Depremin üzerinden bir ay geçti, hala belirsizlik devam ediyor. Önce
çadırlar depremzedelere dağıtıldı, mevlana evleri kuruldu,
tartışmalı da olsa ön hasar tespit çalışmaları
yapıldı. Afet kriz yönetimince evlerinize girebilirsiniz
telkinlerinin yapıldığı sırada, ikinci bir depremle her şey
alt üst oldu. Daha önceki yazılarımda ısrarla belirttiğim gibi;
kış koşullarında geçici barınmanın çadırlarla sağlanamayacağı,
prefabrik evler de alt yapısız kurulamayacağından bu koşullarda
çözümün, kurulumu daha kolay ve ekonomik ömrü uzun olan
konteynırlarda olduğu nihayet yetkililerce de anlaşılmıştır.
Yapılması gereken insanların otobüslerle şehir dışına taşınması değildir. Gerekli 25 – 30 bin konteynırın ivedilikle bölgeye nakledilerek, depremzedelere olabilecek en sağlıklı yaşam koşullarının sunulmasıdır. Zira Marmara Depreminden sonra yapılan prefabrik evler ve konteynırlarda, depremin üzerinden 4-5 yıl geçmesine rağmen yaşam devam etmiştir. Hatta inşa edilen prefabrik okullarda, halen eğitim öğretime devam edilmektedir. Afet yöneticileri bilirler ki; afetçilik bir tecrübe işidir. Özellikle oluşturulan kurum hafızası her afet sonrası yeniden oluşturularak değil, mevcut hafızanın üzerine yeni deneyimlerin inşası ile büyütülerek, daha güçlü ve yetkin bir hale getirilmelidir.
Hasar tespiti; afet deneyimi kazanmış uzman mühendislerce yapılmalıdır.
Hasar tespitinin; DSİ, Karayolları Genel Müdürlüğü veya Tarım
Bakanlığı gibi diğer kamu kurumlarında görev yapan mühendislerce
yapılması uygun değildir. Bu noktadan sonra sağlam yapılara dahi
hiçbir mühendis “ hasarsızdır ” raporu verme cesaretini gösteremeyecektir.
Bu da hasarsız ev sahiplerinin itirazı ve uzun yıllar
alacak yargı sürecinin başlamasına neden olacaktır.
Van şehri genelde kayalık olup, yeni yerleşim yerleri sıvılaşmanın
kolay olacağı ova arazilere yapılmamalıdır. Bu gerçeklere rağmen,
gerek ova arazileri gerek dere yataklarını veya fay hatlarını yerleşime
açmak, ölüm çadır kentleri kurmakla eşdeğerdir. Dolayısıyla
türlerine göre afet yaşanabilecek bölge ve fay hatlarını gösteren
Bütünleştirilmiş Türkiye Afet Risk Haritası ivedilikle hayata
geçirilmelidir.
Van Depremi bir kez daha göstermiştir ki; Sivil Savunma, Acil Durum
ve Afet İşleri Genel Müdürlüklerinin birleştirilerek tek çatı
altında toplanmasına rağmen afet yönetimi ülkemizde istenilen düzeye
gelememiştir. Oysa Sayın Başbakanımızın talimatlarıyla
güçlü ve yetkin bir afet yönetiminin nasıl olması gerektiğine
dair, Başbakanlık Teftiş Kurulunca hazırlanan rapor,
tozlu raflarda ilgilisini beklemektedir. Sayın yetkililer, Amerika’yı
yeniden keşfetmeye çalışmayalım. Yapılması gereken Başbakanlık
Teftiş Kurulunca hazırlanan rapor doğrultusunda afet yönetiminin
yeniden yapılandırılmasıdır.
Sadece afet sonrası değil, afet tehlike haritası, zemin etütleri,
dayanıklı konutlarıyla afet öncesi gereken tedbirleri
almış, olası bir afette deneyimli ve donanımlı arama - kurtarma
ekibi ve yetkin insan gücüyle kurumsal bir kimlik kazanmış, güçlü
bir afet yönetimi dileğiyle. Aklın yolu birdir.
Saygılarımla.
Ali Zafer TOPŞİR