ABD DOST MU DÜŞMAN MI?
Terör saldırılarının sınır tanımadığı şu günlerde cevabı aslında herkes tarafından bilinen “ABD dost mu, düşman mı” sorusunu bir kere daha irdelememiz gerekiyor. Amerika Birleşik Devletleri, Türkiye’nin müttefikidir, ancak asla dostu değildir. Olmamıştır, olmayacaktır. Dahası bir süre sonra konjektör gereği ABD’nin Türkiye’nin dostluğuna ihtiyacı da kalmayacaktır. Çıkarları doğrultusunda adım atan ABD’nin gerçek anlamda dostumuz olmadığını pkk terörünün geldiği noktaya bakarak rahatlıkla anlayabiliriz. Askerlerimizin şehit edilmesine alıştıysak ve her gün can yakan haberler geliyorsa ABD için Türkiye’nin dostudur demek, inandırıcılıktan uzak saçma bir yaklaşımdır. Zira gerçek bir dosttan, zor günlerde figüranlık değil baş aktörlük rolü beklenir.
ABD, Ortadoğu coğrafyasındaki siyasi ve ekonomik beklentilerini hayata geçirmek için müttefik ülke kılıfıyla Türkiye’yi yıllardır koz olarak kullanıyor. Çünkü Ortadoğu gibi dünyanın en karmaşık bölgesinde hedeflenen emellerin kök salması, Türkiye gibi güçlü bir müttefik ülke ile çok daha kolay olacaktır. ABD, ortada böyle bir gerçek varken dahi bize dost olmamıştır. Sadece dost görünmüştür. En iyi yaptığı şey, canımızın sıkıldığı zamanlarda bir dal sigarası uzatarak rahatlamamızı sağlamak olmuştur. Biraz daha ciddi sorunlarımız olduğunda ise sigara yerine bu kez uyku ilacı vererek uyuyup kendimizden geçmemizi uygun görmüştür. Aksini iddia etmek bu günün pkk fotoğrafı karşısında kesinlikle imkânsızdır.
Dünyanın en büyük ve en teknolojik askeri gücüne sahip bir ülke, en önemli müttefikimiz olduğu halde biz eğer 30 yıldır devam eden ve her geçen gün biraz daha azgınlaşan terör belasıyla boğuşuyorsak, ABD ile olan müttefikliğimiz hiçbir anlam ifade etmez. Dost kabul ettiğin, en stratejik müttefikim dediğin Türkiye, terör bağlamında zor günler geçirirken meseleyi mırın kırın ederek geçiştirmeye çalışmak samimiyetsizlik örneğidir. Elinde bulundurduğun imkânlarla bu sorunu çözecek kabiliyete sahip olmana rağmen eğer seyretmekle yetiniyorsan; evet sen! asla dost olamazsın. Anlaşılan çok açık ve çok net bir şey var ki, ABD olarak sen, pkk meselemizi ciddiye almıyor, sorun bitsin istemiyorsun. Sadece çıkarların için bir süre daha yanında olmamız gereken bir ülke olarak bize timsah gülücükleri yolluyorsun. İkiyüzlü davranarak askerlerimizin şehit edilmesine göz yumuyor ve belki de yardım ediyorsun.
Terör belasından kurtulmayı başka bir ülkenin (ABD) vereceği desteğe bağlamak üzücü olmakla birlikte apayrı bir tartışma konudur. Meseleni kendin halledeceksin. Türkiye bunun sancılarını çekiyor. Dünya devletleri arenasında öyle şeyler oluyor ki, bir ülke diğer bir ülkenin dostu gibi görülse de biraz sonra ne yapacağı nasıl bir politika izleyeceği belli olmuyor. Dengeler çok çabuk ve doğru yorumlanamayacak şekilde aniden değişiyor. Bu durum doğal olarak devletimizi yönetenlerin isabetli karar almalarını gerektiriyor. Türkiye artık elinde bulundurduğu bölgesel güç kartıyla isabetli ve doğru kararlar almak zorundadır. Doğru karalar alırken daha önce alınan kararların da zamana göre güncellenmesini kendine “ABD benim dostum mu, düşmanım mı” sorusunu sorarak mutlaka yapmalıdır.
Stratejik konumu gereği diğer ülkeler tarafından bir anlam ifade eden devletlerin çıkarlarını koruması her zamankinden çok daha zor bir sürece girmiştir. Ülke olarak gerek siyasi gerekse silahlı saldırıya maruz kalmamak için güçlü devlet olmak gerekiyor. Güçlü devlet olma yolunda ciddi mesafe kaydeden Türkiye’nin kendine yapılan saldırı ve haksızlıkları tıka basa sineye çekme doğru bir politika değildir. Bir ülke kalkıp savaş uçağımızı düşürüyorsa bu olaya ya sabır düşüncesiyle bakmamız büyük devlet profilimize yakışmaz. Böyle bir saldırıya en sert ve misli cevabını anında vereceksin. Türkiye–ABD ortaklığı sürekli ABD’ye kazandırıyor. Türkiye’nin ABD ile olan müttefikliği kendisine hiçbir zaman sorunu temelden çözen destek şeklinde yansımamıştır. Abdullah Öcalan’ın İmralı’da, veliahtlarının katliam için iş başında olmaları ikiyüzlülüğün taaa kendisidir. Elekten geçirilmiş, sansüre uğramış İHA görüntüleri, içi boş istihbarat paylaşımları ABD’nin pkk konusunda Türkiye’ye tam destek olduğu anlamına gelmez.
Gerçek manada bir Türkiye - ABD dostluğunu konuşuyor olsaydık, bugün pkk diye bir terör örgütü kalmazdı. En azından her gün baskın yapıp askerlerimizi kalleşçe öldürecek imkânlara sahip olmazdı. Sayın devlet büyüklerimiz dâhil olmak üzere hiçbirimiz kendi kendimizi kandırmayalım. ABD en önemli dostumuz, en büyük müttefikimiz diyerek övünmeyelim. ABD, Türkiye için sahtekâr bir dosttur. Gizli bir düşmandır. Pkk elebaşını paketleyip ama idam etmeyeceksin şartıyla bize teslim eden ABD’nin asıl niyeti iyilik değil, yıllara yaydığı gizli bir plandır. Bu planların ipuçlarını burnumuzun dibindeki gelişmeleri yorumlayarak kolayla görebiliyoruz.
Örgüt liderinin İmralı’da tutsak olmasından ne gibi faydalar elde ettik? Pkk bitti mi? Hayır. Örgüt, Abdullah Öcalan’dan sonra çöktü mü? Hayır. Abdullah Öcalan’sız bir pkk düşünemiyorum, diyebiliyor muyuz? Hayır. O halde çocuk katili yakalanmış, yakalanmamış umurumda değil. Ömür boyu hapse mahkûm edilmiş, edilmemiş fasa fiso. Öcalan’ın paketlenerek Türkiye’ye teslim edilmesi asla iyi niyet çerçevesinde icra edilen dostane bir operasyon değildir. Bu bir tuzak, çok kapsamlı bir plandır. Abdullah Öcalan’ı yakalayan bir mekanizmanın diğer elebaşları görmezden gelerek onlara katliam yaptırmalarını asla göz ardı edemeyiz. Binlerce askerimizin kanını emen, emdiren örgüt liderini şehit cenazelerimizin gölgesi altında kendi ellerimizle yedirip içiriyoruz.
Öyleyse asıl mahkûm olan kim?
Öyleyse ABD dost mu, düşman mı?
Osman Ünal
19.09.2012