Eyüphan KAYA
Söz alan her konuşmacının paylaşmaya değer ifadeleri olduğuna inanıyor ve paneli müsaadenizle özetliyorum.
DoçDr.İrfan Yıldız: Kudüs Müslümanların ilk kıblesi ve miracın uruc noktasıdır. Beş Harem-ı şeriflerimizden biri olan Mescidül Aksa Kudüs’tedir. Dolayısıyla Kudüs bizim kırmızı çizgimizdir.
Bizim için Kudüs, Diyarbakır ile İstanbul ile eş değerdir. Yahudilerin safsata masallarına terk edemeyiz. Oraya uzaman eller kırılır.
Prof.Dr.İbrahim Özcoşar: Bir kaç yüzyıldır İslam coğrafyası kendini tanımlayamadı, birileri bize, siz şusunuz diyor ve biz ona göre manevra yapıyoruz.
Maalesef işgal beyinlerde başlamış durumda, düşman değer ve hafızalarımızı resetlemek istiyorlar.
Kudüs İslam düşüncesini besliyor, ayakta tutuyor. ADAM, MAVERA Büyükşehir Belediyemize ve İlahiyat Fakültemize bu çalışmayı tedarik etmede emeği oldukları için teşekkür eder bu konuda en çok emeği geçen İrfan Yıldız hocamızı da tebrik ediyorum.
Prof.Dr.Abdulfafih Elvasi; Bir soru sormak istiyorum? Mescidül aksa Hz.Peygamber zamanında da Rumlar tarafından işgal edilmişti. Sonrada tekrar batılılar tarafından istila edildi ve tekrar fethedildi.
Hiç bu kadar uzun sürmemişti bu defa nerdeyse 100 yıldır işgal altındadır.
İİT ülkeleri bir araya geldi acaba kaç ülke en üst düzeyde katıldı, 15-16 ülke değil mi? Üstelik bazıları başbakanını da, bakanının da göndermemişti, hatta bazıları en düşük dış işleri memurunu göndermişti. İşte ümmetin hali bu!
Hz.Muhammed(sav) bir plan hazırladı, Peygamber(as)zamanında alınmadı, Hz.Ebubekir(ra) zamanında da fethedilmedi ama Hz.Ömer(ra) zamanında fethedildi.
İkinci işgalde ise İmadüddin geldi, Nurettin geldi olmadı, ta ki Salahaddin geldi ve fethedildi.
Bu iki işgal da yüz yıl sürmemişti.
Bu iki fetih usulüne bakıyoruz ; bilgilendirme, siyasi birlik oluşturma ve askeri müdahale.
Biz niye başaramıyoruz çünkü aynı yolu takip etmiyoruz. Bilgilendirmede çok yetersiz kalıyoruz, bir defa beyinlerimiz işgal olmuş. Daha çok duygusal yaklaşıyoruz.
Malezya, Biritanya ve Türkiye’de bu söylediklerim üniversitelerde öğretiliyor. Beytül mukaddes şu dört ülke tarafından kurtarabilir.
Mısır, Irak, Suriye ve Türkiye
Maalesef Mısır ve Irak başarısız, Suriye devlet olma özelliğini kaybetti, ortada Kala Kala Türkiye kaldı.
Türkiye’nin dengesinin bozulması için bir çok oyunlar, programlar uygulandı, bir türlü dengesini bozamayınca 15 Temmuz darbe girişimde dahi bulunuldu. Elhemdulillah başarılı olunamadı ve Allah hem Türkiye’yi hem de Mescidül Aksay’ı korumak için onları başarısız kıldı.
Eğer o da sarsılsaydı hem Türkiye 70 yıl geriye gitmiş olacaktı ve Mescidül Aksa da esarette kalmaya devam edecekti.
Türkiye’nin güçlü olması lazımdır ki varlığı hissedilsin. Türkiye’nin güçlü olması hepimiz için önemlidir.
O zaman birinci önceliğimiz Müslümanları aklının özgürlüğüne kavuşmasıdır. Dolayısıyla Beytüt makdsı doktora konusu yapacağız, ders olarak okutacağız ve Mescidül Aksa’nın esaret kurtulması için hem bilgi sahibi olacağız, hem de kurtulabileceğine hepimiz inanacağız.
SULTAN SALAHADDİN DOSTLARINA KARŞI CÖMERT DÜŞMANINA KARŞI ADİL BİR İNSANDI
Yrd.Doç.Betrettin Basuğuy: Avrupa’da Selahattin kötü tanıyordu, Kudüs’ün Fethinden sonra onun nasıl bir insan olduğu o zaman anlaşıldı. Salahaddi Eyyubi batıda hayatı üzerinde en çok araştırma yapılan Müslüman liderlerden biridir.
Selahadaddin önce Mısırdaki Fatimi devletini yıktı ve Mısır’da, Şam’da ve Elcezire’de gibi İslam beldesinde medreseler kurdu ve Müslümanları aydınlattı,
Abbasi halifesine gönderdiği mektupta “Ben İslam’ın birliğini sağlarken üç engelle savaşıyorum.
*İstilaci kafir Frenkler
*Mülhid Haşhaşiler,
*Düşmanla işbirliği içinde olan Musul’daki Zengiler”
1186 yılında Harran anlaşmasıyla Müslümanların birliği sağlandı.
Selahaddin 1175’ten 1186 yılına kadar siyasi birlik için uğraştı.
Sultan Salahattin dostlarına karşı cömert, düşmanlarına karşı ise adil bir insandı.
Salahaddin İslamın savaş hukukunu hiç ihlal etmedi, Frenkler Kudüs’ü istila ederken 70 bin Müslüman’ı katletmişlerdi. Selahaddin Kudüs’ü feth ederken bazı emirler biz de onları katledelim, kısasa kısas olsun dedi, ama o, erkekler 10 dinar, bayanlar 5 dinar ve çocuklar 1 dinar karşılığı fidye ile onları serbest bıraktı, fakirlerden de bir şey almadı.
Bir Papa Kudüs’ü terk ederken kiliseye ait 200 bin dinarı yanında götürdü, birileri diyor ki bu onun malı değil, buna müsaade etmeyelim, o diyor ki hayır biz kimseye Müslümanlar sözünde durmadı deme fırsatını veremeyiz.
Fetihten sonra bazıları diyor ki, buradaki kiliseyi yıkalım ondan sonra Frenkler buraya hac etmeye gelmezler, bir daha buralara saldırmalarına da gerek kalmaz, kendisi diyor ki hayır Hz.Ömer’in yapmadığını ben yapamam.
Kayapınar Müftüsü Sırrı Şık: Müslümanların başarı güzergahı Mekke’den başlayıp Kudüs’ten geçmektedir, tıpkı miracın güzergahı gibi. Dolayısıyla Kudüs esaret altında olduğu sürece Müslümanların rahat etmesi düşünülemez.
Bu ümmet Salahaddinleri yetiştirmediği sürece Kudüs ve onun gibi mukaddes değerlerimiz esir düşecektir. Sünetüllah budur çalışacaksın, sa’y edeceksin; hak gelirse, batıl zail olur sizin elinde hak yok ise batılı nasıl yok edeceksiniz?
Yüce Allah “herkese çalıştığının karşılığı vardır” diyor dolayısıyla hazırlıksız olursanız mağlup olursunuz. Müslümanlar birbirini silahla öldürüyorlar, ama İsrail’e beddua ediyorlar maalesef!