HÂKİM BEY KİM SUÇLU?
F 16 savaş
uçakları köylüleri bombaladı. Uzantısı Türk olan bir ulusal kanalın internet
sitesindeki başlık ne kadar acı değil mi? Türk f 16’ları kendi vatandaşlarını
bombaladığı geliyor hemen akla, insan bir irkiliyor “olmaz böyle şey” diyor,
içi burkuluyor. “Bir ordu kendi
vatandaşını nasıl bombalar?” diyor, şaşırıyor ancak biraz detaya inince olayın
farklılığı ortaya çıkıyor. Meğerse sınır bölgesinde kaçakçılık yapan bir gurup
insan, sınırdan geçmek isterken tespit ediliyor ve daha önceki tecrübeler
ışığında bunun bir terörist sızması olabileceğini düşünen Türk Silahlı Kuvvetleri
oraya bir operasyon yapıyor ve orada 34 insan hayatını kaybediyor. Öncelikle bu
insanların yakınlarına baş sağlığı diliyorum, kendilerine de Allah’tan (c.c)rahmet
diliyorum. Hemen Türkiye’de bölücülüğü kendine misyon edinen bir gurup adına
milletvekili denilen ama kimin vekili olduğunu hala anlamakta zorluk çektiğim
insan, hemen bu durumu istismar ederek görevlerini yapmaya başlıyorlar. Asıl görevi
millete vekâlet yapmak olan bu şahıslar adeta milleti ortadan kaldırmak ve
birbirine düşürmek için yarışırcasına harekete geçiyorlar. Orada bir ihmal
olduğu kesin ama bu hatayı nerede aramak lazım? Aslında orada bir hata değil
birçok hata vardır.
1) Devlet orada ki insanları kaçakçılığa mahkûm ettiği için
birinci derecede suçludur. Eğer devlet oradaki insanlara iş ve aş sağlamış
olsaydı bu insanlar kaçakçılığa yönelmezlerdi.
2) O bölgede görev
yapan ve sınır güvenliğimizi sağlayan silahlı kuvvetler mensupları ve onların
komutanları görevlerini yapmamışlardır. Bizim sınırımız yolgeçen hanı mı elini
kolunu sallayarak gelip geçeceksin.
3) Oralarda yuvalanan ve o bölgenin halkının manevi
duygularını ve etnitisitelerini kullanarak kendine sempatizan sağlayan ve
kendini halkın kurtarıcısı olarak göstermeye çalışan ve orada baskınlar vererek
silahlı kuvvetlerde refleks oluşturan terör örgütü ve yöneticileri.
4) Dünyada sayılı ülkelerden birisiyiz dediğimiz, Türkiye Cumhuriyeti’nin
istihbarat birimleri de burada sınıfta kalmıştır. Sonuca bakılırsa istihbarat
zafiyeti kabul edilecek gibi değildir. Dünyanın sayılı ordularından olan Türk
ordusu varsayıma göre operasyon yapma lüksüne sahip değildir.
5) Son olarak da bölge halkı, bölgesinde yuvalanan bu
insanlık düşmanlarına yardım ve yataklığı kesmelidir. Devletine güvenip,
güvenlik güçleriyle iş birliği yapmalıdır ve bu terör örgütünün en çok
kendilerine zarar verdiğini anlamalıdır.
Görüldüğü üzere
buradaki etkenler bir kalemle ifade edilemez, birçok faktörden oluşmaktadır. Bugün
bu faktörlerin birçoğunu yaklaşık 10 yıldır bu ülkeyi yöneten günümüz hükümeti
yönetmektedir. Türkiye halkının %50’ sinin oyunu alarak iktidar olan bu hükümet,
en büyük sorumlusudur. Bunun yanında halkın nabzını iyi okuyamayan muhalefetinde
payı azımsanamaz. Ülkenin ilk kurulmuş
partisi CHP’nin sığ politikası, MHP’nin de rolünü yavaş yavaş AKP’ye kaptırması,
BDP ‘nin de bir türlü terör boyunduruğundan kurtulamaması, daha uzun süre bu
gidişin devam edeceğini gösteriyor. Peki, çözüm nedir dersek, çözüm AKP milliyetçi
çizgiye kayıp devletleşerek MHP’yi silme noktasındadır. CHP’nin ise yeni genel
başkanı sayesinde bir o yana bir buyana savrularak bir politika üretemez hale
geldiği görülüyor. BDP ise zaten birilerinin maşası… Onların kendileri inisiyatif
alamıyor. O halde sağda AKP dimdik duruyor ve iktidar onlar, hallerinden de
gayet memnunlar. Burada eksik olan güçlü bir muhalefet. Bu günkü yapıda da bu
zor görünüyor. Sol görüşlü insanların, sosyal demokratların oturup, bu durumu
enine boyuna düşünmeleri gerekmektedir. Ve yeni bir muhalif yapıyı ortaya
çıkarmalıdırlar. Aksi taktirde ne olur?
Olacağı, karşısında güçlü muhalefet
olmayan AKP gücüne güç katacaktır. Bu durumda AKP’yi diktatörlüğe götürmesi
muhtemeldir. Demokrasiyle gelen AKP her seçimde güçlenirken, yaptıklarını doğru
kabul ederek kendisine bile zarar verebilir. Bizim görüşümüz güçlünün
karşısında, garibanın yanında olmaktır. Ülkeme kim yararlı bir hizmet yapıyorsa
Allah(c.c)onların yolunu açık etsin. Kim ki ülkeme zarar vermek için
çalışıyorsa da Allah (c.c)onları kendi kazdıkları çukurda boğsun. Daha demokratik, daha özgür, daha huzurlu ve
ekonomik sorunu olmayan bir Türkiye dileğiyle… Kalın sağlıcakla…
