AK Parti Giresun Milletvekili Sabri Öztürk, Kredi Yurtlar Kurumunda kalan üniversite öğrencileri ile ‘Kariyer Sohbetleri’ kapsamında bir araya geldi.
Milletvekili Öztürk, programda yaptığı konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
‘’Dünyada üç türlü hükümeti idare etme sistemi var. Birincisi meclis hükümeti, ikincisi parlamenter sistem, üçüncü olarak dünyada başkanlık sistemi var ya da yarı başkanlık diye daha değişik bir modeli var. Şuanda biz parlamenter sistemi uyguluyoruz. Parlamenter sistemde önce milletvekillerini seçiyoruz, yani meclisi seçiyoruz. Meclis içerisinde en çok oyu almış parti başkanına Cumhurbaşkanı hükümeti kurma görevi veriyor. O da bakanları oluşturuyor, hükümeti kuruyor. Cumhurbaşkanı onaylıyor, sonrada meclise güvenoyuna gidiyor. Meclis güvenoyunu verince hükümet kurulmuş oluyor. Yani parlamenter sistemde hükümet tamamen meclisin içerisinden çıkıyor. Parlamenter sistemde bir siyasi parti %20’de alsa %25’de alsa hükümeti kurabiliyor. Genellikle bir partinin tek başına hükümeti kurabilmesi için meclisteki milletvekili sayısının yarıdan fazlasını, milletvekili sayısı olarak alması gerekiyor. Bunu da partiler genellikle başaramıyor. AK Parti 2002’den bu yana tek başına iktidar olmuş. Ama erken seçim yok, koalisyon yok. Tek başına iktidar dönemleri, Recep Tayyip Erdoğan gibi, Menderes gibi, Özal gibi devlet adamlarının çıktığı dönemlerde başarılabilmiş. O dönemlerde partiler yüksek oy alarak tek başına hükümetler kurabilmişler. Ama genellikle parlamenter sistemde hep koalisyonlar olmuş. Mesela Cumhuriyet’in ilanından bugüne kadar, şuan 65. Cumhuriyet hükümeti var. Bu şu demek ki, 90 küsur yıl içerisinde 65 hükümet. Demek ki her 1 buçuk yıl içerisinde bir hükümet değişmiş. Buda sürekli erken seçimler demek, sürekli koalisyonlar kuruluyor, yıkılıyor bir daha kurulmaya çalışılıyor. Mesela yakın zamanda en son koalisyon Türkiye’de 2001 krizini yaşatan koalisyon. Yani 3-4 partinin bir araya geldiği, Cumhurbaşkanı Sezer’in Ecevit’e anayasa kitapçığı fırlattığı ekonomik kriz çıkıp, siyasal kriz çıkıp Türkiye’nin Amerika’dan bakan ithal edip Derviş’i getirip kurtarmaya çalıştığı, IMF’den biraz para almaya çalışıp Türkiye’yi ayakta tutmaya çalıştığımız zor yıllar. Hatta Türkiye o koalisyon döneminde o kadar zor duruma düşmüş ki, 1999 Adapazarı’nda deprem yaşanmış o depremzedeler için toplanan yardımlardan memur maaşları ödenmişti. Bu kadar sıkıntılı bir koalisyon dönemi yaşanmıştı. Geçmiş yıllarda da çok yaşanmış. Aynen bu koalisyonların yaşandığı parlamenter sistem mesela Fransa’da da varmış, 1945’den 1958’e kadar Fransa’da 10 tane koalisyon hükümeti kurulmuş. Fransa 1958 de yeni anayasasını yapıyor ve yarı başkanlık sistemine geçiyor. Artık koalisyon derdi filan yok. Fransa’da sürekli tek başına hükümetler kuruluyor, erken seçimler olmuyor. Tüm seçimler zamanında ve Fransa çok istikrarlı kalkınmış bir hükümet haline geliyor. Şuanda Dünya da en ideal uygulanan sistem, başkanlık sistemi. Başkanlık sisteminin en iyi uygulandığı ülke Amerika. Amerika’da 200 yılı aşkın süre bu sistem uygulanıyor ve şu anda Amerika’da en son seçilen başkan Trump 45’inci başkan. 200 küsur yılda 45’inci başkan geliyor, bizde ise 90 küsur yılda 65 tane hükümet değişiyor. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi dediğimiz sistemde meclis seçimi ile hükümet seçimi eş zamanlı yapılıyor. Meclisi halk seçiyor. Meclisin temel görevi yasama görevi. Hükümeti de, hükümeti kuracak Cumhurbaşkanını da halk doğrudan seçiyor. Parlamenter sistemde hükümetin kim olacağını halk henüz bilmiyor. Onu Cumhurbaşkanı görevlendirince biliyor. Ama Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde halk hükümeti kuracak Cumhurbaşkanını doğrudan seçiyor. %50 oyla seçiyor. Yani Cumhurbaşkanı’nın seçilebilmesi için halkın oylarının yarıdan bir fazlasını yani %50 artı biri alması lazım. Peki, çok aşırı uç, belki terör sempatisi olan bir siyasi parti halkın %50 desteğini alabilir mi? Alamaz. Koalisyon kurma imkânı var mı, yok. Halk hükümeti kuracak Cumhurbaşkanı’nı doğrudan, direkt seçiyor. İşte parlamenter sistemde her zaman koalisyon çıkma ihtimali var, ama Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde daima tek başına hükümetler var. Seçimler 5 yılda bir yapılıyor. Erken seçim derdi yok. Hükümetin bozulma derdi yok. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi parlamenter sisteme göre Türkiye’ye daha iyi istikrar getirecektir. Tüm Dünya’da örnekleri zaten ortada.
Milletvekili seçilme yaşı şuanda 25. Bunu 18 yaşına indirmeyi içeren madde var. 18 ile 25 yaş arasında 8 buçuk milyon nüfusumuz var. 80 Milyonluk bir ülke olarak 8 buçuk milyon genç nüfusumuz var. Ben 45 yaşındayım. Benim düşüncelerimle, önceliklerimle, benim değer yargılarımla sizinkiler aynı olmayabilir. Gençlerinde duygularını, düşüncelerini, sorunlarını Meclis kürsüsünde dile getirecek genç parlak arkadaşlara ihtiyaç var. Ama bu demek değil ki tüm milletvekilleri 18 yaşında olacak. Yani gençlerin kitlesine göre onları mecliste temsil edecek. İlla ki 18’de olmayabilir 20 olur, 22 olur, 23 olur, 25 olur. Arkadaşlar burada bir imkân veriyoruz. Gençler bizim medeni kanunumuz. Cumhuriyetin ilk yıllarında kabul edilmiş. Gençleri 18 yaşında reşit sayıyor mu, sayıyor. 18 yaşını dolduran evlenebiliyor, bütün hukuki işlemleri yapabiliyor. 15 Temmuz’da Türkiye çok büyük bir badire atlattı. O günde çok büyük kahramanlık destanları ortaya çıktı. Cumhurbaşkanımız, vatanımızı koruyalım herkes meydanlara insin dediğinde hangi siyasi görüşe mensup olursa olsun her partiden gençlerimiz, orta yaş insanlarımız hep meydanlara indi. Ama özellikle gençlerimiz tankları durdurdular, tankların üstüne çıktılar. Şimdi gençler 18 yaşında vatan kurtardığında kahraman, vekil olmaya gelince çoluk çocuk. Bu biraz gençlere haksızlık gibi. Avrupa Birliğine üye ülkelerin %73 ünde seçilme yaşı 18. Hatta kalan %73 ün dışındaki ülkelerde de seçilme yaşı 25 filan değil, kimisinde 21, kimisinde 22 istatistikler mevcut. Dünya’nın bu yönde gittiği bir yerde bizimde gençlerimizin önünü açmak, imkânlar vermek lazım. ‘’