“Yeni Yüzyılda Devletimizin Hükümranlık anlayışı manevi değerlerimizle barışık olmalıdır”
Yazarlarımızdan Eyüphan Kaya Kamu Denetim Kurumu(K.D.K)’nın Diyarbakır’da yaptığı iki günlük çalışmadan “serbest kürsü” oturumunda konuştu.
Gerisini ondan okuyalım.
Kaya’nın verdiği analiz hanber haber şu:
Her geçen gün devlet adına bir adım daha ilerliyoruz. Bu adımlardan biri de Kamu Denetim Kurumu diğer adıyla Ombudsmanlık müessesinin kurulması oldu.
2012 yılında kurulan K.D.K her geçen gün hem daha çok tanınıyor, hem de alanına giren sorun ve sıkıntılara çare çözüm buluyor.
Zaman zaman sahadan edindiği bilgilerden müteşekkil TBMM’ye, Cumhurbaşkanlığına raporlar sunuyor.
İki günlük Diyarbakır çıkarmasında farklı formatlarda halk ile hemhal olan Kamu Başdeneticisi Şeref Malkoç beyin başkanlığındaki heyet kendisinin ifadesiyle final çalışmasını “serbest kürsü” toplantısıyla tamamladı.
Çoğunluğu muhtarların, bazı sivil toplum kuruluşlarının, bölge üniversitelerinden gelen Ombudsman Gençlik Küluplarının katıldığı bu mümtaz toplantı “serbest kürsü” usulüyle “söz milletin” ifadesine yakışan güzel bir çalışma oldu.
41 Kişinin söz isteyip, konuştuğu bu düzeyli çalışmada bana da söz verildi.
Malum aktif bir sivil toplumcu olmam hasebiyle bir çok vasfım var, ama ben İnsan Hakları Cemiyeti Genel Sekreteri olarak söz hakkı istemiştim.
Kendimi tanıtıp, Divan, Protokol ve salonu selamladıktan sonra özetle şöyle konuştum.
“İnsan hakları aktivistiyim, aynı zamanda bir stratejistim.
Omdudsmanlık müessesi kurulduğu zaman “Artık milletin adamı var” başlıklı bir yazı yazmıştım. Ayrıca Diyarbakır Memur-Sen’de Ombusmanlık üzerine bir seminer vermiştim, “kadıyül kudat” müessesinin günümüz ihtiyaçlarına cevap verecek tarzda daha gelişmiş hali gibidir zaten.
Malum devletin iki yönü var; biri hizmet yönü, diğeri hükümranlık yönü. Konuşmacılar daha çok hizmet yönünü dile getirdiler, ben ait olduğum cemiyetin bana verdiği sorumluluk gereği hükümranlık tarafından konuşmak istiyorum.
Malum Devlet Yasama, Yürütme ve Yargı olarak üç erkten oluşuyor, Yürütme ve Yargıya adam seçerken ciddi davranıyoruz, ama sıra vekil seçmeye gelince herhangi bir kriter aramayıp “gel vatandaş gel” meselesi gibi meclise niteliksiz vekil gönderiyoruz ve meclis rolünun gereğini yerine getiremiyor.
İnsanlık tarihi gösteriyor ki yüzyılda bir devletler kendini yeniliyor, hatta Osmanlı İmparatorluğu dahi kendini yenileye yenileye hükümranlığını 600 yıl sürebilmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti de ikinci yüzyılında artık halkın değerleriyle barışık bir hal alması gerekiyor.
23 Nisan 1920’de dualarla açılıp “ve emruhum şura beynehüm(onların işleri aralarında istişare iledir)" ayeti kerimesinin atmosferinde çalışmalarını yürüten meclisin ruhu ile uyumlu içinde olması gerekiyor.
İstiklal Marşının özü ve Veda Hutbesiyle barışık duruma gelmelidir.
Zaten bunu yaptığımız zaman burada konuştuğumuz sorunların çoğu kendiliğinden hal olacaktır.
Ayrıca Kürt meselesinin hal edilmesi için Ankara’da “Kürt Stratejik Araştırma Merkezi” adında bir oluşum teşekkül ettirilerek Devletimiz hem içeride hem de başka başka ülkelerde yaşayan Kürtlerin sorunlarıyla uğraşıp, sorunlarına çözüm aramasında fayda var. Böyle bir çalışma yapılırsa Kürtlerin yaşadığı 40 ülkede fahri konsoloslarımız ve sevenlerimiz olur. 6 aydır bunu gündeme getirmeye çalışıyoruz. Bu konuda ulusal ve uluslar arası çalışmalarımız var. Biz sivil insanlarız doğru bildiğimizi söyleriz, birileri faydalanır, faydalanmaz orası bizi ilgilendirmiyor.
Bu konuda da Ombudsmanlık kurumu olarak rol almanızı istiyoruz.”
Başta İl valimiz Muhterem Ali İhsan Su beyefendi olmak üzere İl protokolü, Merkez ilçe kaymakamlarımız ve bazı kurum yöneticileri de pür dikkat vatandaşları dinleyip kendilerini ilgilendiren talepleri not aldığını zaman zaman Valimizin bizzat cevap verdiğine de şahit oldum.
Kamu Başdeneticisi Şeref Malkoç beyin başkanlığında yapılan bu iki günlük çalışmanın kayda değer olduğu kanaatini taşıyor, başarılarının devamını diliyorum.
Vesselam.