Aydındere Haber Giresun Haber Karadeniz Haber

Video Galeri
Foto Galeri
Web Mobil
hilaltas
Bu haber 6987 kez okundu. | Kategori : GÜNDEM
Haberin Tarihi :   27 Haziran 2011 - 21:38

Müftü Necati Akkuş '' Kandil ve Yaz Kursları ''

Büyüt
Küçült
Müftü Necati Akkuş  Kandil ve Yaz Kursları
Giresun Müftüsü Necati Akkuş' un Kandil ve Yaz Kursları konulu yazısı

SECDE’ DEN Mİ’RAC’ A 

      Dini hayatımızda "Üç Aylar" diye bilinen ve sonu Ramazan ayına ulaşan feyizli ve bereketli maneviyat mevsimine, Yüce Mevla’nın rahmet deryasının taştığı ilahi bir bahar iklimine dalmış bulunuyoruz,

      Mübarek “üç aylar”, içerisinde bazı özel geceleri barındırıyor. Bunlardan ilki olan “Regaib”’i . Receb ayının ilk Cuma gecesinde idrak ve ihya etmiştik. Şimdi ise Yüce Yaratıcımız’ın (CC) Kâinat Serveri Aleyhisselam’ı hayatının çok sıkıntılı bir döneminde, (Allah’ım! Beni kime bırakıyorsun, merhametsizlere mi?) diye Rabbi’ne iltica etmek zorunda bırakıldığı; en çaresiz, en dar zamanlarda kendisinden hiç desteğini esirgemeyen Amcası ve vefa timsali Eşi Hz. Hatice’yi kaybettiği “Hüzün Yılı”nda özel bineklerle çölde serin bir gece yolculuğuyla “Mekke-i Mükerreme” den “Kuds-i Şerif” e ulaştırıp, oradan melekût âleminin de ötesine; “Kâbe Kavseyn” e yükselterek, teselli edip hediyelerle biz ümmetine gönderdiği mucize bir gece olan “Mirac” ın eşiğindeyiz.

        Evet, Mirac gecesi de Receb ayının içinde olan müstesna bir gecedir. İslam bilginlerinin çoğuna göre; bu gece Allah’ın sevgili kulu ve Rasûlü Hz.Muhammed (s.a.s.)'i, Mekke'deki Mescid-i Haram'dan, Kudüs'teki Mescid-i Aksa'ya ve oradan da göklerin ilâhî derinliklerine yükselttiği gecedir. “Mirac Gecesi”, Yüce Allah'ın Sevgili Peygamberimiz (SAV)’e büyük hakikatlerin lahuti hikmetlerini gösterdiği, vasıtaları kaldırarak ilahî vahye muhatap kıldığı, kendi ayetlerini ve kâinatın sırlarını seyrettirdiği, müminlere namazın farz kılındığı ve biz Müslümanlar için de sonsuz rahmani lütuf ve ihsanlarını va’dettiği mübarek bir gecedir.

         Kur'an-ı Kerîm'in onyedinci sûresi, İlk ayetlerinde Peygamberimizin Miracından bahsedildiği için “gece yürüyüşü” anlamına gelen “İsrâ “adını almıştır.

      Hz. Peygamber’in Mekke’den Kudüs’e yaptığı Gece Yolculuğu ve ardından Göğe Yükseliş, i, Medine’ye hicretinden yaklaşık bir buçuk yıl önce gerçekleşmiş olan sırlarla dolu bir tecrübenin iki aşamasıdır. Allah Rasülü’nün gece yolculuğuna çıkarılmasının sebebi, Necm suresinin 18. ayetinde belirtildiği gibi Allah’ın işaret ve ayetlerini, bazı sır ve hakikatlerini göstermek içindir:  “Gerçekten Rabbinin varlığının en büyük ayetlerini görmüştür.”

         İsrâ ve Mi'rac, Peygamberimizin üstün makamlara yükselişi ve Allah'ın yüce katına kabul edilişi olayıdır. Yüce yaratıcıya yakınlığın en üstün derecesi olan Mi'rac, beşer anlayışı çizgisinin, akıl ve idrakinin ötesinde bir olaydır. Çünkü bu olayın fizik kanunları ile açıklanması mümkün değildir

         Mirac olayının gerçekleştiği bu gece Müslümanlar tarafından Kadir gecesinden sonra en kutsal gece sayılmış ve bu gecenin ibadetle ihyası gelenekleşmiştir.

      Mirac olayının, müslümanlar için en önemli hediyelerinden birisi, hiç şüphe yok ki, İslâm dininin temel direği ve müminlere bir Mirac hediyesi olan “namaz” dır. Onun içindir ki, "Namaz mü’minin Miracı" olmuştur.

      Nasıl ki, Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.), Miraç'ta vasıtalardan arınmış olarak, Mevlâsı ile zaman ve mekân dışı buluştu kavuştu ise; Mü’min de namazda vasıtasız olarak boyutlar ötesi doğrudan doğruya Rabbinin huzuruna çıkar, sadece O'na kulluk etme, O’na sığınma ve sadece O'ndan yardım isteme fırsatı bulur.

         Namazın beş vakit olmakla birlikte elli vakit sevabı ve ecri olduğu ifade edilir. Bu, "yapılan her hayrın Allah indinde en az on misliyle kabul edileceği"ni tebşir eden âyet-i kerimeye uygun bir ifadedir : "Kim bir hayır işlerse işte ona bunun on katı var" (En'âm 6/160). Şu halde Resûlullah'a Mî'rac'ta farz edilen beş vakit namaz, mü'minin “amel defteri” ‘ne on misliyle yani elli vakit olarak yazılmaktadır.

         Rabbimiz, namazın ehemmiyetini gereğince takdir etmemiz için elli vakit olarak farz etmiş, lütfunun, kereminin bolluğunu ifade için de beş vakte indirerek elli vakit olarak değerlendirmeye tabi tutmuştur. Öyle ise, mümin günde beş vakit namazını dikkatle ve huşu içerisinde kılacak olursa, o namaz onun için bir Mirac olur ve kul onunla Hakk'a yol bulur.

         Bakara sûresinin son iki ayeti de, bu ulvi gecenin hediyesidir. "Amenerrasûlü" diye de anılan ve ülkemizde yatsı namazlarından sonra mihrâbiye olarak okunan bu mübarek ayetlerde; ilâhî emirler karşısında; Rasul-i Zişan (AS)’ın Mi’racını kayıtsız şartsız ve duyar duymaz anında tasdik eden Hz.Ebubekr-i Sıddık gibi, mutlak itaate yönelen müminlerin inançlarındaki sadakatleri ifade edilmektedir 

         Mi’racın en can alıcı noktası belki de, Erhamür-Rahimin olan Cenab-ı Mevla’ nın “Ahir Zaman Ümmeti” olarak bizlere merhamet lütuf ve ihsanının en bariz tecellisi olan; Hz. Peygamber (SAV)'in ümmetinden, Allah'a şirk koşanlar dışındakilerin affedilebileceklerinin va'dedilmiş olmasıdır.  

         İnsan bilerek ya da bilmeyerek günah işlemiş olabilir.. İşlenen günahlardan dolayı pişmanlık duymak ve Allah'tan affını ve mağfiretini dile(n)mek, bir daha günah işlememeye azmetmek kaydıyla, Allah Teâlâ işlenen büyük küçük bütün günahları affedebilir. Nitekim bu konuda Kur'an-ı Kerim' inde Nisa Suresi 48. ayette şöyle buyurmaktadır: "Şüphesiz Allah kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz, bunun dışında kalan (günahlar)ı ise dilediği kimseler için bağışlar. Allah'a şirk koşan kimse, şüphesiz büyük bir günah işleyerek iftira etmiş olur." Zümer/53. ayette de "De ki: Ey nefislerinde israfa giren (haddi aşarak günah işlemekle nefislerine zulmeden) kullarım. ALLAH'ın rahmetinden ümit kesmeyiniz. Muhakkak ki, ALLAH bütün günahları bağışlar. Çünkü O çok bağışlayan, çok merhamet edendir.."

    Öyleyse; Mi'minin Mi'rac'ı sayılan namazın farz kılındığı bu mübarek gecede Yüce Yaratıcımıza yönelmeli, O'ndan af ve bağış dilemeliyiz. Birbirimize sevgi ile yaklaşmalı düşmanca davranışlardan uzak durmalıyız. Sağlıkla kavuştuğumuz bu kutlu günleri değerlendirmeli ve Allah'ın lutfettiği sayısız nimetlerine şükretmeliyiz.

     Kur'ân-ı Kerim okumalı; okuyanları dinlenmeli, okuyup-dinlediğimizi anlamaya çalışmalı, anladığımızı hemen uygalamaya ve hayatımıza hâkim kılmaya gayret göstermeli; Kelamullah' a olan sevgi, saygı ve bağlılık duygularımızı yenilemeli, kuvvetlendirmeliyiz.

     Peygamber Efendimiz (sas)'e salât ü selâmlar getirilmeli; O’nun “Sünnet-i Seniyye”’sini, yaşayış biçimini sadece taklitle değil, belki özünü kavrayarak ve çağın idrakine tesir edecek yeni bir anlayışla YaşamTarzı olarak benimsemeli ve böylece, O'nun şefaatini ümit edip, ümmetinden olma şuurumuzu tazelemeliyiz.

     Daima “tefekkür”de bulunmalı; "Ben kimim, nereden geldim, nereye gidiyorum, Allah'ın benden istekleri nelerdir ?" gibi konular başta olmak üzere hayatî meselelerde derin düşüncelere girmeli. Geçmişin muhasebe ve murakabesini yaparak; şimdinin ve geleceğin de plân ve programını çizmeliyiz.

   Eğer varsa günahlarımıza samimi olarak hemen tevbe ve istiğfar edip; Yüce Rabbimize kulluk vazifelerimizdeki eksik ve kusurlarımızı tamamlamaya çalışmalı; idrak edilen geceyi son fırsat bilerek, pişmanlıkla yanlış yaptıklarımıza ve doğru yapamadıklarımıza gözyaşı dökmeli, “Settar’ül-Uyub” olan “Ayıpları, Günah ve kusurları gizleyen” Cenab’ı Hakk (CC) ‘ın mağfiretine sığınmalıyız.

     Bol bol zikir, tekbir, tehlil, tesbihat ile meşgul olup; şahsımız, aile efradımız, bütün mü’min kardeşlerimiz, vatanımız, milletimiz, Âlem-i İslam ve tüm insanlık için devamlı duada bulunulmalıyız.

         Bu duygu ve düşüncelerle cümle mü’min ve mü’mine kardeşlerimin Mi’rac kandillerini kutlar, bu bereket dolu gecenin hepimiz için her türlü hayra, her türlü şerden emin olmaya vesile olmasını, Yüce Mevlâ'dan niyaz ederim

 

                 YAZ KURSLARI VE KUR’AN BEREKETİ

           Yüce Rabbimiz İsra Suresi 9.Ayet’te “Şüphesiz ki bu Kur'an en doğru yola iletir; iyi davranışlarda bulunan müminlere, kendileri için büyük bir mükâfat olduğunu müjdeler”. Buyuruyor.

           Resûlullah'ın tarifleriyle:

           Kur'ân; öyle bir kitaptır ki: "O'nda, sizden önceki (milletlerin ahvaliyle ilgili) haber, sizden sonra (kıyamete kadar) gelecek fitneler ve kıyamet ahvali ile ilgili haberler… Ayrıca sizin aranızda, (iman-küfür, taat-isyan, haram-helâl vs. nevinden) cereyan edecek ahvâlle alâkalı da hükümler vardır. O, hak ile batılı ayırdeden tek ölçüdür ve O'nda her şey ciddidir. Kim bir zalimden korkarak ondan kopar ve onunla amel etmezse, işte o zaman Allah da onu helâk eder. Kim O'nun dışında bir hidayet ararsa, Allah o kimseyi saptırır. Zira o, Allah'ın en sağlam ipi (hablu'l-metin)dir. O, hikmet edalı hatırlatan bir beyan… ve Hakk'a ulaştıran bir yoldur. O, kendisine uyanları (değişik arzulara takılıp) kaymaktan, kendisini (kıraat eden) dilleri de iltibastan korur. Âlimler hiçbir zaman ona doyamaz.. Onu çokça tekrar okuyana o, usanç vermez ve tadını eksiltmez. Onun insanlarda hayret uyaran yanlarının sonu gelmez. O öyle bir kitaptır ki, cinler onu işittikleri zaman, şöyle demekten kendilerini alamamışlardır:  
          "Biz, doğru yolu gösteren harika ve hiç duyulmadık bir Kur’ân dinledik. Biz onun (Allah kelamı olduğuna) inandık." (Cin, 72/1) O'nun üslubuyla konuşan, doğruyu konuşmuş olur. O’nun la amel eden, mutlaka mükâfat görür. Kim onunla hüküm verirse, adaletle hükmeder. Kim ona çağrılırsa, doğru yola çağrılmış olur."

           Kur'ân sayesinde insan, Allah'a muhatap olma gibi, mevkilerin en yükseğine yükselmiştir. Böyle bir mevkide bulunduğunun şuurunda olan bir insan, kendi dilindeki Kur'ân'da Rabbini dinler, Rabbiyle konuşur ve Rabbiyle konuştuğuna yemin etse, yemininde yalancı sayılmaz

           Hz. Ali (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Kim Kur'ân'ı okur, ezberler, helâl kıldığı şeyi helâl kabul eder, haram kıldığı şeyi de haram kabûl ederse Allah, o kimseyi cennete koyar. Ayrıca hepsine cehennem şart olmuş bulunan âliesinden on kişiye şefaatçi kılınır."

           "Kur'an ehli (yani onu okuyan, onunla amel eden) cennete girdiği vakit, kendisine: "Oku ve yüksel!" denilir. O da okur ve yükselir. Her ayet için bir derece verilir. Böylece o bildiği ayetleri sonuna kadar okur (ve her biri için bir derece alır)."

           "Kim Kur'an-ı Kerimi okur, öğrenir, içindekilerle amel ederse; kıyamet gününde ana babasına güneş gibi parlak olan nurdan bir tac ve dünyada eşi olmayan güzel cennet elbiseler giydirilir. Onlar : "Bu ne sebeple bize giydirildi?" diye sorduklarında:

           "Çocuğunuz Kur'an okuduğu için" diye cevap verilir."

            Kur'ân, okunduğu yere huzur, mutluluk ve bereket getirir. Okuyan kimselere sevinç verir. Gam ve tasalarını dağıtır, ümitsizliklerini siler, onları canlı ve aktif bir hale getirir. Her türlü vesvesenin o insanlardan ve okunan yerlerden kaçmasını sağlar. Cinnî ve insi şeytanlara karşı onları korur. Allah Resûlü Kur’an’ın bu yönünü şu benzetmeyle anlatır:

             "Kur'ân okunan evin hayrı artar; oturanları sıkmaz. Böyle evlere melekler toplanır, şeytanlar uzaklaşır. İçinde Kur'ân okunmayan ev oturanlara dar gelir; böyle evlerin hayır ve bereketi az olur; melekler uzaklaşır; şeytanlar üşüşür. İçinde Kur'ân okunan, anlam ve yorumuyla meşgul olunan ev, yıldızların yeryüzünü aydınlattığı gibi, sema ehli için aydınlatılır." 

           Netice itibariyle, Yüce Yaratıcı'nın rahmet vesilesi olarak gönderdiği İlâhî Kelâm, okumamız ve anlamamız gerekli olan bir konuma sahiptir. O, hem dünya hem de âhiretimiz açısından kurtuluş vesilemizdir. Dünyada bizler için önemli bir nasihat, dertlerimize şifa, hidayet kaynağı ve rahmettir. İnsanlığın dertlerine reçete olup, onları en doğru yola iletir. Kur'ân'ın okunduğu yeri melekler ziyaret eder ve orada huzur olur. Kur'ân'ın okunup anlaşılması, Allah katında insanlara üstünlük kazandırır. Kur'ân, kabirde bir nûr olur. Zorlanarak öğrenip okuyanın mükâfatı iki kat verilir. Okunan her harfi için, en az on sevap vardır. Kur'ân'dan uzaklaşılınca, o, âhirette uzaklaşanlardan şikâyetçi olur. Onu unutma büyük bir vebal olup, emanete sahip çıkmama anlamına gelir. Kur'ân, insana ve topluma huzur ve güven getirir.

          Ayet-i Kerime ve Hadis-i Şeriflerle dikkat çekilen bütün bu hayır ve bereketlerin Hasıl olması, bela ve musibetlerin def’i niyetiyle, ülkemizde ve aile ocaklarımızda evlatlarımız eliyle huzur ve emniyet gelmesi talebiyle; Yurt Sathında bütün Vilayetlerde olduğu gibi 27 Haziran 26 Ağustos tarihleri arasında 2 Ay süre ile günde 3 saat Hafta'da 5 gün olmak üzere bütün Camiler ve Kur’an Kurslarında çocuklarımıza Kur’an eğitimi verilecektir.

          Giresun’da da Sadece İl Merkezinde değil Giresun'a bağlı bütün İlçe, Belde ve Köylerimizde yaklaşık bin 500 Din Görevlimiz vasıtasıyla ilkokulu bitirmiş çocuklarımız için Yaz Kur'an kursları açılacak, İlimiz Merkez ve köylerinde ise 40 tane Kur'an Kursu Öğreticisi bulunan yaklaşık 250 din görevlimiz çocuklarımızı eğitecekler. Bütün Camiler, Kur'an kursları, mahalle Mescitleri ve hatta Yönetmeliğin bize verdiği yetki ile site yöneticilerinin isteği üzerine uygun mekânlarda Yaz Kur'an kursları açılarak, Kur’an öğretilip Dini dersler verilecek.

         Bu Kurslarda çocuklarımıza din, iman, ahlak, ibadet, haram-helal, günah-sevap gibi dini eğitimin yanında; vatan, bayrak, istiklal, edep-hayâ, saygı-sevgi, kardeşlik, gibi Milli ve Manevi değerlerde anlatılmakta, istikbalimizin emanetçisi olan evlatlarımıza milletimiz, devletimiz ve bütün insanlığa hayırlı ve faydalı insanlar olmalarına azami gayret gösterilmektedir.

        Anne – Babalara düşen vazife 2 aylık bu kısa zaman diliminde hangi yaşta olurlarsa olsunlar çocuklarını Yaz Kur’an Kurslarına göndermek, dünya ve ahirat saadet ve mutluluklarını kazanmalarına katkıda bulunarak onları, Yine Kur’an’ın ifadesiyle “Yakıtı insanlar ve taşlar olan cehennem ateşinden korumak” tır.  (Tahrim Suresi / Ayet:6)            

                                                                         

    Necati AKKUŞ / Giresun Müftüsü 
 

                                                                                                            

                                                                                                                             



Sayfayı Yazdır
Print Friendly / PDF
Sosyal Paylaşım
Google
Etiketler :
İsim Soyisim :
E-Mail :
UYARI : Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar hakkında muhatapları tarafından dava açılabilmektedir.
Uyarı
Güvenlik kodu :
DİĞER HABERLER
tuncay kara
Bulancak Ajans
SPOR VİTRİNİ
hacamat
Son Yorumlar
Deftere Yaz
Ziyaretçi Defteri
Düşünce ve Önerilerinizi bizimle paylaşın.
1. LİG PUAN DURUMU
Foother
SOSYAL MEDYA
Facebook Twitter RSS Sitemap
"Aydındere Haber Giresun Haber Karadeniz Haber | https://aydindere.com/"   Tum Hakları Saklıdır. © 2023 - 2024
Her hakkı saklıdır. Aydindere.com kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz. Haberlere yazılan yorumlardan kullanıcılar, köşe yazılarından ise yazarları sorumludur. Copyright © 2009 Sosyal Medya Uzmanı Gazeteler sanalbasin.com üyesidir