Her ne hikmetse, 1968 gençliği
ezilmişlik açısından öne çıkarılarak ülke yönetiminde , ülke
basınında ve diğer kamu etki alanlarında uzun süre söz sahibi
oldukları perdelenmektedir. Ne yazık ki orta okul çağından üniversite
son sınıfa kadar 12 eylül darbesi dahil birçok darbelerle iç içe
yaşamış olan 78 gençliği ,çektiği çileli hayatlarla kaybolup
gitmişlerdir. Onların ne sahipleri ne de savunucuları olmuştur.
30 Nisan 1977 günü geldim sisler içerisinde
kapkara görünen Ankara’ya...Sokaklar paylaşılmış; Altındağ,Kızılay,Mamak
gibi yerler solcuların hakimiyetinde;Beşevler,Abidinpaşa,Keçiören
gibi bazı yerlerde sağcıların elinde.Anadolu dan kopup okumak için
Ankara’ya gelmiş ana kuzuları ise şaşkın,sahipsiz ve ne yapacaklarını
bilemez durumdalar.Memleket meselelerine duyarlı olan bir kısım gençlerden
bazıları ülkücü,bazıları akıncı ve bazıları da solcu gruplara
katılmışlar. Onlar nereden bilsin zengin darbecileri ve bankerler
başta olmak üzere zengin çorbacıları.O çorbacılar tekkeyi değil
her zaman sivil veya askeri darbeyi beklerler ve ne yazık ki çorbayı
da içerler.
Bu çorbacılar 12 Eylül darbesinde
keselerini ve kasalarını ağzına kadar doldurmuşlardır.Darbe yapanları
alkışlamışlar ,hatta onları gerek basın yoluyla gerek algı yönetimiyle
desteklemişlerdir.Aynı çorbacılar 1983 halk oylamasında darbecilerin
sunmuş olduğu anayasaya göğüslerini gere gere gidip evet oyu vermişledir.Ne
yazık ki bu tatlı su demokratları ,çorba için her zaman”kıyıda
durup ortada görünürler.”Günümüzde de aynı yolu izlemektedirler.
Bu çorbacılar, Kenan Evren'in damatlarının 22 arsası, 44 apartmanı, 1 rezidansı;
Tahsin Şahinkaya'nın oğlu ve damadının 90 villası, apartmanı,
fabrika arsası ve 3 iş binası ;Sedat Celasun'un gelininin 224 dairesi;
Nurettin Ersin'in yakınlarının iki sitesi, 4 apartmanı, 29 villası;
Nejat Tümer'in gelininin 750 bin lirası bulunuyor... yazılarını
gazetelerden okuyunca kıs kıs gülmektedirler.Çünkü o çorbacılar
mal mülk sahibi olmuş; fakirin,yoksulun ve yetimin hakkına el koymuş
oldukları halde herkes onları unutup gitmiş ve onlarda iktidarlarla beraber
çorba oyunlarına devam etmişlerdir.
Müdahil avukatlarından Öztürk Türkdoğan ise”Haberlerdeki mal
varlığına ilişkin hata varsa bu MASAK'ın hatasıdır" diyerek
şöyle konuşmuş "Mahkemeye gönderilen MASAK raporunu inceledim.
Raporda böyle yazdığı için bu şekilde haber yapıldı. Tapu bilgileri
yazarken adası, paftası ve yanında bilgi olarak da gayrimenkulün
niteliği yazar. O bölüme raporu hazırlayan kişi not yazmış. Şu
blok, şu kadar daire diye not düşülmüş o bilgiler raporda aynen
öyle yazıyor. Hata varsa da MASAK'ın. Kasıt olduğunu sanmıyorum
bence özensizlik. Tapu dairelerinden o tarihlere göre gelen bilgileri
aynen yazmışlar. Yerinde araştırma yapılmazsa böyle olur. Burada
MASAK'ın hatası vardır, düzeltmesi lazım." Diye söyleyedursun.
Bizim çorbacılar atı alıp üsküdara geçmişler bile.Nasıl olsa
bütün suçu bugünlerde onlara vurmak moda olduğundan darbecilere
yükleyip kenara çekilmişler.
Darbeler tarihi ; 1960 darbesinin
Türkiye’yi Avrupa’dan kopardığını, 1980 darbesinin ağır sanayi
hamlesinin durdurduğunu, 1997 darbesinin milli ekonominin önünün
kesildiğini ve halkın malının kolayca elden çıkartıldığını
bize göstermiştir.Ne yazık ki darbeleri araştırma komisyonu28 şubatın
aktörlerinden oldukları söylenen; Fadime Şahin,Ali Kalkancı,Emire
ve Müslüm Gündüz gibi şahışlardan bilgi sormamıştır.Ayrıca
12 eylülün batık bankerlerinden, banker faciasını oluşturan yapıdan,
28 şubatta kimlerin zengin olup ve kimlerin çorbacı olduğundan bizi
hiç haberdar etmemiştir.28 şubat döneminde denk bütçe denk bütçe
diye basbas bağıran, ülkenin kaynaklarını rantiyeci çorbacılara
değil halka dağıtmaya çalışan zamanın Başbakanı merhum Prof.Dr.Necmettin
Erbakan’la ilgili doyurucu bilgiyi es geçmiştir.Tüm bunlar bana
kemençeci Karaosman’ın şu türküsünü hatırlatıyor;
Ey gidi karaosman, Kaldın karakollarda,Sen bu akılda iken , Çok gezersin
yollarda.