Eyüphan KAYA
Nitelikli bir kitleye seslenen Müftü İşliyen şunları dile getirdi.
Diyarbekir gibi Sultan Salahaddin’in torunlarının yaşadığı bir yerde Kudüs fethinden bahsetmek daha zor olsa gerek. Önce Mekke’nin fethiyle başlamak istiyorum.
İslam’ın ilk yıllarında insanlar lailahe illeleh dedikleri için akla hayale gelmeyen işkenceler görüyorlardı, Hz. Bilal(ra) 6 gün komada kalmasının nedeni bu değil mi?
O sıkıntılı günlerde nazil olan bir ayet Yüce Allah şöyle buyurmuştu; “yoksa o müşrikler kalabalık olduklarına mı güveniyorlar ve karşı konulmaz bir topluluk olduğunu mu sanıyorlar? o toplulukları dağılacak ve gerisin geriye kaçmak durumunda kalacaklar.” Manasında ayet nazil olunca kimi sahabe buna tam anlam verememişti.
Bedir’de müşriklerin yenilgilerini görünce o ayetin anlamını daha yeni yeni anlaşılmaya başlandı.
Hudeybiye anlaşmasıyla da Allah-u Teala Mekke’nin fethini Müslümanlara müjde verdi.
MEKKE KAN DÖKÜLMEDEN FETH EDİLMİŞTİR.
630 yılında 10 ocak günü Muhammed (as) Allah’ın azameti karşısında eğilerek Mekke’ye girmişti, “Allahu ekber” nidalarıyla en büyük putu yıkmış, Allah o sabırlı İslam topluluğuna bu başarı nasip etmişti.
Hz.Muhammed Mekkelilere seslenerek;
Bu gün size bir kınama yok deyip, Mekke ahalisini af etmiş,
Beytüllaha sığınan emniyettedir,
Ebu Süfyan’ın evine giren emniyettedir,
Evinden çıkmayanlar emniyettedir, diyerek Mekke’yi kansız fethetmişti.
Onlar fethi hak ettiler ve Allah onları muzaffer kıldı, mesele budur.
Peki biz fethi hak edecek durumda mıyız? Fetih bilinci toplumumuzda var mı?
Bakın Allah müminlere ne söz vermiş;
Nuh suresi 55.ayette Allah celle celaluhu sizden iman edip amel-ı salıh işleyenlere vaat etmiş ki, kendilerinden öncekilerine verdikleri gibi,
*Yer yüzünde halife olmaları için söz verdi.
*Din olarak İslam’ı seçmenize rıza gösterdi,
*Korkularını yenip, Müslümanlara emniyet verecek.
Bir düşünelim bakalım; yer yüzünde halife değiliz, Allah’ın dini aramızda hakim değil, İslam dünyasında emniyet yok, bundan ne anlaşılıyor?
Demek ki hakikaten iman edip amel-ı salih işleyemiyoruz, eğer biz bu vasıfta olsaydık Allah hayda hay sözünü yerine getirecekti,
FEHTİ HAKEDECEK KADAR ŞAHSİYET SAHİBİ DEĞİLİZ.
Peygamberimiz şöyle buyuruyor “gün gelecek düşman aç bir adamın yemeğe saldırdığı gibi İslam ümmetine saldıracak.”
Sahabe diyor ki, -azlığımızdan dolayı mı?
Peygamber diyor ki, -hayır çok olacaksınız, ama suyun üzerinde yüzen saman çöpü gibi olacaksınız, Allah sizin korkunuzu onların kalbinden çıkaracak.
-Tam tersine sizin kalbinizde vehn olacak. Sahabe soruyor;
-Vehn nedir? ya Resulüllah
-Dünya sevgisi ve ölüm korkusudur, diyor.
Haydi bakayım bir kıyas yapalım günümüz Müslümanlarında kalbinde vehn olanlar mı çok yoksa olmayanlar mı? maazallah insan düşünmek bile istemiyor.
Biri gelmiş demiş ki,
–Ya Resulüllah ben ölümden korkuyorum. Peygamberimiz demiş ki
-Malın var mı?
-Evet demiş
-O zaman bir kısmını ahrete gönder, çünkü insan daha çok malının olduğu yere gitmek istermiş.
İslam, hayatın karanlığında kaybolmuş insanlardan saadet asrını yaşayan insanlar yetiştirdi.
Öyle bir toplum yetişti ki onların aracılığıyla 23 yılda İslam’ın sesinin ulaşmadığı yer kalmadı neredeyse değil mi?
HAYIR HASANATIMIZIN İHLASI KAÇMIŞ.
Fatıma nanemiz, oruçluyken akşam vakti bir fakir kapılarını çalıyor, Allah için yemeğini ona veriyorlar, ikinci gün başka bir fakire veriyor, üçüncü gün başka bir fakire ve üç gün üst üste su ile iftar ediyorlar, Kur’an’ın ifadesiyle Allah sevgisi adına minnetsiz verdikleri kimselerin birincisi miskin, diğeri yetim, diğeri de esirmiş.
Biz öyle mi yapıyoruz? geçende bir caminin açılışına gittim, bir de baktım ki kocaman bir tabela üzerinde camiyi filankes yapmıştır diye yazıyor. Bu kocaman yazı olmazsa bu camiyi kimin yaptığını haşa Allah bilmez mi? yaptığımız hayır hasenatın ihlası kaçtı kardeşlerim.
Geçende bir muhtar anlatıyor, bir taşeron elemanından işe girmesi için 17.500 lira rüşvet alınmış, adamın aldığı aylık maaş 1.400 lira.
Adam kahrolsun İsrail diyor, ama yaptığı zulüm İsrail’in zulmünü geride bırakıyor. Fetih suresi okunarak fetih elde edilmez.
HERKES İŞİNİN HAKKINI VERCEK Kİ FETİH BİZE NASİP OLSUN.
Fethe hazır bir topluluk olacağız ki, Allah fethi bize nasip etsin.
Kudüs esaret altındayken bir marangoz üzene bezene bir minber yapıyor, biri soruyor,
-bu minberi niye yapıyorsun? Marangoz,
-Mescid-ül Aksa için yapıyorum,
-peki nasıl olacak Mescid-ül Aksa esaret altında değil mi? marangoz diyor ki,
-ben marangozum benin görevim bu minberi yapmaktır, bir babayiğitte alır yerine bırakır, o benim işim değildir.
Yani hepimiz işimizi doğru dürüst yaparsak fetih o zaman yakındır.
Geçende bir ilçeye gittik ilçenin yüzölçümü 35 bin dönüm, doğrudan gelir için beyan edilen tarla miktarı 45 bin bu hilekar insanlara fetih nasıl nasip olacak?
Peygamber zamanında bir tartışma bir kavga oluştuğunda “gelin ey ahali” diyerek birbirini taraf tutmaya çağıranlara Peygamberimiz ,-nedir bu cahiliye ahlakı dermiş.
BİZ BİRBİRİMİZLE UĞRAŞIRSAK KUVVETİMİZ DAĞILACAK.
Yani biz, Kürt Türk, Sünni Alevi diyerek ayırım yayıp birbirimizle uğraştıkça fethe ayıracak zamanımız zor olur değil mi?
Peygamberin öncülüğünde öyle bir değerli toplum oluştu ki Hz. Ömer Hz.Bilal’den bahsederken efendimiz Ebubekir efendimiz Bilal’i azat etmiştir, demiş. O Bilal ki zenci, köle ve fakir ama İslam ile öyle bir değer kazanmış ki peygamber kendisine -ey Bilal bu manevi dereceyi nasıl kat ettin? diye hayretini ifade etmiştir.
Gökten bir el gelip zulmü kaldırmayacak, biz Allah’ın yeryüzündeki eliyiz. Zulmü biz kaldıracağız, şefkati biz göstereceğiz.
Ebucehil ömürü boyunca Peygambere yapmadığı kalmamıştı. Ama onun oğlu İkrime iman etti.
BABA AZGIN BİR KAFİRDİ EVLADI İMAN EDİP İKRAMA LAYIK OLDU.
Ya Resulellah ben İslam öncesi size karşı mücadele ederken verdiğim katkının iki katını İslam’ın hizmetine sunacağım diye söz verdi.
Öyle değerli bir kişi oldu ki sekerat halinde, cihatta aldığı darbeler yüzünden yaralı haliyle ölüm döşeğindeyken -beni kaldırın demiş,- niye seni kaldıralım diye soranlara demiş ki- Hz.Peygamber geldi görmüyor musunuz? Halbuki Peygamber vefat edeli yıllar olmuştu. Bu düzeyde mana adamı haline gelmişti İkrime -ya Rebbi canımı Müslüman olarak al ve Salih insanlara beni ulaştır duasını okuyarak vefat etmiştir.
HALK DÜZELİRSE, İDARECİLER DE DÜZELİR.
Haccacı Zalime demişler bu kadar zalim olacağına Hz.Ömer gibi adil olmaz mısın? Kendisi demiş ki siz Ebuzer gibi olun, ben de Hz.Ömer gibi olayım Kendisi zalim ama anlamlı bir söz söylemiş.
Sünnetüllahtır, toplum kendisini değiştirmedikçe Allah onlar hakkındaki kaderini değiştirmiyor.
Hz.Musab şehit düşünce Muhammed öldü haberini alan Müslümanlar oraya buraya saklamış, Enes bin Malik gelmiş, -niye yayılmışsınız? demişler ki --- Muhammed öldü biz ne yapabiliriz? kendisi demiş ki -o ölmüşse biz niye yaşıyoruz peki, öyle savaşmış ki 80 yerinde yara almış o esnada inen ayetle Yüce Allah’ın iltifatına mazhar olmuştur.
Yüce Allah, “insanlar iman etik demekle imtihan edilmeyeceklerimi sanıyorlar?” Buyuruyor, Allah insanı sadakat imtihanına tabi tutuyor.
Ben bir süre Hollanda Lahey de kaldım Vangog adında bir gazeteci peygamberimize hakaret etti, 19 yaşında bir genç onu öldürdü. Caminin duvarına yazmışlar İslam eşittir terör.
Birilerinin gözünde Müslüman sakallı, elinde satır ve Allahu ekber deyip adam öldürüyor.
Şu çeyrek asırda Orta Doğuda 3 milyon insan öldürülmüşse 2.7 milyonun Müslüman Müslüman’ı öldürmüş. Yani %90’nı Müslümanlar birbirini öldürmüş.
Vay efendim Yahudi bizi birbirine düşürüyor, kardeşim Yahudi de akıl var da bizde yok mu?
Diyarbakır’da zamanın annelerinin Salahaddini Eyyubiye emanet eden gül yağı sıktıkları gibi, kendimizi ameli Salih ile hazırladığımız takdirde Allah fethi bize nasip edecektir. Benim kanaatim budur.
Fethe layık olmak dileğiyle, diyerek konferansını tamamladı.