Samsun’da yaşanan sel felaketinin üzerinden yaklaşık bir hafta geçmesine rağmen, yağışların devamı nedeniyle yeni sel tehlikelerine karşı meteorolojinin uyarıları ve bakanların konuyla ilgili açıklamaları güncelliğini koruyor. Çevre ve Şehircilik Bakanı Sayın Erdoğan BAYRAKTAR “... Eğer bir suçlu varsa, başta ben olmak üzere cezasını çekmelidir. Burada suçlu aramakta yanlıştır. Zaten varsa bunu ortaya çıkartacağız. Burası konut alanı 2 bin 500 konut planlandı. Buradaki önceki binalar derenin kenarındaydı. Biz onları kaldırdık, dereden 40 metre çekme mesafesinde bunları yaptık. ÇED raporu da burada. Biz burada zemin etüt raporu, ÇED raporu, imar planı hepsi alınmıştır ” İfadeleriyle, sele yenik düşen TOKİ konutlarının yapımından önce, zeminle ilgili gerekli etütlerin yapıldığını ve raporların hazırlanıp yetkili mercilerce onaylandığını ısrarla belirtmektedir.
7269 Sayılı Afet Kanununun II. Maddesi gereği konunun diğer muhatabı Orman ve Su İşleri Bakanı Sayın Veysel EROĞLU : " TOKİ' nin konutlarının dere yatağında olduğu iddia ediliyor. Dere yatağında değil. Bu imarlı saha. Dere yatağıyla alakası yok ” ifadeleriyle yer seçiminin doğru olduğunu belirtmektedir.
Ben de ısrarla iddia ediyorum. Sele maruz kalan TOKİ konutlarının bulunduğu bölgenin zeminiyle ilgili yetkili kurumlar olan; DSİ, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığınca hazırlanmış ve onaylanmış, jeolojik ve jeoteknik rapor kesinlikle yoktur. Hayır efendim vardır, diyerek aksini iddia edenler varsa, buyursunlar birlikte görelim.
Geçen hafta söylemiştim, ısrarla yine söylüyorum. Genel olarak TOKİ’ nin zemin açısından problemli olan inşaatlarında, toplu konut arazilerinin jeolojik ve jeoteknik raporları, her zaman inşaatların ihalelerinin yapımı ve temel atılmasından sonra hazırlanmıştır. Yani problemli olan arazilere önce binaların temelleri atılmış, zemin raporları daha sonra hazırlanarak onaylanmıştır.
Çok değil, en son örneğe birlikte bakalım. Van Depremin ardından Edremit İlçesinde TOKİ tarafından seçilen yeni yerleşim yeri için 2500 hektar alana ait jeolojik ve jeoteknik rapor, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından 06.04.2012 tarihinde onaylanarak ilgili kurumlara dağıtımı yapılmıştı. Fakat daha sonra 01.06.2012 Tarih ve 8438 Sayılı yazı ile onaylanan bu yerleşime uygunluk rapor ve haritalarının, Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca ilgili kurumlardan iadesi istenmiş ve yeni gönderilen yerleşime uygunluk rapor ve haritalarının esas alınacağı belirtilmiştir. Onaylı raporların geri alınarak yenisinin hazırlanmasının temel nedeni olarak, fay hattı gösterilmiştir. Buyurun birlikte, sesli düşünelim. TOKİ binaların temelini atmış, inşaatlar hızla devam ediyor, konutlar 2012 Ağustosunda teslim edilecekken, fay hattından dolayı zemin raporu yani yerleşime uygunluk raporu değiştiriliyor.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın yeniden yapılanması sürecinde, sel ve deprem başta olmak üzere afet konusunda ülkemizin tamamını taramış, her türlü afette görev almış ve bu psikolojiyi defalarca yaşamış, kurumun beyni konumundaki yetkin personel ya diğer kurumlara dağıtılmış yada atıl bir şekilde kenarda bekletilirken, dün Van Depreminde olduğu gibi bugün de Samsun’daki sel felaketinde maalesef çözümsüzlük yaşanmaktadır.
Afetle mücadele terörle mücadele gibidir; deneyim, sabır, süreklilik, güçlü ve yetkin bir irade ile psikoloji ister. Ama gel gör ki, mısır ekmeği yapmak için Samsun’ da bir değirmen yapmak isteseniz, sele teslim olan TOKİ binalarının yükseldiği yerden daha ideal bir yer bulamazsınız. Üstelik biz sele giden binaların sadece balkonlarının fransız olduğunu biliyorduk, şimdi çok daha iyi anladık ki, yer seçiminden inşaatına kadar yetkililer de konuya fransızmış.
Bu ülkede belediye meclisi kararlarıyla fay hatlarının şehir merkezi dışına taşındığını hepimiz görmüştük. Maalesef şimdi ise fay hatlarının onaylı raporlarla taşındığını izliyoruz. Başbakanımız Sayın Tayyip ERDOĞAN’ın liderliğinde yükselen ekonomi ve modern mühendislikle inşa edilen yollarla yükseltilen çıta, üzülerek ifade ediyorum ki ehil olmayan kişiler tarafından ısrarla aşağılara çekilmeye çalışılmaktadır.
Zemin etüdü zeminin üstüne yani rantına değil, zeminin altına bakılarak yapılır. Korkum odur ki, ülkemiz için hayati bir önem arz eden kentsel dönüşüm, rantsal bölüşüme dönüşmez. .
Ali Zafer TOPŞİR