Devlet İstiklal marşı yazana 500 altın ödül veriyor, o dönem milletvekilli maaşı 8 altın. Mehmet Akif o kadar mükemmel bir insan ki ben parayla İstiklal marşı yazmam diyor.
Bu gün Akifi konuşurken önce Akif in ruh halini anlamaya çalışmak lazım. Cebinde iki Lirası olmayan bir insana 500 altın veriliyor. Akif şiir yazmıyor, Atatürk soruyor Akif neden yazmadı? Çünkü Atatürk Akif in Çanakkale şiirini biliyor, o şiirin asker, Millet üzerinde yarattığı etkiyi biliyor. Bunun için soruyor Akif neden yazmıyor? Akif Sarıkamışı anlatırken "Eş hele Bi yerleri örten karı, ot değil onlar dedenin saçları sendeki coşkunluğa el şaşmalı, kahraman askerim uğurlar ola" Atatürk Akif in asker üzerinde, Millet üzerinde ki etki, yiğit tarafını biliyor. Diyorki Hamdullah Supi ye git söyle Akif şiir yazsın. Hamdullah Supi de Hasan Basriye diyor, senin daha yakın arkadaşın sen söyle.
700 e yakın şiir gelmiş içinden 6 tanesi beğenilmiş. Ama Atatürk Arifin şiir yazmasını istiyor.
Hasan Basri anlatıyor:Benim evdeydik çaya gelmişti Akif birden kalktı duvarlara baktı, hiç bir şey söylemedim çünkü biliyordum Akif in hallerini, anladım bir şeyler geldi, yazacak. Benim dip odaya gitti, Akif in halini bildiğim için hiç birşey söylemedim, yanında gitmedim, biliyorum İstiklal marşı geliyor. Sonra dışarı çıktı görüşürüz Hasan Basri dedi çıktı gitti. Gittim odaya baktım ne yazmış diye, baktım bir şey bulamadım sonra baktım duvara yazmış, kalem bulamadığı için. "Korkma sönmez bu şafaklarda yüzen alsancak" tırnaklarıyla duvara kazımış. Bu nasıl bir ruh halidir? Önce bu ruh halini anlamak gerek Akif i anlamak için. Sonra iki gün Akif ortada yok.
O an dedi ki diyor Hasan Basri ye şuan İslam aleminde benim omzundaki yükü hisseden bir kişi daha var mıdır? Bu İstiklal marşını yazacağım. O an gözümün önüne o mağara geldi, o mağara da ne demişti Ebubekir’e Korkma Allah Bizimle, evet korkma diye başlamalı, Allah bizimle diye başlamalı çünkü bu milletle beraberdir Allah, Kuran’da ahdi vardır. O yüzden şiir öyle başlar. Şiirin ilk bölümünü cepheye yazar. Cepheye derki
"Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak."
Askere diyor ki, cepheye, geriye dön bak, eğer bu Anadolu coğrafyasında Birtane evin isığı yanıyorsa, bir evin ocağı tütüyorsa" KORKMA" Bu millet arkandadır, sakın ha korkma!
İkinci kıta, dönüyor bayrağa diyor ki;
Çatma Kurban olayım çehreni ey nazlı hilal.
Biz sana layık olamadık, seni çok yıktık ama artık GURBAN olayım, burada bir yalvarış var bayrağa.
Şu kahraman ırka bir bak bir gül onlara, bu ne hiddet bu ne celal. Sana olmaz dökülen anlarımız sonra helal, bayrağada bir göz dağı veriyor senin için dökülen kanlar diyor, olmaz sonra helal.
Hakkıdır Hakka tapan milletimin İstiklal. Bu millet Allahtan başka hak bilmemiştir. Sen bu millete tavır koyamazsın der bayrağa.
Üçüncü bölümde de döner kendisine, kendi şahsında bizlere şöyle söyler; Derki Ben ezezelden beri hür yaşadım, hür yaşarım. Hangi çılgın bana zencir vuracak şaşarım. Kükremiş sel gibiyim bendimi çiğneyip aşarım, yırtarım dağları enginlere sığmam taşlarım.
Siz beni görmediniz mi Çanakkale de? Siz benim nasıl yiğit, nasıl gözü kara ölümü hiçe sayan tavrıma şahit olmadınızmı Çanakkale de? Kendi kendine söylüyor bu sözleri. Dönüyor tekrar "Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar, Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var. Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imânı boğar, "Medeniyet!" dediğin tek dişi kalmış canavar?
Burada ULUSUN ifadesinde iki mana var. Sen Ulusun korkama büyüksün,öbür tarafa da Bırak it gibi Ulusun, bunu şuradan anlıyoruz mediniyet dediğin tek dişi kalmış canavar diyor, bırakın Ulusun o tek dişi kalan canavar.
Sonra dönüyor millete diyorki arkadaş;Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma , sakın; Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın. Doğacaktır sana vadettiği günler Hakkın... Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.
(Kuranda ne diyor Allah siz inanın, siz inandığınız müddetçe Allah size fetih verecek) kim bilir bekli yarın, belki yarından da yıkın. Korkma uzun değil yakın diyor, sen üzerine düşeni yap diyor.
Sonra dönüyor askere, cepheye, gençliğe tekrar. Diyorki ;Bastığın yerleri "toprak!" diyerek geçme, tanı! Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı. Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı: Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.
Burada Akif bize diyor ki toprak başka bir şey vatan başka bir şey. Sen buraya toprak diye basamazsın altında senin nice deden yatıyor. Siz sunni, alevi, "a" partisi "b" partisi olabilirsiniz, sizin dedleriniz bu toprakda yatıyor sakın bunu unutmayın, kendinize gelin.
Sonra verme diyor vatanı, belki yarın öbrü gün parayla satacaklar vatanı, verme diyor dünyaları alsan da vatanı.
Sonra dönüyor herkese sesleniyor; Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda? Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan, şühedâ! Cânı, cânânı, bütün vârımı alsın da Hudâ, Etmesin tek vatanımdan beni dünyâda cüdâ.
Şu diyor bir karış toprağı al eline sık şehit kanı çıkar. Böyle bir toprak bu toprak. Canı, cananı bütün varımı alsada hüda, etmesin vatanımdan beni dünyada cüda.
Her karış toprağından şehit kanı çıkan vatan kalsın. Allah, cananımı alsın da yeteriki beni vatanımdan cüda bırakmasın, vatan kalsın diyor.
Bütün çareler bittiğinde Akif Allaha dönüyor dua yapıyor; Rûhumun senden İlâhi şudur ancak emeli : Değmesin mabedimin göğsüne nâ-mahrem eli; Bu ezanlar -ki şehâdetleri dinin temeli- Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli.
O zaman yükselerek belki arşa değer başım. Devam ediyor;
O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım; Her cerîhamdan, İlâhî, boşanıp kanlı yaşım, Fışkırır rûh-ı mücerred gibi yerden naşım! O zaman yükselerek Arşa değer, belki, başım.
Bu maneviyatla tekrar dönüyor Bayrağa Akif : Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl! Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl. Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlal: Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet; Hakkıdır, Hakka tapan, milletimin İstiklal.
Dalgalan sende şafaklar gibi ey şanlı hilal. Başta ne demişti Akif Bayrağa? "NAZLI HİLAL" burda ne diyor? "ŞANLI HİLAL" Sen nazlandın, kırıldın falan ama, dur Bir dakika, sen dalgalan şafaklar gibi ey şanlı hilal olsun dökülen anlarımız sana helal. Oysa başta ne demişti? "olmaz sana dökülen anlarımız helal" şimdi toparlıyor olsun dökülen anlarımız sana helal. Çünkü sana yakışır diyor kanlarımız. Ebediyen, sonsuza kadar, sana yok, ırkıma yok izmihal. Çünkü hür yaşamış, Allahtan başka ilah tanımamış, hakka inanmış bir Milletin, hürriyet sonsuza kadar hakkıdır. Bundan dolayıdır ki "Hakkıdır hür yaşamış bayrağımın hürriyet, hakkıdır hakka tapan milletimin İstiklal.
Atatürke geliyorlar diyorlar en çok neresini beğendiniz. Şu son iki mısra varya o her şeyi anlattı diyor.
İstiklal marşımızın kabulünün 103 yılında Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoyu rahmetle anıyoruz.
2016 yılında Sn. Bedirhan Gökce nin anlatımından aldığım not.