NİMET GİBİ GÖRDÜKLERİNİZ BİR GÜN BAŞINIZA DERT OLABİLİR
Nimet gibi
gördükleriniz, gün gelir başınıza dert olabilir. Nitekim
Merhum Necmettin Erbakan’ ın Başbakanlığındaki 54. Hükümetin
yıkılmasından sonra yeni kabinenin Başbakanı Sayın Mesut Yılmaz,
selefi Erbakan’ın mirası havuz sistemini kaldırmayı
kendisine öncelikli iş edinmişti. Ancak ekonomimiz gibi dalgalanan
süreçte köprünün altından öyle sular aktı ki, kaldırılan havuz
sistemi sadece ekonomiyi değil, Sayın Mesut YILMAZ iktidarlarını
da götürdü. Halbuki iktidarlar Merhum ERBAKAN’IN; önce ahlak
ve maneviyat, ağır sanayi, adil düzen, denk bütçe ve havuz sistemi
kavramlarının yönetim ve ekonomi için ne anlama geldiğini
azıcık anlayabilselerdi, 28 şubat sonrası sahne alan
banka hortumcuları türemez ve devamında ekonomik krizler yaşanmazdı.
Sürece tekrar dönecek olursak Sayın
Erbakan’ la adeta özdeşleşmiş, başımıza bu kadar dert açan
havuz sistemi ne idi acaba? O dönem itibariyle Türkiye’ de toplam
178 adet KİT ( Kamu İktisadi Teşekkülü) mevcuttu. Bunların birçoğu
ülke ekonomisini genel bir krize sürükleyebilecek kadar zarar eder
durumda idi.
Peki KİT’ler niçin zarar ediyordu? Diğer siyasetçiler tek çözüm
yolu olarak KİT’lerin satılmasını savunurken, Sayın
Erbakan Niçin farklı çözüm arayışları içersindeydi.
Özellikle Merhum Özal döneminde başlayan bir uygulama ile
Devlet ( kar eden KİT’ler), elinde bulunan ve fonlarda biriken paralarını
kısa vadeler ve düşük faizlerle özel bankalara yatırıyordu. Zarar
eden ve paraya ihtiyacı olan diğer KİT’ler ise yine aynı özel
bankalardan yüksek faizle kredi alıyorlardı. 18 Ekim 1996 bu bağlamda
bir dönüm noktası olmuştur. Öncelikle devlet bankasında “ Kamu
Ortak Hesabı ” oluşturuldu. Kasasında parası olan devlet kurumları
parasını bu hesaba yatıracak ve yine paraya ihtiyacı olan kurumlar
da özel bankalara değil bu devlet bankasına başvurarak hesaptaki
paradan yani devletin kendi parasından faydalanılacaktı. Sözün
özü 18 Ekim 1996, rantiyenin musluklarının kapatıldığı
tarihtir.
Sekiz aylık Sayın Erbakan hükümeti döneminde Havuz
sistemiyle, 6,5 Milyar Dolar rantiye yerine milletin kasasına
girmişti. İşte bu para ile – her nedense - bir türlü kaynak bulunamayan;
memur, işçi, emekli, esnaf ve çiftçinin yüzü güldürüldü. Maaş
zamları yüzde iki - üç değil, yüzde yüzleri aşan oranlarda
gerçekleştirilmiştir. İşte havuz sistemi böyle bir sistemdi. Yok
efendim bu iş havuzla olmaz, ben daha iyisini bilirim diyenlerin
sistemi ise maalesef havruz sistemine dönüşmüştür.
7 mayıs 2012 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan Başbakanlık
(Hazine Müsteşarlığı) ile Maliye Bakanlığı’nın “
KAMU HAZNEDARLIĞI GENEL TEBLİĞİ”, Havuz Sisteminden
başka bir şey değildir.
Söz konusu Tebliğ’in 2. Maddesinde yer alan ifadelere göre “Özel
bütçeli idareler, Döner sermayeler, Belediyeler, İl özel idareleri,
Sosyal güvenlik kurumları, Kamu iktisadi teşebbüsleri, Özel kanunla
kurulmuş diğer kamu kurum, kurul, üst kurul ve kuruluşları, Bu
maddede sayılanların bağlı ortaklıkları, müessese ve işletmeleri
ile birlikleri, Bu maddede sayılan kurumlarca fon, hesap, özel hesap,
havuz ve benzeri adlarla açılmış olan ve/veya yönetilen her türlü
banka hesabı.” bundan böyle “kendi bütçeleri veya tasarrufları
altında bulunan her türlü mali kaynaklarını TCMB, T.C. Ziraat Bankası
A.Ş., T. Halk Bankası A.Ş. veya T. Vakıflar Bankası A.O’nda açtıracakları
hesaplarda değerlendirileceği ifade edilmektedir.