5 ARALIK TÜRK KADININA SEÇME VE SEÇİLME HAKKININ VERİLİŞİ
Kadınlar, Türk Kurtuluş Savaşı'nın en önemli unsurlarından biriydi ve Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyet'in ilanından sonra ‘‘kadın hareketi’’ne çok önem vermiştir. Kadın hareketinin ve haklarının en büyük savunucusu, her öncü eylemde olduğu gibi, Mustafa Kemal Atatürk olmuştur. Kadına milletvekili seçme ve seçilme hakkının verilmesinden önce de 1926'da Büyük Millet Meclisi onayıyla Medeni Kanun yürürlüğe girmiş ve kadını 'şeriat'tan kurtararak, haklarını iade etmiştir. Atatürk kadınların siyasal hayata katılmaları ve seçme seçilme hakkı elde etmeleri için 1930 yılından başlayarak bir dizi yasalar çıkarılmasına öncülük etmiştir. Genç Türkiye Cumhuriyeti'nin her toplumsal kademesinde öncülük eden kadınlara ilk siyasal hakları, 1930 yılında çıkarılan Belediyeler Kanunu ile verilmiştir. 3 Nisan 1930 da çıkarılan yasa kadına belediye seçimlerine katılma hakkı tanımıştır. 1932'de ise kadına muhtar, köy ihtiyar kurulu üyeliğine seçilme ve seçme hakkı getirilmiştir. Ardından 1934 yılında Malatya Milletvekili İsmet İnönü ve 191 arkadaşının verdikleri bir yasa değişikliği teklifiyle Türk kadını milletvekili seçilme hakkını kazandı. O tarihlerde Avrupa ve Amerika'da kadınların böylesine çağdaş hakları henüz yoktur. Türk kadını seçme ve seçilme hakkına birçok Batı ülkesinden daha önce sahip olmuştur. Atatürk, kadının seçme ve seçilme hakkına kavuşmasıyla ilgili olarak, " Medeni memleketlerin birçoğunda kadından esirgenen bu hak, bugün Türk kadınının elindedir ve onu salahiyet ve liyakatle kullanacaktır." diyerek kararlılığını belirtmiştir. İtalya'da kadınlar 1948'de, Japonya'da ise ancak 1950'de seçme hakkını kazanmıştır. Türkiye'nin Medeni Kanun'u aldığı İsviçre'de ise kadınlar seçme ve seçilme hakkını 1971'e kadar alamamıştır. İsveç ve Danimarka örneklerinde de durum farklı değildir. Türk kadını, Atatürk hayattayken yapılan son seçimde (1935) ilk kez seçilme hakkını kullanarak TBMM'ye 18 milletvekiliyle girmiştir.
1980 sonrası dini siyasete alet etme çabaları kadınlarımızın geri plana itilmesine neden olmuştur. Türk kadının daha 1934 yılında elde ettiği kazanımlardan daha gerilere götürmek isteyen anlayış kısmen başarılı olmuştur. Türk kadınının Mustafa Kemal Atatürk’ün “ Kadınlarımız için asıl mücadele alanı, asıl zafer kazanılması gereken alan, biçim ve kılıkta başarıdan çok, ışıkla bilgi ve kültürle, gerçek faziletle süslenip donanmaktır. Ben muhterem hanımlarımızın Avrupa kadınlarının aşağısında kalmayacak, aksine pek çok yönden onların üstüne çıkacak şekilde, ışıkla bilgi ve kültürle donanacaklarından asla şüphe etmeyen ve buna kesinlikle emin olanlardanım” sözlerini daima hatırlamasını, bu inanç ve kararlılığını kaybetmemesini dilerim. Türk Kadınına seçme ve seçilme hakkının veriliş yıldönümünü bu duygu ve temennilerle kutlar selam ve saygılarımı sunarım. 04.12.2012
Selahattin Karaahmetoğlu
Giresun Milletvekili