Giresunumuzun Değerli Basın Mensupları Kıymetli Misafirler;
2000 yılı sonrasındaki siyasi, ekonomik ve askeri atılımlarla gündeme gelen Çin, Doğu Türkistan’da zulüm yapmaktadır. Özellikle uzun yıllardır asimilasyon ve yıldırma politikaları yürütülen Doğu Türkistan tüm dünya gündeminden saklanmakta, Müslüman Uygurlar her türlü hak ihlaline maruz bırakılmaktadır. Sincan Uygur Özerk Bölgesi Komünist Parti Sekreteri olan Chen Chuanguo’nun 2017 Nisan ayından itibaren Doğu Türkistan’daki Uygurları, hapishanelere veya zorunlu Politik Eğitim Kampları’na göndermesi ve beyin yıkamaya yönelik uygulamaları Çin için yüz kızartıcı yeni bir fiil anlamına gelmektedir. Çin’in ‘eğitim kampı’ olarak adlandırdığı toplama kamplarında 1-3 milyon insanın bulunduğu tahmin edilmekte. Doğu Türkistan‘da inşa edilen bu büyük hapishaneler Nazi Almanya‘sı uygulamalarını andırmaktadır. Evlerinden, yurtlarından, eş ve çocuklarından zorla ayrılan insanların sayıları her geçen gün artarken aynı zamanda uygulanan işkence ve zulümler neticesinde yüzlerce insan hayatını kaybetmektedir. Birçok aileye akrabalarının cesedi teslim edilmiş, ancak ölüm nedeni hakkında herhangi bir açıklama yapılmamıştır. Kampların yaşam koşulları çok kötü olup, içerisinde çocukların da bulunduğu tutukluların sayısı, kampların alabileceği insan kapasitesinin kat kat üstündedir.
Uygulanan yol ve yöntemlere bakıldığında Çin yönetiminin halihazırda bütün Uygurları ‘suçlu’ olarak kabul ettiği, din ve geleneklerine bağlı Uygurları terörist olarak gördüğü anlaşılmaktadır. Kamplardan çıkmayı başaranların ifadelerine göre toplama kamplarında mahkûmları su tanklarına daldırma, kadın tutukluların yüzlerinde ve vücutlarında sigara söndürme, bileklerinden asılan tutukluları copla dövme gibi işkenceler yapılmaktadır. Bu türden işkenceler fiziksel veya zihinsel bozukluklarla, çoğu zaman da ölümle sonuçlanmaktadır.
Batılı kaynaklara göre Doğu Türkistan‘da Çin yönetimi tarafından kurulan 16 toplama kampı bulunuyor. Bu her Uygur ailesinden en az bir kişinin söz konusu kamplarda tutuklu olduğu anlamına gelmektedir. Tutuklu olanlar genellikle 20 - 40 yaş arasındaki Uygur erkeklerdir. Bu kamplardaki Uygurlar kendi inançlarını değiştirmeye ve Komünist Parti ideolojisine boyun eğmeye zorlanıyorlar.
Kıymetli basın mensupları ve değerli misafirler. Doğu Türkistan’da var olan diğer hak ihlalleri ise şu şekildedir:
1- Camiler ve mescitlerin birçoğu yıkılmış, bazıları eğlence mekânlarına dönüştürülmüştür.
2- İslami kıyafetler ve sakal, bıyık dini aşırılık olarak kabul edilerek yasaklanmıştır.
3- Memurların, işçilerin, 18 yaşından küçüklerin ibadet yerlerine girmeleri ve ibadet etmeleri yasaktır.
4- Öğrencilerin dini kurs ve okullarda okumaları yasaktır.
5- Ramazan ayında oruç tutmak ağır suçtur, alkol kullanmamak dini aşırılık olarak görülmektedir.
6- Erkekleri ‘eğitim kamplarına!’ gönderilen ailelere Çinli bireyler zorla yerleştirilerek mahremiyet zedelenmekte ve Uygurlar sıkı takibe alınmaktadır.
7- İslami geleneğe uygun defin töreni yasa dışı ilan edilmiştir.
8- Uygurlara verilen ana dilde eğitim hakkıÇin anayasasından kaldırmıştır.
9- 1949‘dan bugüne Uygurların kullandığı alfabe üç defa değiştirilerek Uygurların okuma yazma oranını iyice düşürülmüştür.
10- Helal olan et ürünleriyle domuz etini yan yana satılma zorunluluğu getirilmiştir.
11- Uygurların İslami geleneğe uygun şekilde evlenmesi yasaklanmıştır.
12- Çin rejimi Uygurların tarihi eserlerini yok ederek kültürel bir kıyım gerçekleştirmiştir.
13- Yurtdışındaki Uygurların Doğu Türkistan‘daki aileleriyle alakası kesilmiştir.
Biz sivil toplum kuruluşları ve vicdan sahiplerinin uluslararası camiadan talepleri ise şunlardır:
1- Çin uluslararası hukuka aykırı olarak Doğu Türkistan’da yapmış olduğu tüm hak ihlali uygulamalarının hesabını uluslararası mahkemelerde vermeli, bunun için İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) uluslararası toplumu, Gambiya-Myanmar örnekliğinde olduğu gibi acil göreve davet etmelidir.
2- Sivil Toplum Kuruluşlarının Doğu Türkistan’ı ziyaret etmeleri sağlanmalı. Bu ziyaretler doğal ve durum tespiti yapılabilecek ortamlarda gerçekleştirilmelidir.
3- Tüm dünyadaki vicdan sahipleri, Çin hukuksuz uygulamalarına son verinceye kadar Çin mallarını BOYKOT etmelidir.
4- Çin dünya çapında sadece ekonomik hamleleriyle değil aynı zamanda lobi faaliyetleriyle de dikkat çekmektedir. Çin’in kirli lobi faaliyetlerine dikkat etmek gerekmektedir.
5- Çin’in insanlık dışı hukuksuz uygulamaları tüm dünyada yüksek sesle duyurulmalıdır.
6- Çin, kendi yasalarına ve taraf olduğu uluslararası antlaşmalara aykırı olan Politik Eğitim Kamplarını hemen kapatmalı ve bu kamplarda isteği dışında tutulan insanların maddi-manevi zararları karşılanmalıdır.
7- Doğu Türkistan’da devam edegelen demografik değişikliklere son vermeli, Uygurlardan müsadere edilen toprak ve mülkler iade edilmelidir.
8- İnanç ve ibadetlere, giyim kuşam ve örf adetlere yönelik yasaklar bir an evvel kaldırılmalı, camiler ve tüm ibadethaneler olması gerektiği gibi özgür olmalıdır.
9- Ekonomik baskılar, gerekçesiz vergiler ve el koymalar, Uygur kızların uzak bölgelere işçi olarak zorunlu gönderimleri son bulmalıdır.
10- Seyahat özgürlüğü, evlilik, helal gıdaya erişim ve benzeri haklar iade edilmelidir.
Basın açıklamamıza katılımınızdan dolayı siz değerli misafirlerimize teşekkürlerimizi sunarız.