TBMM’de komisyona gönderilen bir kanun teklif tartışmaları beraberinde getirdi. 5651 sayılı internet yasası için yapılacak düzenleme ile, yeni kurulacak erişim sağlayıcıları birliğine URL engelleme yetkisi veriliyor.
TBMM’ye sunulan kanun değişikliği teklifinde yer alan maddeler önümüzdeki günlerde internet servis sağlayıcıları, yer sağlayıcıları ve kullanıcılar için sıkıntı oluşturacağ benziyor. Kanun değişikliği teklifinde yer alan bir madde ise sosyal medyaya sansür mü getiriliyor endişesini beraberinde getirdi. URL engelleme yetkisi getiren bu kanun teklifi ile sosyal medya sitelerine engel getirileceği yorumları yapıldı. Teklifte, kanuna eklenmesi istenen maddelerde URL engelleme yetkisi, kanunlara uymayan içeriklerin yurt içinde bulunan yer sağlayıcılar tarafından kaldırılması, yurtdışında bulunan yer sağlayıcılarının ise içeriğe ulaşımı engelleme zorunluluğu getiriliyor.
Bu kanun teklifinin yasalaşması halinde mahkeme kararı ile url engelleme yapılabilecek ve içeriklerin kaldırılması için Twitter, Facebook gibi sitelere baskı yapılabilecek.
Kanun değişikliği teklifinin tam metni için tıklayınız.
Peki siz bu kanun teklifi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Bilişim Muhabirleri Derneği’nden Yeni İnternet Yasasına Sert Çıkış!Bilişim Muhabirleri Derneği, 5651 Sayılı internet yasasında yapılacak “güncelleme” ile ilgili yaptığı basın açıklamasında “güncelleme”nin anayasal haklara müdahale olduğundan bahsetti.
Açıklama şöyle:
“İnternet yasası internete değil anayasal haklara müdahaledir”
5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanunu” hakkında istenen torba yasa ile yapılması istenen değişiklikler, kamuoyunu olduğu kadar, Bilişim Muhabirleri Derneği üyelerini de kaygılandırmıştır.
Yasanın yürürlüğe girmiş olduğu 2007’den bu yana, 5651 sayılı kanun hala tartışılmaya devam ederken, bugüne kadar uygulanan “uyar kaldır” modelinin terkedilerek, herhangi hukuksal bir karar olmadan yalnızca Bakan veya Telekomünikasyon İletişim Başkanı’nın talimatıyla engellenme getirilmesi tam anlamıyla bir sansür uygulaması olup “demokrasi” ile yönetildiği iddia edilen bir devletin normlarına uygun değildir.
İnternet trafik bilgilerinin zorunlu olarak kayıt altına alınması süresinin, 6 aydan bir yıla çıkartılması, kullanıcıların verilerinin işlenerek, kötü amaçlı olarak kullanılmasına, ya da en basit anlamıyla “fişleme” endişelerine yol açmaktadır.
Bu yasa gerek İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 19 maddesi, gerekse Türkiye Anayasası’nın 26.’cı maddesi birinci fıkrasına yer almakta olan ifade özgürlüğü ile ilgili maddelere ters düşmektedir.
Daha önce Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde Ahmet Yıldırım davası sonucunda 8.500 Euro tazminat ödemeye mahkum edilen ülkemizin ifade özgürlüğü karnesi ne yazık ki, bu tür “sansürcü” yaklaşımlarla hep kırıklarla dolu olup demokratik itibarımız uluslararası alanda zarar görmektedir.
BMD olarak özgürlüklerin başka özgürlüklerle sınırlanmış olduğunun farkındayız ve her türlü suçun, her türlü ortamda cezalandırılmasının kamu vicdanı açısından gerekli olduğunun bilincindeyiz. Bu nedenle İnternet ortamında işlenen suçların da, evrensel hukuk kuralları çerçevesinde, itiraz hakları saklı kalmak kaydıyla TİB ve benzeri atanmışlarca değil yüce Türk mahkemeleri tarafından değerlendirilmesi ve hükümlendirilmesi gerektiğine inanıyoruz. İleride bir takım siyasi kaygılarla, keyfi olarak kullanılabilecek yasaklamaların ülkemizi birçok boyutta kaos ortamına sokacağı endişesini taşıyoruz.
Yasa yapıcıdan beklentimiz, “ben yaptım oldu” zihniyetiyle hareket etmek yerine, BMD ve diğer ilgili STK’ların da konuyla ilgili görüşlerine dikkate almaları ve ileride uygulama aşamasında görülmesi muhtemel sıkıntıları bertaraf etmek adına kamu vicdanının sesini duyması olacaktır.