Hes Karşıtlığında ki kirli oyun

              HES (Hidro Elektrik Santral) Karşıtlığının arkasında başka şeylerin olduğunu daha önceki bir kaç yazımda dile getirmiştim. Dünyada bir çok gelişmiş ülkenin Hidroelektrik Santralleri konusunda önemli çalışmalar yaptığını bilimsel verilerle ortaya koymuştum. Enerjide dışa bağımlı olan ülkemizde bu tarz girişimlere özellikle bir kesimin inanılmaz direnç gösterdiğini hatta savaş açtığını da çeşitli örneklerle ortaya koymuştum.

      Örneğin dünyada tüm ülkelerde altın aynı yöntemlerle çıkarılır. Ama Türkiye'de altın çıkarma işine yine HES'e karşı çıkanlar yıllarca adeta savaşmışlardır. Yine Nükleer Santral Enerjisi gelişmiş bir çok Avrupa Ülkesinde ve Dünyada yıllardır kullanılan bir enerjidir ama ülkemizde ağzınıza alsanız kıyamet kopar. Termik santraller (Kömürle enerji üreten santraller) Yine bu çevrelerin şiddetle karşı çıktığı enerji üretme şeklidir. Bu çevreler su enerjisinden yararlanılan Hidroelektrik santrallerine de tabiri caizse savaş açmış durumdalar.

Maksat yeşili korumak değil Türkiye kendi

Enerjisini üretmesin meselesi

       Ben bu karşı çıkışın altında yeşili sevmekten ziyade farklı şeyler sezinliyordum. Bunu da yazdım. Araştırmalarımı bizzat Hidroelektrik santrallerini (HES) yaşamış, gözlemlemiş birinden de duymak istedim. Kendi belediye sınırları içinde HES yapılan bir yetkiliye bu konuyu ve "Yeşil yok oluyor, çevre zehirleniyor, vatandaş mağdur oluyor, su bitiyor" gibi iddiaları sordum. Uzun uzun güldü. "Biz yol yaparken bile bu kadar yeşil tahribatı oluyor. Ama o alanlar bir kaç yıl içinde tekrar yeşeriyor. Kimyasal bir madde yok ki dereler zehirlensin. Su hareketinden enerji üretiliyor. 40-50 kişi istihdam ediliyor. Biz bu zamana kadar anlatıldığı gibi uçuk hiçbir şey yaşamadık. Yaklaşık 4-5 senedir gözlemliyoruz" dedi.

Bir kez eleştiri yapmışlar Türkiye'nin

her yerinden aranmışlar

        Hes ile ilgili bir kez yolun bozulduğu konusunda eleştiri yaptıklarını ama inanılmaz telefon aldıklarını belirten yetkili, "Öyle yerlerden telefonlar geldi ki inanamazsınız. Bunun basit bir yeşili koruma refleksi olduğuna inanmıyorum. Bu baya baya organize ve farklı bir amaç güden harekete benziyor. Arayan grupların aşırı sol dernekler olması ise beni daha da ürküttü. Sanki bir güç onlara Türkiye'nin kendi enerjisini çıkartmayan talimatı vermiş. Arayanları reddettim. Bence vatandaşımız kandırılıyor. Ülkemizin kendi enerjisini üretmesini istemeyenler inanılmaz bir örgütlenme içindeler" dedi.

Yeşili koruma bahane maksat

Ülkemizin ayağa kalkmasını engellemek

      Bugün tüm dünyada kullanılan enerji üretim şekillerine Ülkemizde bir kısım savaş açmış durumda. Oynanmış resimler ve yalan haberlerle yüreği temiz milletmez kandırılarak bu tip projelere karşı kışkırtılıyor. Kimyasal bir şey yok. "Suyunuzdan zehir akacak, köylerinizde yeşil kalmayacak, su bitecek, derenize el koyacaklar" gibi insanımızı yanıltan açıklamalara itibar etmeyin. Yukarıda bu işi canlı yaşamış ve yaşananlardan, organizasyonlardan  dehşete düşmüş bir yetkilinin söyledikleri var. Her şey ortada, dışa bağımlı kalalım enerjiyi satın alalım isteyenler bence bir oyun oynuyorlar. Buna gerçek yeşili ve doğayı sevenler bilerek veya bilmeyerek alet oluyorlar. Türkiye ayağı kalkmasın diye mücadele edenlerin oyununa gelmeyelim. Madem zehir madem yeşili öldürüyor, Almanya, Fransa, İspanya, Amerika, Japonya, Rusya, Ermenistan, Bulgaristan ve bir çok ülke neden onlarca yıldır aynı şekilde enerji üretip bize satıyor?