Yıllardır birçok alanda olduğu gibi insan hakları konusunda da mesafe kat eden ülkemiz, kazandığı bu hakları birilerine bırakamaz. Düşünce özgürlüğü, düşüncesini ifade etme ve yayma özgürlüğü ülkemizde iyi bir seviyeye ulaşmışken bu hakkı su-ı istimal edenlere karşı duracağımız gibi, bu hakları kısmaya çalışanların da karşısındayız. Artık bu tür dedikodularla uğraşıp zaman kaybedemeyiz. Korku gömleğini çoktan attık bile.
Kemal Kurkut’un öldürülme şekli
Emniyet görevlileri halkın mal ve can güvenliğini sağlamakla yükümlüdürler. Newruz gününde de bu amaçla toplantı alanında bulunuyorlardı. Etkinliğin genelde sakin geçmesi umut vericiyken Kemal Kurkut’un etkisiz hale getirilme şekli bir kere daha akıllara soru işaretleri bıraktı. O genç; elinde bıçak, sırtında çanta olup “üzerime gelmeyin” diyerek bağırabilir. Önemli olan bu sıkıntılarla birlikte yaşam hakkını koruyarak onu etkisiz hale getire bilmektir. Diyarbakır valiliğinin bu konudaki açıklamaları nispeten teskin edici olmasına rağmen, ne yazık ki o insan öldü artık geri gelmiyor. Böyle durumlarda emniyet mensuplarının daha da sağduyulu davranması gerekir. Bu konuda yetersiz olan kimselerin meslek değiştirmesi elzemdir. OHAL polise silah kullanmada ruhsat verse de her ruhsatı kullanmak helal değildir.
Elhasıl: Kemal Kurkut’a Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı, sabrı cemil diliyoruz. O gün galeyana gelmeyen sağduyulu vatandaşlarımıza da teşekkür borçlu olduğumuzu beyan eder, böyle musibetleri oluşmamasını Yüce Mevla’dan Niyaz ederiz.