CUMHURİYET HALK PARTİSİ GİRESUN MİLLETVEKİLİ SELAHATTİN KARAAHMETOĞLU’NUN FINDIK ALAN BAZLI DESTEKLEME ÖDEMELERİNİN BAŞLAMASI İLE İLGİLİ GÖRÜŞÜ
BASIN AÇIKLAMASI
Fındık
üreticimize Alan Bazlı Gelir Desteği Ödemesinin yapılmaya
başlanmasından ötürü memnuniyet duyduğumu
ifade etmek isterim.
Cumhuriyet Halk Partisi bölge Milletvekilleri olarak Alan Bazlı Gelir Desteği ödemelerinin fındık üreticisinin en fazla ihtiyaç duyduğu hasat öncesi dönemde yapılacak olmasına yönelik uzun zamandır yaptığımız sayısız görüş ve önerinin, uyarının genel kurul konuşması ve soru önergelerimizin, dikkate alınmasının memnuniyet verici olduğunu ifade ederek, yapılan ödeme miktarının fındık üreticisinin mağduriyetini önleyemeyeceği gerçeğini de hükümet yetkililerine hatırlatmakta yarar görüyorum. Fındık Alan Bazlı Destekleme ödemesinin bir daha yapılmayacağı öngörüsüyle ÇKS kayıtlarını güncellemeyen üreticilerimize ek süre tanınması yönünde talebimiz de keşke Bakanlık tarafından dikkate alınmış olsaydı. Bu sebeple mağdur olacak çok sayıda fındık üreticisi bulunmaktadır. Fakat bu hususta Sayın Bakan olumsuz görüş bildirmiştir. Yüksek seyreden sıcaklıklar neticesinde ciddi bir ürün, rekolte kaybı yaşanmasının beklendiği bugünlerde üreticimizin yaşayacağı mağduriyetin de dikkate alınması gerekmektedir. Tarım Sigortaları kapsamında yer almayan kuraklığın fındık üreticisini uğratacağı yeni mağduriyet karşısında hiçbir tedbir alma şansı bulunmamaktadır. Bu hususta da bu gün TBMM Başkanlığına bir soru önergesi verdiğimi ifade etmek isterim. Geçtiğimiz yıllarda don afeti neticesinde mağdur olan binlerce üreticimizin yasa marifetiyle zararlarını yok sayan, unutan anlayışın kuraklık sigorta kapsamında değil diyerek üreticimizi yalnız bırakmasını kabul etmeyeceğimizi belirtmek isterim. Don afetinde üreticinin yarasını sarmayan iktidarın, kuraklık neticesinde yaşanacak mağduriyete kör ve sağır kalmamasını ümit ederim. Küresel ısınma sonucunda tarımsal riskler değişmekte olup kuraklığın da sigorta kapsamında değerlendirilmesi yönünde bir an önce çalışma yapılması gerektiğini ifade etmek istiyorum. Bu düşüncelerle fındık üreticisi tüm yurttaşlarıma selam ve saygılarımı sunarım. 27.06.2013
Selahattin KARAAHMETOĞLU
Giresun MilletvekiliGiresun Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu 27 Haziranda TBMM Başkanlığına sunduğu soru önergesinde Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker’e kuraklığın Tarım Sigortaları Havuzu’na dâhil edilmesi için yapılan çalışmaları sordu. Kuraklık desteğinin hangi ürünlere verildiğini, kuraklığın etkilediği diğer ürünlerdeki üretici zararlarının ne şekilde giderildiğinin açıklanmasını istedi. Milletvekili Karaahmetoğlu Tarım Sigortaları havuzunda 2006-2013 yılları arasında ne kadar prim toplandığını ve ne kadar hasar ödemesi yapıldığını da sordu. Tarımsal ürünlerin tümüne yönelik bir sigorta sistemi, bölgesel riskleri derecelendirecek bir sistem olup olmayacağını soran Karaahmetoğlu don afeti yardımlarını alamayan üreticinin kuraklık sonucunda oluşacak kayıplarının nasıl telafi edileceğini gündeme getirdi. Karaahmetoğlu’nun Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanına yönelttiği sorular şöyle:
Küresel ısınma, dünyada olduğu gibi ülkemizde de hem çevresel hem ekonomik zararlara sebep olmaktadır. Değişen iklim koşullarına bağlı olarak tarımsal risklerin de değişmekte olduğu malumunuzdur. Bu sebeple uygulanmakta olan, üreticimizin önemli bir teminatı durumunda bulunan tarım sigortaları da kapsam ve çeşit olarak yetersiz kalabilmektedir. Küresel ısınma sonrası tarımsal üretimde büyük zarara sebebiyet veren kuraklığın üreticiye verdiği zararında bu değerlendirme kapsamına alınması zaruri bir hal almıştır. Tarım Sigortaları Havuzu ( TARSİM) fırtına, hortum, yangın, heyelan, deprem sel ve su baskını, don riskini teminat altına almıştır. Değişen iklim koşulları nedeniyle teminat altına alınan risklere kuraklık riskinin de dâhil edilmesi çiftçimiz için önem arz etmektedir.
Tarımsal faaliyetlerin ve çiftçinin daha güçlü olduğu ülkeler bu riski üreticiler ve tarımsal işletmeler açısından karşılama güvencesi verebilmekte ve çiftçisini ihtiyaç duyduğu ölçüde korumaktadır. Bu hususlarda:
1.Tarımsal faaliyetlerimizde tarım sigortaları kapsamında bulunan ürünler hangileridir? Bu ürünler hangi doğa olayları, olağanüstü durumlar ve afetlere karşı sigortalanabilmektedir? Risk altında yalnızca bu ürünlerimiz mi bulunmaktadır?
2.Bu kapsamda 2006 yılından bu yana 2013 yılı da dâhil olmak üzere ne kadar prim toplanmış ve ne kadar hasar ödemesi yapılmıştır?
3.Kuraklık desteği hangi ürünleri kapsamaktadır? Bu ürünler dışında, diğer tarım faaliyetlerinde üreticinin elinde olmayan sebeplerle oluşacak kayıplar nasıl karşılanmaktadır?
4.Doğal bir afet olan ve üretici tarafından önleme şansı bulunmayan kuraklığın tarımsal üretimimizde yarattığı kayıp, tarımsal sigorta sistemine geçildiği yıldan bu yana yıllar itibariyle maddi olarak ne kadardır? Yaşanan kuraklıklar sonucunda üreticinin maddi zararını gidermek üzere yıllar itibariyle, hangi ürünler için, ne kadar ve hangi destek sağlanmıştır? Bunun yeterli olduğunu düşünüyor musunuz?
5.Bütün tarımsal ürünlerimizin, üreticinin elinde olamayan şartlar karşısında tarım sigortası kapsamında olması gerekmez mi? Tarımsal ürünlerin tümüne yönelik, kuraklık güvencesini kapsayacak bir fon oluşturulması ya da sigorta kapsamına dâhil edilmesi mümkün değil midir? Kuraklığın sigorta kapsamına alınmasına dönük çalışma yürütülmekte midir?
6.Bölgesel riskleri derecelendirerek ayrı bir sigorta havuzu planlanması düşünülebilir mi?
7.Ülkemizin yoğun yağış alan bölgesi Karadeniz de üreticinin geçim kaynağı durumundaki fındık ürününün kuraklık gibi olağanüstü durum karşısında güvencesi nedir?
8.Fındık ürünü için bu yıl kuraklıktan kaynaklı ciddi bir kayıp yaşanması riski bulunmaktadır. Bu risk karşısında fındık üreticisinin alacağı tedbirleri açıklar mısınız?
9. Don afeti sonrasında maddi zararının önemli bir kısmı karşılanmayan fındık üreticisinin, kuraklıktan kaynaklanacak olası zararı ne olacaktır? Don afeti yardımı yasa yoluyla ödenmeyen fındık üreticisinin kuraklık durumunda oluşacak zararını devlet karşılayacak mıdır?Giresun Miletvekili Selahattin Karaahmetoğlu Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in yanıtlaması için TBMM Başkanlığına verdiği soru önergesinde devlet memuru kadrolarına geçirilecek sözleşmeli çalışanlar arasında 4/C kapsamında olan 23.345 çalışanın da olup olmadığını sordu. Karaahmetoğlu’nun Faruk Çelik’e yönelttiği sorular şu şekilde:
Sözleşmeli olarak görev yapan kamu personeline yönelik kadro çalışmalarının bu yasama dönemi sonuna kadar neticelendirileceğini ifade ettiniz. Mahalli idarelerde 23.245 sözleşmeli personel olduğunu, özelleştirme kapsamında kurumlardan atanan 4/C statüsünde çalışan sözleşmeli personelin ise 23.345 olduğunu ifade ettiniz. Hangi sözleşme statüsüne tabi çalışanların kadroya geçirileceğine ilişkin çalışmanın ise neticelenmediğini ifade ettiniz. Ardından, Sayın Başbakan ise 96.500 sözleşmeli personelin devlet memuru kadrolarına atanacağını ifade etmiştir. 657 sayılı kanunun 4B maddesine, 5393 belediye kanununun 49. maddesine ve 4924 kanuna göre sözleşmeli sağlık personelinin devlet memuru kadrosuna geçirileceğini söylemiştir. Bu doğrultuda:
1. Başbakan’ın konu hakkında açıklaması, kadro çalışmasının hangi personeli kapsayacağının belli olduğu anlamına mı gelmektedir? Başbakan’ın ifade ettiği 96.500 sözleşmeli personel hangi kurumlarda ve hangi sözleşme hükümlerine tabi çalışmaktadır?
2. Kamu kurum ve kuruluşlarında 4/C statüsünde çalışan geçici personel, sözleşmelilere kadro verilmesine yönelik yapılan çalışmalar içerisinde bulunmakta mıdır? Bu statüde ve diğer sözleşme hükümlerine tabi çalışan personelin memur kadrolarına atanıp atanmayacağının bir an önce açıklanması mümkün değil midir?
3. Sözleşmeli personele ilişkin düzenleme beklentisinde olan çalışanların, 2011 yılından bu güne, bu kaygı ile görev yapmasının yarattığı huzursuzluk ve stres yanında, kamu hizmet performansının da süreçten olumsuz etkilenmekte olduğu görülmekte midir?