılındı. Umulur ki takva sahibi olursunuz.” Ayet-i kerimede ifade edildiği üzere tuttuğumuz osuç; nefis terbiyesi, irade ve takva eğitimi için en ideal yoldur” diyerek orucun önemine işaret etti.
“Zira ırkı, dini, mezhebi, meşrebi ne olursa olsun insanın koruma altında tutulması zaruri olan beş hakkı vardır: İlmihal kitaplarında buna zarûrât-i hamse denir: Canını korumak, aklını korumak, dinini korumak, malını korumak, neslini korumak” cümlesiyle insan haklarına işaret etti.
“Ey insanlar! İslam’ın peygamberi Hz. Muhammed (sav) “komşusu açken tok yatan bizden değildir” buyuruyor.” Diyerek özelde Müslümanları, genelde insanlığı cömertliğe davet etti.
Ey insanlar! İslam sarhoşluk verici ve uyuşturucu maddelerin içilmesini haram kılıyor. Çünkü her yıl yüzbinlerce insan bu yüzden hastalanıp, ölüyor. Yüz binlerce insanın aklı zarar görerek sarhoşluk halinde ve uyuşturucu aldığı esnada, cinayetler işliyor, kazalar yapıyor. Geliniz sarhoşluk verici ve uyuşturucu maddelerle topyekûn mücadele edelim,” derken aslında hayatın içinde rolümüz ne olursa olsun bu yanlış davranışlarla mücadele etmemiz gerektiğine işaret etti.
“Ey insanlar! İslam zinayı en büyük haramlardan kabul ediyor. Livat ehli olmayı, Eşcinselliği lanetliyor. Nedir bunun hikmeti. Hastalıkları beraberinde getirmesi ve nesli çürütmesidir, bunun hikmeti. Yılda yüzbinlerce insan gayri meşru ve nikahsız hayatın İslamî literatürdeki ismi zina olan bu büyük haramın sebep olduğu Hiv virüsüne maruz kalıyor. Geliniz bu tür kötülüklerden insanları korumak için birlikte mücadele edelim.” Paragrafıyla insanlığın şu anda tuzağa düştüğü bir belaya işaret etti. Bu ifadenin altına imza atmayanın insanlığından şüphe edilir.
“Ey insanlar! Kur’an-ı Kerim insanın yeryüzünün toprağından yaratıldığını ve yeryüzünü imar etmekle görevlendirildiğini bildirmektedir. Ancak insan atıklarla, çöplerle, israfla, çevreyi kirleterek, hayvanlara eziyet ederek, ormanları yakarak yeryüzünü tahrip etmeyi sürdürüyor. Geliniz hep birlikte kendi ellerimizle yaptığımız fenalıklardan dolayı başımıza gelen musibetlerden ders alarak her türlü kötülükle birlikte mücadele edelim.” Paragrafı ile insanlığın iyi sınav vermediği iki kavrama işaret etti İsraf ve Çevre konusu maalesef bu iki konuda da sıkıntı yaşıyoruz.
“Geliniz, ibret alalım, ders alalım, ahlaka sarılalım, temizliğe sarılalım, adalete sarılalım, ilim ve irfanla, bilgi ve hikmetle, bilim adamlarının insanlığın faydasına yönelik ortaya koyduğu hakikatlerden istifade ederek barış ve kardeşlik içerisinde yaşamaya çalışalım. Bu mübarek Ramazan günlerinde oruçla sıhhat bulalım, namazla, zekatla, fitreyle, sadakayla, yardımlaşma ve dayanışmayla arınalım, huzura ulaşalım. Kur’an okuyarak ve emirlerine uyup, yasaklarından uzak durarak bedenen ve ruhen sağlıklı olmaya gayret edelim. Alacağımız tedbirlerle, ibadet, tevekkül ve dualarımızla kendimizi her türlü kötülükten koruyalım. Dünyanın bozulan dengesini düzeltmek İslam ile mümkündür” Diyen Erbaş hocamız İslam’ın hayatımıza hakim olması gerekliliğini dile getirdi.
Ey Müslümanlar, hep birlikte Müslümanlığımızı yeniden gözden geçirelim. İbadetlerimiz bizleri kötülüklerden alıkoysun. Sadece Müslümanların değil, tüm insanlığın iyiliğini amaçlayan İslam’ı öyle diri, öyle canlı ve sahih yaşayalım ki, bizi öldürmeye gelen bizde dirilsin. Zira İslam’ı doğru anlamaktan, doğru yaşamaktan ve doğru anlatmaktan başka çaremiz yok. Çünkü İnneddine indellahi’l İslam. İnneddine indellahi’l İslam. Allah indinde Din İslam’dır. Allah indinde Din İslam’dır.” Diyerek bir anlamda Müslim gayri Müslim herkesi insanlığı ortak değerleri etrafında bir araya gelmeye davet etti.
Sayıları ülke nüfusuna göre deven kulak ancak okumuş, paralı ve günahlarda önde gidenlerden bir ses yankılandı bu önemli hutbeye karşı. Sanki Diyanet Reisi Prof.Dr.Ali Erbaş hoca bir kesim vatandaşlarımızı ötelemiş, ayrımcılık yapmış gibi. Halbuki Kur’anın lanetlediği bu haddini aşan kimseler bir grup sayılıyorsa asıl kabahat orada. Kim demiş ki şimdiye kadar insanlar gruplandırılırken işledikleri günaha göre sınıflandırılmışlar, insanda günah sadır olabilir ama günahı açıktan açığa işlemektir, evet biz şu günahı işleyen grubuz demek ayıptır.
Elhemdulillah ülkenin dört bir yanından sesler yükseldi “Erbaş Hoca Yalnız değildir” diye. Ayrıca bu hutbe Erbaş hocanın şahsi sorunu değildi, tepki gösterenler Kur’ana karşı sesini yükseltmişlerdi dolayısıyla ses vermek farz-ı kifaye olmuştu. Yukarıdaki paragrafları okuduysanız Ali erbaş hoca kendi kafasında bir şeyler uydurmamış, Allah’ın kelamını söylemiştir.
Bir gün zarfında cheng.org ta açılan imza kampanyasından on bin imza beklenirken 50 bin imzaya ulaştı.
Memurlar.net sitesinin açtığı ankette üç günde 164.202 kişilik bir katılım oldu;
%96.47’si hutbeyi tasvip ediyorum,
%2.97’si tasvip etmem,
%0.56’sı da kararsızım diye oy vermişti. İnternet dünyası kadar özgür bir ortam, Anadolu insanının kahır ekseriyetinin sosyal medyayı kullanmadığını, hayır diyenlerin daha organize olduğu dikkate alınınca aslında toplumda eşcinselliği hoş görenlerin oranı %1-2 civarı olabileceğini söyleyebiliriz.
Anadolu insanı günahkar olabilir, ameli zayıf olabilir, ama Allah’a meydan okumaz meydan okuyanlara da meydanı vermez, tarafı bellidir herkes bunu bilsin. Hatırlarsanız 15 Temmuz ruhunda ezan, sala, tekbir, vatan ve bayrak gibi manevi değerler ön plana çıkmıştı.
Bu hutbeyi özetlemeye çalıştım, hakkınızı helal edin. Asında benim kanaatime göre bu hutbe “yılın hutbesi” olmalı. Diyanet Reisimiz Prof.Dr.Ali Erbaş hocamızı bu gayretli çıkışından dolayı tebrik eder başarınsın devamını dileriz.
Devlet Başkanımızda, sıradan vatandaşımıza kadar herkesin bu hutbeden kendine bir pay çıkarmasını ve ona göre hem kendine hem çalışma alnına bir çeki düzen vermesini diliyoruz.
Madem birçok kimse “Covid-19 sonrası hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” diyor, öyleyse AB, ABD, BM gibi oluşumların peşini bırakıp özümüze dönelim diyoruz.
NOT: Hutbenin içeriği, yapılan enket ve halkın %96'lık desteği dikkete alınarak Türkiye Aile Meclisi İstişare Kurulu tarafından "yılın hutbesi" ilan edilmişti.1.5 yıl önce Ankara’da makamında ziyaret edip plaketi sunmayı düşünürken şimdi nasip oldu