Aydındere Haber Giresun Haber Karadeniz Haber

Video Galeri
Foto Galeri
Web Mobil
hilaltas
Bu haber 7556 kez okundu. | Kategori : K.SANAT
Haberin Tarihi :   21 Aralık 2010 - 20:36

Şairler ve Şiir Etkinlikleri / Hikmet Okuyar

Büyüt
Küçült
Şairler ve Şiir Etkinlikleri / Hikmet
Şiire sevgi, şaire saygı, şiir yorumcusu şiir dostlarına ve şiir kitaplarına daha çok ilgi sanata değer,

ŞAİRLER VE ŞİİR ETKİNLİKLERİ../ Hikmet OKUYAR
 
'' Şiire sevgi, şaire saygı, şiir yorumcusu şiir dostlarına ve şiir kitaplarına daha çok ilgi sanata değer..Hikmet Okuyar Şüsiyad Başkanı''  özdeyişimizi dillendirerek araştırmalarımızı sürdürürken; muhabirlikte, gazetecilikte, cemiyetçilikte dikiş tutturamamış; şairlik ve şiir yorumculuğu mesleği ile de alkışcılık dışında bir ilgisi bulunmayan biri; cumartesi pazar günlerini nasıl değerlendireceğini merak edenler, yazarlar ve şairler derneği kursun ve şiir etkinlikleri yapsın. Valiliklerden belediyelerden zenginlerden sponsor bulsun mealinde açıklamalar yaparak şiir sevenlere akıl vermeye yeltenmiş kendi aklınca.
 
Şiirle, şiir dernekleriyle, şiir etkinlikleriyle risk alarak ilgilenenler şöyle bir düşünsünler bakalım..

Bu tip akıl daneleri  Türkiye'nin birçok yerindeki şiir etkinliğine şeref konuğu, çok özel davetli olarak katılıyor da ne oluyor?

Şiir etkinliklerine yeni bir boyut mu kazandırıyorlar?

Davet edildikleri yerlere tanıtım fonlarından özel kaynaklar mı aktarılıyor?
 
Öteki davetliler, kendini çok özel güç sanan bu kişiler sayesinde; rapçılar, popçular, şarkıcılar  ve türkücülerden daha fazla mı önemseniyor?
 
5 yıldızlı  otellerde ücretsiz mi ağırlanıyor?
 
Yazarlar ve Şairler dernek olmayan yerlerde dernek kursun da ne için dernek?
İçeriği nerde? Hangi örnek tüzükle..

Ortak kabul görmüş hangi isimle?
 
Bu tam bir tartışma konusu..
 
Sakın inanmayın ve yanlış yapmayın diyecekken bir soru daha geldi aklıma..
 
Peki şiirin derneğinde; aşıkların ozanların, şiir yorumcularının, şiir tahlilcisi ve şiir eleştirmenlerinin durumu  ne olacak?
 
Eğer Türkiye genelinde '' şiir ile irtibatlı dernekler hızla çoğalmalı '' denecekse bu derneklerin asli kurucuları mutlaka şairler, aşıklar, ozanlar, şiir yorumcuları, şiir tahlilcileri ve şiir eleştirmenleri tarafından kurulmalı.
 
Asıl mesleği şairlik olmayan yazarlar, gazeteciler muhabirler; aşıkların ozanların şairlerin ve şiir yorumcularının arasında şiir tahlilcisi ya da şiir eleştirmeni olurlarsa dernek içinde yer bulabilirler yoksa dinleyici veya şiirseven olarak kalırlar.
Eğer şiir etkinlikleri ile irtibatlı başarılı olmuş derneklere vurgu yapılarak istekliler özendirilmek isteniyorsa; başarılı başkanlardan Melahat Ecevit, Şükrü Öksüz, Durali Doğan, Kelami Akdemir, Ahmet Sargın gibi ünlü isimler; önce şair oldukları için şiir ile ilgili derneçiliklerinde başarılı oluyorlar.
Milyonlarca şiir severin olduğu; şarkı türkü yorum ile ilgilenenlerin de büyük bir sektör oluşturduğu dikkate alındığında ciddi manada kurumsallaşmaların da kaçınılmaz olduğu bir gerçek.
 
Ancak şiir şiirle ilgilenenlerin durumu mevcut derneklerin yapılanmasındaki sıkıntılar ve şiir etkinliklerinde yaşananlar aşık ozan şair şiir yorucusu ve proğram yapımcıları açısından karşılaşılan sorunlar da şiir sevgisi adına ödenen bedeller de değerlendirmeler sırasında göz önünde bulundurulmalı ;
Hünkar Dağlı gibi şiirin her boyutu ile şiir etkinliklerinin tüm incelikleriyle yakından ilgilenen şiir dostlarının  tespitleri, önerileri ve söylemleri mutlaka kendisi gibi sağlıklı düşünenlerce değerlendirilmeli hem de acil çözümleriyle birlikte..derken;
 
Şiiri içine sindirmiş bir eser sahibi  şiir dostunun, Şair  Hünkar Dağlı'nın şiirin ve şiir etkinliklerinin  düşündüren taraflarını yansıtan GÜNÜMÜZDE ŞAİRLER VE ŞİİR ÜZERİNE BİRTATAKIM DÜŞÜNCELER başlıklı yazısını, özgeçmişini ve bir şiirini paylaşıyoruz sizlerle..
 
Hikmet OKUYAR
Şüsiyad Başkanı
 

'' GÜNÜMÜZDE ŞAİRLER ve ŞİİR Üzerine Birtakım DÜŞÜNCELER - 1-
 
 
.....................................................HÜNKÂR DAĞLI


Lise yıllarımdan (1974-1980) beri şiir ve şair camiasının içinde sayılırım. Kitaplar, dergiler, seminer, konferans ve söyleşiler, imza günleri, dinletiler, şiir programları vb. İçinde şiir kelimesi bulunan her tür faaliyeti hasbelkader takip etmeye, katılmaya gayret ederek geçti yıllarım. 1997 güzünde ilk şiir kitabım DAĞBAŞI ÇIĞLIĞI yayınlandı. 1980 öncesinin kendine has atmosferini bir yana bırakırsak 1998 yılı Kasımına kadar bu ilgi, irtibat ve meşguliyet sessiz-sedasız, ağır-aksak süre geldi.
1998-2005 yılları arasında bu camia ve atmosferden ayrı ve uzak durdum. Hiç kitap ve dergi almadım. Hiçbir şiir programına, hiçbir şairin toplantısına gitmedim. Bunun bana epeyce şey kaybettirdiğini şimdilerde daha iyi anlıyorsam da, “acaba hiç dönmese miydim?” Diye düşündüğüm de oluyor.
2004 yılının son yarısında, birkaç arkadaşımdan: “şiirlerini internetten okuyoruz. Neden hep eskiler, yeni şiir yazmıyor musun?” Tarzında serzenişler duydum. O günlerde, sık sık internet kullanmaya başlayan biri olarak bu durum tuhafıma gitti ve merakımı celp etti. Araştırıp öğrendim ki; pek görüşmediğimiz bir arkadaş benim adıma, antoloji.com sitesine şiirlerimden bazılarını eklemiş. Hiç tanımadığım bir başkası kitabımda bulunan şiirlerin büyük çoğunluğunu başka bir şiir sitesinde yayınlamış. Sanıyorum her ikisine de teşekkür borçluyum. Hatta tespit edebildiğim kadarıyla internet ortamında benim adımla yayınlanmış ve bana ait olmayan iki tane de şiir var. :) Bu süreçte başta antoloji.com sitesinde olmak üzere birçok şair ve şiir severin internet üzerinden birbirleri ile irtibatta olduğunu ve benim de kıyısından bucağından bu işe bulaştığımı fark edince; antoloji.com sitesi ile birlikte birçok şiir-edebiyat sitesine üye oldum ve şiirlerimin sevk ve idaresini elime aldım.(!) Bazı sitelerde, kısa süre sonra üyeliğimi iptal ettiler, birçoğundan da kendi isteğimle ayrıldım.
İnternet dünyasındaki şiir ve şairlerin durumunu bir başka yazıya ve işin ehillerine bırakarak, gerçek (fiili) hayatta izlediğim, katıldığım; dinleyici, izleyici, katılımcı olarak içinde bulunduğum şiir programlarından, şiirle ilgili faaliyetlerden edindiğim izlenimlerden oluşan düşüncelerimi aktarmak durumundayım.
2005 yılından itibaren başta yaşadığım şehir Ankara olmak üzere, memleketin birçok yerinde yapılan şiir toplantıları, dinletiler, imza günleri ve benzerlerine katıldım, katılmaktayım. Aynı yıl içinde birbirinin kopyası onlarca hatta yüzlerce program yapılmaktadır.
Biz şairlerin çoğunluğu enaniyet sahibi, kıskanç, dedikodu ve dirsek temasına meyyal insanlarız. Bu yüzden birçok program gerçek amacının dışında neticelenmektedir. Ekseriyetimiz bu tür programlara sadece şiirimizi okumak ve kendimizi göstermek için katılıyoruz. Şiirimizi okuduktan sonra eğer hemen akabinde yahut en kısa sürede oradan ayrılmıyorsak bile ne şiir dinliyoruz, ne de dağarcığımıza herhangi bir bilgi katıyoruz. Bunun yerine çok güzel dedikodu (şiirle ilgisi olmayan) yapıyor, onu-bunu çekiştiriyoruz. Sözün burasında mürailiğimizi de belirtmek durumundayım. Yapılan programlarda ister sıklıkla, ister zaman zaman bir araya geldiğimiz, karşılaştığımız şair arkadaşlara gülücükler dağıtıyor, hal hatır sorup, övgüler yağdırıyoruz. Fakat daha oradan ayrılmadan yahut programın hemen akabinde aynı insan için atıp-tutuyor, hakaret ve hatta küfür ediyoruz. Bu söylediklerimi genelleştirmek; bütün şairler böyledir demek elbette doğru ve mümkün olmaz. Fakat hemen her programda bunu yapan bir-iki yahut beş-on kişi bulunduğu bir gerçektir.
Şiir programları ve faaliyetleri ile ilgili katılmak, paylaşmak, genelleştirip çoğaltmak yerine “ben de yapayım” sevk-i tabisiyle bencilce bölmek, parçalamak, tekrar etmek durumu var. Öne çıkma, kendini gösterme niyet ve gayretleri ile oluşan bu durum biz şairleri zora sokmakta, bıkkınlık hissi uyandırmakta, monotonlaştırmakta olmakla beraber; “arkadaşımızdır, sevdiğimiz bir insandır hatırı kırılmasın, gönlü kalmasın” gibi düşüncelerle katılmaktan geri durmuyor, katılmadıklarımıza alakası olmayan bahaneler bularak özür beyan ediyoruz. İşin bir başka boyutu ise bazılarımız bu programlara eş-dost görmek, tanıdık arkadaşlarla sohbet etmek öncelikli niyet ve amacı ile katılmaktadır. Ben de bazı programlara bu amaçla katıldığımı itiraf ediyorum.
Bu programların finans ve masraf kısmını değerlendirmeden, şairlerin vermeye ve katılmaya pek yanaşmadığını; bırakın katılım payını, içtiğimiz çayın parasını bile vermek istemediğimizi görüyoruz. Bu cümleden olarak şiir-edebiyat derneklerinin hemen hepsinde aidat sorunu vardır. Yardımcı olmak, katkı sağlamak, işin ucundan tutmak yerine “sen yap, fakat benim istediğim gibi yap” düşüncesinin yaygın olduğunu görmemek mümkün değildir.
Şiir faaliyetlerinden en çok yapılanı dinleti programlarıdır.  Katılanların sıra ile sahneye yahut kürsüye çıkarak ya da bulunduğu yerden şiirini okuması ile gerçekleşen bu dinletiler birbirinin tekrarı, hemen hemen kopyasıdır. Genellikle katılımcılar aynı kişilerdir. Şair olmayanların tek-tük bulunduğu bu dinletiler aynı zaman diliminde farklı hatta yan yana mekânlarda yapılmaktadır. Müdavimleri dâhil şairlerin çoğu bu durumdan rahatsız olduğu halde görüş birliğine ve ortak uygulamaya geçilememektedir.
Başta dinletiler olmak üzere şiir programlarında bazı arkadaşlar sözlerine; “ ben şair değilim, kendime göre bir şeyler karalıyorum ” şeklinde başlamaktadırlar. Hatta bunu alışkanlık haline getirenlerimiz bile var. Tabi ki bu arkadaşlara “ Eee o zaman güzel kardeşim! Madem şair değilsin o halde niye bir şiir programında şiir okumaya kalkıyorsun. Üstelik hiçbir dinletiyi kaçırmıyorsun. Söz hakkı verilmediği zaman küsüp darılıyorsun. Hatta ileri geri söyleniyorsun. Şair değilsen karaladıklarını kendi kendine oku, eşine-dostuna göster. Bizim vaktimizi alma ” demiyoruz. Muhakkak ki kişinin mütevazı olması çok güzel bir şeydir. Fakat mütevazılığın fazlası ve aynı şeyi alışkanlık edinip, sürekli tekrarlamasının mütevazılıktan olduğu söylenemez. Bir de bunun zıddı gibi görünen bir durum var ki; bazıları okunan hiçbir şiiri beğenmemekte, hepsinde mutlaka bir kusur bulmaya çalışmakta, en azından dudak bükmektedir. Belki iyi şair zor beğenir, amenna! Fakat kendi yazdıklarından başka hiçbir şeyi beğenmemekle iyi şair olunacağını düşünmüyorum.
Bana göre yanlışlık, aksaklık ve eksiklik olarak değerlendirdiğim bu durumların düzeleceğini düşünmemekle birlikte; “ İnşallah daha güzel olur ” temennisiyle..

Hünkâr DAĞLI
***

                   HÜNKÂR DAĞLI KİMDİR?
 

Hünkâr Dağlı 1959 yılında Gerede’de dünyaya gelmiş. İlkokulu Gerede’de bitirmiş. Askerliği ve memuriyetinin kısa bir dönemi hariç yaşamı hep Ankara’da geçmiş. Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Sosyal Bilimiler Bölümü mezunu. 2007 yılında Diyanet İşleri Başkanlığından emekli olmuş.

Şiirle tanışıklığı ortaokul yıllarında başlamış ve halen devam etmekte. Şiir yazma konusunda kendine güveninin tam olduğunu söylüyor.

1980-2000 yılları arasına bazı dergilerde şiirleri yayınlanmış. 1997 yılında ilk kitabı
“ Dağbaşı Çığlığı ”nı 2008 yılında çıkan “Dağın öte Yüzünden” takip etmiş.

Hünkâr Dağlı “ Sivri Kalemler ” isimli “ Şiir-Edebiyat ve Kültür Derneği ” üyesidir. ''


İSTERSEN SEN UNUT!

Taa başından beri olan, biteni
İstersen sen unut, ben unutamam
Canı söküp alan ve eriteni
İstersen sen unut, ben unutamam

Göz göze gelince çakan şimşeği
İlk konuşmadaki deli fişeği
Yorgan yıldızları, çimen döşeği
İstersen sen unut, ben unutamam

Küçük parkta gelen titreyişleri
Büyük parkta zevkle meşk edişleri
İstasyon parkında bekleyişleri
İstersen sen unut, ben unutamam

Bütün gece sohbet.. Doğan güneşi
Gönlümü doldurdu onun bir eşi
Yağmurun altında yanan ateşi
İstersen sen unut, ben unutamam

Çılgınca hazları az görüyorduk
Artarak sürecek, söz veriyorduk
Yağmur yağıyordu, biz yürüyorduk
İstersen sen unut, ben unutamam

En yalnız vaktini bölüşmedik mi
Birlikte ağlayıp, gülüşmedik mi
Olmadık yerlerde sevişmedik mi
İstersen sen unut, ben unutamam

Bazen özleyerek koşar gelirdin
Artık ya ben öldüm, ya sen delirdin
Vera’da yerlere kağıt sererdin
İstersen sen unut, ben unutamam

......’larda ortam gayet uygundu
Sokullu’da iştahımız soyundu
Bilmem Konya da mı, yani oyundu!
İstersen sen unut, ben unutamam

Kapına dikilip boyun burmayı
Kâbusunu bile hayra yormayı
Senden yıldızlara haber sormayı
İstersen sen unut, ben unutamam

İskele Sokağın sükûnetini
Aklımı saptıran balıketini
İhanetle gelen cinayetini
İstersen sen unut, ben unutamam

Hiç razı olmadın aza, biraza
Başka kim katlanır bu kadar naza
Şarkı söylerdik ya avaz avaza
İstersen sen unut, ben unutamam

İstediğin zaman, istenen kadar
Razı ola ola, hep ettim zarar
Daha dağarcıkta neler neler var
İstersen sen unut, ben unutamam

İster unut canım, ister inkâr et
Tanrı bir karşılık verecek elbet
Bu da bir dünyalık sevda nihayet
İstersen sen unut, ben unutamam

Hünkar DAĞLI
 
 
Son söz olarak diyoruz ki:
Daha verimli, daha güzel, daha faydalı sonuçlara ulaşmak; Şair Hünkar Dağlı gibi mesleğin uzmanı şairlerimizle şiirin parlak geleceğine umut olmak için özverili gayretlerimizi sürdürmeye devam edeceğiz ..Ve başaracağız..

Hikmet OKUYAR
Şüsiyad Başkanı



Sayfayı Yazdır
Print Friendly / PDF
Sosyal Paylaşım
Google
Etiketler :
İsim Soyisim :
E-Mail :
UYARI : Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar hakkında muhatapları tarafından dava açılabilmektedir.
Uyarı
Güvenlik kodu :
DİĞER HABERLER
tuncay kara
Bulancak Ajans
SPOR VİTRİNİ
hacamat
Son Yorumlar
Deftere Yaz
Ziyaretçi Defteri
Düşünce ve Önerilerinizi bizimle paylaşın.
1. LİG PUAN DURUMU
Foother
SOSYAL MEDYA
Facebook Twitter RSS Sitemap
"Aydındere Haber Giresun Haber Karadeniz Haber | https://aydindere.com/"   Tum Hakları Saklıdır. © 2023 - 2024
Her hakkı saklıdır. Aydindere.com kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz. Haberlere yazılan yorumlardan kullanıcılar, köşe yazılarından ise yazarları sorumludur. Copyright © 2009 Sosyal Medya Uzmanı Gazeteler sanalbasin.com üyesidir