FENERASYON
(AZİZ YILDIRIM DEMİRÖREN)
Sevgili dostlar,
Bilindiği üzere son dönemlerde futbol ile yatıp, futbol ile kalkar olduk. Huzursuzluğun kol gezdiği büyük bir ensdüstride nihayet ligler bitti…
Öncelikle bir Giresun’lu olarak Giresunsporumuzun küme düşmesine derinden üzüldüğümü ifade etmek isterim. Fakat gelin görün ki, daha önceki yazımda da dediğim gibi işi baştan sıkı tutmak en büyük merhemmiş. Giresunsporumuza bundan sonraki lig hayatında başarılar dilerken, seneye inşallah yine Bank Asya’da herzamankinden daha güçlü görmeyi arzu ederiz.
Gelelim yazımızın ana temasına..
Bir Galatasaray’lı olarak başta Galatasaray Spor Kulübü’nün tüm fert ve takımı olmak üzere, Galatasaraylı taraftarları sevgiyle kucaklayıp, tebrik ederim. Tebrikten öteye gidemiyorum çünkü 12 Mayıs 2012 akşamında Türk Futbol tarihine öyle bir karaleke çalındı ki , ülkem için ağlamamak içten değil…
Büyük ve saygın bir kulubün başkanı asli görevini bırakıp, TFF başkanı oluyor.. Hatalar kamuoyunda ardı ardına yansıyor ve bugün gelinen nokta komedi filmi ile dramatizenin karışımı ile fantastik bir film olarak karşımıza çıkıyor.
Lafı uzun uzadıya anlatıp, futbol yorumculuğuna soyunmayacağım. Fakat bir birey olarak, böylesine büyük bir endüstrinin, milyonlara etki eden bir olgunun neleri ortaya çıkardığına birkaç soru ile yanıt ararken, takdiri siz değerli hemşerilerime bırakıyorum.
Galatasaray bu yılın şampiyonu olurken, statta kupayı almak için 3 saat bekliyor,stat ışıkları söndürülüyor, TFF Başkanı Sn. Aziz Yıldırım Demirören, kupayı soyunma odasında vermeye kalkıyor, dışarıda olaylar büyüyor, taşkınlık yapanlar ve ortadan bir anda kaybolup üç maymunu oynayan rakip takim yöneticileri spor programlarında hiç ele alınmıyor.
Sn. Başbakanımız aranıyor ve onun devreye girmesiyle şampiyonluk kupası akıllara zarar verir biçimde bilmem kaçıncı saat sonra Galatasaray’a takdim ediliyor. Dahası kupayı veren kim o bille değil…
Şimdi size soruyorum;
- Kupa’nın Kadıköy Şükrü Saraçoğlu Stadı’nda verileceği maç öncesine açıklanmasına karşın, neden verilmek istenmedi?
- Statta kupa krizi, dışarıda olaylar yaşanırken Fenerbahçeli yöneticiler neden üç maymunu oynadılar?
- Neden bir kürsü bile konulmadan, halı saha maçları edasıyla ne üdüğü belirsiz birileri tarafından sonradan takdim edildi?
- Neden Sn. Başbakan’ın talimatı sonrası verildi? Bunun için bir ülke yöneticisi rahatsız edilir mi?
- Herşeyi bir kenara bırakın Kadıköy’de üç beş çapulcunun isyanını bastıramamayı öne sürerek, can güvenliğini sağlayamayan Valilik ve Emniyet; Allah muhafaza ülkemizde iç yada dış savaş çıksa bu kadar aciz mi?
- Neden ve kimler; Emniyet güçlerimiz ile hiçbir siyasi propaganda amacı gütmeyen saf insanlarımızı karşı karşıya getirmek istiyor?
Sadece bu sorulara cevap aramak bile ülkemizin ne denli içler acısı bir durumda olduğunu gösteriyor. Sportif nedenlerin çok ötesinde toplumca değer, adalet ve güç dengelerimizin bozulduğu gerçeğini görmek, bırakın taraftar olmayı bir birey olarak beni derinden üzüntüye boğmuştur. Bu boğuş ile, fikirlerimi kısada olsa sizinle paylaşmak isteyişim yazımın temel dayanığıdır.
Son olarak, inanın dostlar eğer Aziz Yıldırım statta olsaydı, bu olayların üçte biri yaşanmaz ve şampiyonluğu hakeden takım, hakettiği yerde, hakettiği gibi kupasını alırdı. İşte yazımın başlığında da bunu belirtmek istedim. Birileri birilerinin görevini üstlenmeye kalkarsa, Bülent Ersoy’un şarkı yarışmalarında dedği gibi detone olur, dejenera olur, fevkaledinin fevkinde FENERASYON olur, Aziz Yıldırım Demirören olur.
Galatasaray’ı birkez daha 18. Şampiyonluklarından dolayı tebrik ediyor, Stat içinde 90. dk boyunca sağduyulu davranan Fenerbahçe taraftarına (gerçek Fenerbahçelilere) teşekkür ediyorum.
Sevgi,saygı ve muhabbetle kalın..