FETHİN İMZALARI CAMİLERİMİZ
Camilerimiz ibadetlerimizi ifa ettiğimiz yerler olmasının yanında, toplumsal dayanışmayı sağlayan, barış ve huzurla beraber yardımlaşmaya ön ayak olan hoşgörünün merkezi ve bulunduğu çevreye İslam’ın tapusunu haykıran ilahi mekanlarımızdır. Cami, Küba Mescidi diye başlayıp, Medine’de peygamber mimarlığı ile Mescid-i Nebevide devam eden ve daha sonra Anadolu’nun fethiyle her yere kondurulan adeta bir İslam tapusu ve aidiyet sembolüdür. Diğer bir deyimle camilerimiz fethin imzaları olarak tarihte yerlerini almışlardır. Bilindiği gibi İslam tarihimizde güzel camii örnekleri mevcuttur.Bunlardan tarihimizde en dikkat çekici olanlar Selimiye Süleymaniye ve Sultanahmet gibi camilerimizdir.Burada dikkat edilmesi gereken nokta ise, Müslümanlara Süleymaniye ve Sultanahmet gibi camilerini yaptıran benzer siyasi irade ve mimar Sinan gibi sanatkarlar gerekiyor olmasıdır.
Arapça cem(toplanma, bir araya gelme) kökünden gelen cami kelimesi toplayan bir araya getiren toplanma yeri vs. gibi anlamları içermektedir.
Küçük camiler (yani mescidler) yanında büyük camiler, çevresinde medrese, mektep hastane gibi yapılarla bir külliye şeklinde olup eğitim ve sağlık alanlarında hizmet sunan kurumlar şeklinde ortaya çıkmıştır.
Yüce Rabbimiz Allah (CC) Kuranı Kerimde şöyle buyurmaktadır.
“Allahın mescidlerini ancak Allaha ve ahret gününe iman eden, namazı dosdoğru kılan, zekat veren ve sadece Allahtan korkan kimseler imar eder.İşte doğru yola ermişlerden olmaları umulanlar bunlardır.” (Tevbe 18)
Allah Resulü Muhammed(SAV) de hadisi şeriflerinde şöyle buyurmaktadır. “ Bir kimse Yüce Allahın rızasını gözeterek bir mescid inşa ederse Allah’ta ona cennette bir köşk hazırlar” (Buhari salat 65)
Camiler topladığı gibi, toplanan insanların bir nebze terbiye edilmesine, ahlaki üstünlüğe sahip olmasına vesile olan kurumlarımızdandır. Ayrıca, sınıf (zengin ,fakir vs.), ırk ve bilge ayırımının olmadığı tek yer cami safıdır ki bununda dünyaya gösterilen yeri camilerimizdir.Bunun kıymeti iyi bilinmeli ve değerlendirilmelidir.
Camilerin ziyneti cemaatidir. O mekanların maddi ve manevi olarak imar ve ihyası cemaatle olur. Camilere cemaat olmak yüce Yaratana misafir olmaktır. Çünkü camiler Allah’ındır. Camiler Allah katında en sevimli mekanlardır. Camiler bir nevi Kabe’nin tüm dünyaya tebdil-i Mekan göstergesidir.
Camiler içine girdiğimizde kalbimize ilahi nur saçan bir aydınlık kaynağıdır. Çünkü karanlık bir camii göremezsiniz. Hep aydınlıktırlar.
Son dönemlerde camilerin bu tip işlevlerinde biraz zayıflık görülmektedir. Müslümanları birleştiren, aynı noktaya getiren, aynı hedefte buluşturan İslam’ın sıcaklığını yansıtan bu aydınlık kurumlarımızı hiristiyanların karanlık ve soğuk kiliselerine benzetmeye çalışıldığı görülmektedir. İşte bu camiler haftası vesilesiyle de yapmamız gereken şey camileri tekrar en asli görevi olan toplu ibadet yeri yanında, birleştiren, buluşturan cemaatleri bir araya getiren kurumsal görevi kazandıralım. Tekrar ahlaklı ve terbiyeli insanların yetiştirildiği yer haline getirelim. Nur saçan aydınlık mekanlar olmasına tekrar vesile olalım.
İlimizdeki tarihi ve kültürel değeri yüksek camileri tanıtmamız ve aslına uygun restore etmemizle beraber ilimizde estetiğiyle ve mimarisiyle, çevresel yapısıyla da son yılların güzel ve mükemmel bir camisini inşa etmek ilimizi önemli bir merkez haline getirecek ve turistik yönünü de zenginleştirecektir. Bu konuda kamu kurum ve kuruluşları, yerel yönetimler ve sivil toplum kuruluşlarının ön ayak olmaları olumlu bir sonuç oluşturacaktır. Genelde Ülkemizin özelde İlimizin dünyaya en güzel örnek olma yeteneğini kazanmasına sebep olalım.
Anadolu Gençlik Derneği olarak din görevlilerinin camiler haftasını kutlar, camilerimizdeki görevlerini en güzel şekilde yapmalarını ve camilerimizi aslına döndürmeleri için çalışmalara devamlarını dileriz.
M. Kemal Müniroğlu. 03.10.2010