İKTİDAR KÖRLÜĞÜ
İktidarlar, krallar, çağlar değişiyor uzun sözün kısası devran dönüyor, fakat değişmeyen bir tek iktidar var, o da babaların yani erkeklerin hükümranlığı. Evdeki mutlak yetkinin sahibi baba, bu defa devlet baba olarak karşımıza çıkıyor. Evet Dünyada iktidar sahiplerinin büyük bir çoğunluğu erkeklerdir. Öyleki özgürlükler ve fırsatlar ülkesi ABD’ nin bile, iktidarda bir kadın başkanı olmamıştır.
Evdeki mutlak yetkinin sahibi baba her fırsatta beş parmağın beşi de birdir dese de, sıra mal paylaşımına gelince, kızlarına ikiniz veya üçünüz bir parmak ancak yaparsınız diyerek mutlak yetkisini kullanır. Pekala, adaletli, akıl sahibi ve her daim büyük olarak addedilen babayı, kız çocuklarını göremeyecek kadar körleştiren sahip olduğu mutlak yetkileri miydi acaba? Hayır, evdeki babanın da, devletteki babanın da gözünü körelten mutlak yetkileri değil, iktidar körlüğüdür.
Dün zenginliğin göstergesi jaguar marka otomobillerken, bugün kü göstergeler lüks jeepleri işaret ediyor. Oysa her fırsatta, şu zenginler mallarının sadece zekatlarını verseler dünyada fakir kalmaz diyen bizler değilmiyiz. “ Komşusu açken tok yatan bizden değildir ” öğretisinin ilke edinildiği bir coğrafyada, fakir ve yoksulluğun yaşanmasının tek bir sebebi vardır, o da ilkesizliktir. Bu gün dünyada ucuz iş gücünden dolayı her türlü üretimi Çinliler yapıyor. Hangi Çinliler biliyor musunuz? Çok düşük ücrete çalışmalarına rağmen; iş güvenliği, iş ve işçi sağlığı olmayan, çalışma şartları oldukça güç yani sosyal devlet anlayışının hiç mi hiç uğramadığı Çinliler.
Bugün ülkemizde iş güvenliği ve işçi sağlığı açısından bir takım iyileşmeler görünse de, son günlerde özellikle yangınların sebep olduğu ölümler, bu konuda çok da farklı bir noktaya gelinmediğini göstermektedir. Bugün sermayedarların oturdukları malikaneler, bindikleri bilmem kaç silindirlik jeepler, vur patlasın çal oynasın günün ilk ışıklarına kadar süren eğlenceler maalesef hiçbir sağlık ve sosyal güvencesi olmadan karın tokluğuna çalışan emekçilerin, alın teriyle elde edilmektedir. Buna rağmen yaşanan ölüm ve trajedileri sadece göz yaşı silerek geçirmek iktidar körlüğünün farklı bir tezahürüdür.
İslamın ilk yıllarında Muviye’nin lüks saraylar inşa etmesi, köylüleri şehre sokmaması, zenginle fakir arasındaki gelir farkının oldukça açılması ve ihtişamlı yaşamının tek sebebi, iktidar körlüğüdür. Emeviler sonrası iktidara gelen Abbasilerin, Emevi hükümdarlarının cesetlerini mezardan çıkararak idam etmelerinin sebebi de iktidar körlüğüdür. Son yüzyılda milyonların katili Stalin’in en yakın arkadaşı Troçki ’ yi Meksikaya kaçmasına rağmen orada bile bulup öldürtmesinin nedeni de iktidar körlüğüdür. Hitler’ in komşu devletlerin işgaliyle yetinmeyip, Moskova ve Petersburg’u aldıktan sonra Sibirya’ya da yönelmesi, iktidar körlüğündendir.
İktidar sahibi olup da iktidar körlüğü illetine mağlup olmayan var mıdır dersek, elbette var. Hz. Muhammed’in: “ Ben peygamber olmasaydım korkarım Ömer Peygamber olurdu ” dediği, Abbasilerin mezardan cesedini çıkartarak idam etmediği tek Emevi Hükümdarı, devrinin en zengini olmasına rağmen bütün varlığını halka dağıtıp, halkının en fakiri gibi yaşayan, sermayedarların zulümle elde ettikleri malları “ mezalim mahkemeleriyle ” geri alıp halka dağıtan ve devlet başkanlığı yaptığı dönemde zekat verilecek insanın bulunamadığı, Ömer Bin Abdülaziz.
Ali Zafer TOPŞİR