BEN SAĞIRIM…KANDIR BENİ….

Merhaba dostlar;

      Öncelikle ve bu yazı teklifini bana getiren aydinderehaber web haber portal editor Sn. Dursun Demir Bey’e şükranlarımı sunarım. Bu vasıta ile değerli hemşehrilerime ulaşmaktan onur duyduğumu da ayrıca belirtmek isterim.Umarım yazdıklarımız su yüzünde kalmaz da insanımıza ve değerlerimize bir nebze olsun ışık olur.

        “Made in Black Sea Kolbastı” adlı   kitap çalışmamda da belirttiğim gibi Karadeniz’imizin değerlerine sahip çıkması, özellikle Giresun’unumuzun bu konularda zayıf kaldığı, ve hala bir lobi oluşturamadığı, gerek sanat, gerek siyasi gerekse kültürel ve toplumsal alanda zayıf kaldığı yadsınamaz bir gerçekliktir. Tüm bu olumsuzluklara rağmen memleketimiz ve değelerimiz için çalışmalarına binbir zorlukla devam eden Ayhan Yüksel hocamız, Tevfik Kara Bey,Dursun Demir, Sefullah Çiçek hocam gibi ve yazımı ekonomik kullanmak adına burada zikredemdiğim; ismini duyurmuş ya da duyuramayan tüm büyüklerimi kutlarım.Bizlerde nacizane onların yolundan gitmek istiyoruz elbette ancak dediğim gibi malzeme var inşaatı ev haline getirecek müteeahhit yok.. Var da  yoklar…

Geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi bu yılda da belediyelerimiz şenlikler, etkinlikler ve festivaller düzenlemektedir. Ancak her ne hikmetse Giresun’lu sanatçılarımıza bütçe  darlığından bahsedilmekte, ancak bırakın Giresun’u Karadenizli olmayan ve bugüne kadar bu bölge kültürüne isteyerek yada istemeyerek  hiçbir hizmette bulunmayan kişilere milyon TL’ler akıtılmaktadır.

* 2007 de Gebze Giresunlular Derneği ve 2009 ‘da Espiye Belediyesi İsmail YK ve Azeri Kızı Günel’i, Tirebolu Belediyesi  İzmirli Ebru Polat’I,Coşkun Sabah’I ağırladılar. Hemde milyonlarca lira karşılğında… Son örnek ise, 19 Mayıs 2010’da Dereli’ye Haluk Levent’in çağrılması.. Bizim sanatçılarımızn çoğu büyük şehirlerde ikamet ediyor, halk onları ancak ekranlardan görüyor, Giresun’lu sanaçıya bütçe ayırmak onu halkla buluşturup değerlerimizi yaşatmak çokmu zor..Hadi Giresun’u geçtim. Karadenizli diğer sanatçılarımızın suyumu çıktı. İddia ediyorum Haluk Levent’in yarı parasına bir Volkan Konak gelirdi. Gelseydi fena mı olurdu.. Bu örnekleri çoğaltmakta mümkün, kulp bulmakta. Kişi ne görmek isterse o niyetle bakarmış aynaya…  

Son  yıllarda artan Karadeniz tv kanalları bizleri ilk etapta mutlu etmiş, hatta onurlandırmıştı. Kültürümüzü dünyaya iletmenin en etkin yoluydu medya sektörü içerisindeki tv kanalları..Sayıları arttıkça mütevazi olmak yerine hepten delirdi bizim eşraf! Ticari kaygı hangimizde yokki,hayat mücadelesi o ayrı.. .Ancak kimi söylemler, yayın kalitesindeki düşüş, halkı soyma girişimleri, program yapımcılarından istenen fahiş bedeller ve sadece kemençeden ibaret olarak yaptıkları düzeysiz programlar aldı başını gidiyor. 

* TV’lerdeki Orjin reklamı; tamamen ticaeri kaygıya yönelik, bilinçsiz ve çilekeş anadolu insanımızı soymaya yönelik bir  girişim. Faydası pek yok çünkü o ürünü alırken direkt şartlanıp alıyorsunuz.Bununla ilgili birde hikaye anlatayım; Yaşlı kadınlara goca garı derlerya bizde J Goca garının biri durmadan geline hastayım bana ilaç al deyip duruyormus, oğlu ağrı kesicilere para yetirştiremez olmuş. Ancak anacığının hasta olmadığını bilen evlat ne yapsın incinmesin diye habire eşini ilaç almaya yolluyormuş Bu durum üzerine gelinin aklına bir fikir gelir. Gelin renkli haplar yerine, bakkaldan bir kaç kutu bonibonn şekerlerden alır ve kayınvelidesine götürür. Ağrıdan kıvranan kayınvalide ilaç diye yediği boniboon şekerlerinden yer yemez ayağa kalkar. Ticaret adamı ve sattığım herhangi bir ürün olmadığından bu eleştirimi rahatlıkla yapıyorum. Kar oranı maliyetine gelince dudak uçuklatcak kadar da vahim. Reklam para getirir doğrudur ama en azından sizi yerel medya yapıp el üstünde tutan hemşehrilerinizi bari siz soymaya çalışmayın…  

* 2010 yılında Sn Fuat Kuş’un Karadeniz Video Müzik Ödülleri Töreni esnasında  çıtayı daha yüksekte tutacaklarını ve artık derme çatma sanatçılarla çalışmayacaklarını açıklaması  bir medya patronu için talihsizliklerin en büyüğüydü.Sen Giresun’lu sanatçılardan kurtuldun,hadi çıta yükselt dedik bekledik.. Ya şimdi TÜRKÇEYİ BİLE DÜZGÜN KONUŞAMAYAN NE OLDUĞU BELİRSİZ ADAMLAR 2 KEMENÇE KAPIP EKRANDA… Bu mud ur çıta yükseltmek yoksa bu bir ihanetmidir seni bu günlere getiren halkına…Amacım Sn Fuat Kuş’a yüklenmek değil elbet , kendisine sever sayarım hukumuzda vardır azda olsa ; lakin gerçekleri ifade etmekte gerek, önemli işler yaparken bir yandan yıkıcı olursanız o işin bir önemi yoktur dostlar… KENDİNİ KAYBETMEK, KÜLTÜRE ATILAN BİR TOKAT DEĞİLMİ?  

*Ya Kral Karadeniz’e ne demeli geçtiğimiz yıllarda bir programda havadan 100 kontör dağıtyordu..Kime biliyormusunuz, ya kendi çalışanlarına dağıtıyordu yada kazanan kişiye o kontörlerin çoğu gitmedi..Mahkemelik olundu..Allahtan el değiştirdi birşeyler oldu da o konuda kapandı… GÜVENSİZLİK KÜLTÜRE SAPLATILAN BİR HANÇER DEĞİL Mİ? 
 
 

3-SANATÇILARIMIZ 

Sanatçılarımızda kültürel durumun bu denli körelmesinde sorumlu tabii. Burada isim belirtmek istemiyorum ama çoğu; şarabı kadehten ağızıyla içen tipten olmadığı gibi, Karadeniz insanın Nataşalarla damgalandığı bir durum gibi kalitesiz ve seviyesiz zihniyetler sorunu var.. Evet evet çoğunda..Çünkü içlerinde grip şahit oluyorum zaman zaman.. Öyle sanatçılar biliyorum evli çoluk çocuk sahibi ama klibinde oynattığı kişi O’nun dostu, sevgilisi..Ve bu ahlaksızlık gölgesinde bu durumdan habersiz halka klip sunuyorlar alın size izleyin müzik klibi diye… Sanatçı önce kimliğiyle duruşuyla ( yerel sanatçılar) özellikle kültürlerine bağlılığıyla ön plana çıkar.. Tabi bu karakteristik durum söz konusu sanatçılarımızın ruh hallerine ve zihin yapılarına temel teşkil etmediğinden, ticari kaygıyla beraber kendi ve dernekler arasındaki çatışmaya neden oluyor. O gelirse ben gelmem gibi çocukca tutumları, esnek ücret politikaları ve standartlarının olmayışı, bir de buna ÜRETİM EKSİLİĞİ eklenince vay halimize.. Aynı gaydalar üzerine oynanmış benzer sözler.. Sanatçı üretir.. M.Sırrı Öztürk, Katip Şadi, Piçoğlu Osman, Hüseyin Bıçak bunlar ölmez değerler..Ya siz cennet şehrimin kültürüne ne katıyorsunuz.. ÜRETEMEMEK VE  SIRADANLIK, KÜLTÜRE KONULAN AĞIR BİR YÜK DEĞİLMİ? 
 

Kültürümüze sahip çıkalım, değerlerimize sahip çıkalım.Boş alkışlarla yada seyirlik gözlerle değil..Gerektiği yerde yapabildiğimiz kadar sahip çıkalım. Medyayı eleştirdim, küçük ve büyük işletme sahipleri var hangimiz kendi tv kanallarımıza reklam veriyoruz…! Freşa Çakırmelikoğlu hemşehrilerinin sodayı tutup içesiyle aldı başını yürüdü şimdi reklama gelince nerede ; Çotanak Yağları nerde…  Belediyeleri dernekleri eleştirdim , bunları seçen sen değilmisin değerli hemşehrim, bedava olunca gidiyorsun heryere de 10 tl gibi bir paket sigara parasını verip neden kültürünü çoluk çocuğuna, genç nesillerimize yaşatıp tanıtmıyorsun..! Sanatçıyı da eserleride dinleyen sensin..Neden her gıy gıya kanıyorsun, seçici olmuyorsun, Neden Karadeniz’I sadece kemençeden de ibaret görüyorsun..Bodrum, Kemer  yerine neden yaylalarına, plajına gitmiyorsun… Bunlar sadece örnek…Çoğaltmak mümkün.. TAŞI ELİN ALTINA KOYMAMAK  KÜLTÜRÜMÜZE BİR İHANET DEĞİLMİ..! 

   Söz konusu durumu değerli vaktinizi çalmamak adına; daha anlaşılır ve daha özel maddeler halinde sunmaya çalıştım.İlk yazımla böyle bir başlangıç yapmanın uygun olacağını düşünürek, bir yazıda birçok fotoğrafı gösteremeye çalıştım… Daha özel konularla bir daha ki yazılarımla buluşmak dileğiyle değerli hemşehrilerim… Sevgi, sağlık, ve daimi huzurla dostça kalın… 

   DİPNOT: Tüm yazımı okuma sabrını gösteren kıymetli okuyucularımıza,hiç müdahale etmeksizin bu yazımı cesartle yayına sokan aydindere.com haber sitesi yönetim kuruluna teşekkürlerimi sunarım. ;  Yapacağım Tv program için sponsor bağlamında destekçi firmalar da aradığımı bilginize sunmak isterim. Tüm bu sivri dilimden sonra  düşünen var ise kıymetli insanlarımıza da selam olsun…