Malum; bir türlü bitmeyen Güney Doğu Meselesi, toplum olarak zihinlerimizi epeyce meşgul ediyor, yıllardan beri verdiğimiz canların acısını her an yüreğimizde hissediyoruz. Maalesef Hükümetin başlattığı açılım sürecinden istenildiği kadar sonuç alınamadı, çünkü hükümet dağdaki militanı indirmeye yönelik bir çalışma başlattı. Halbuki dağdaki militanların birde görünmeyen destekçileri vardı, ama buda saptırılarak Güney Doğu Halkını sanki terörizmi destekliyormuş intiba’ı verilmeye çalışıldı. Burada ters giden bir şeyler var elbette, güney doğuya şimdiye kadar devlet imkanlarının gerektiği kadar ulaşmaması orada yaşayan halkı mecburen çeşitli arayışların içerisine itmiş, kimileri istikbalini büyük şehirlerde ararken, kimileride o bölge insanının yumuşak karnı sayılan bazı hassasiyetleri kasten kullananların tuzağına düşmüş.Ortaya bir ayrımcılık çıkartmak isteyen şer odaklı mihrakların ağına düşenler, kandırılmak suretiyle dağ yolunu seçmek zorunda kalmıştır. Zaman zaman kendiliğinden gelip teslim olanlar bu ifadelerimin kanıtıdır. Türkiye’nin güçlenmesini istemeyen mihraklar ortaya bir ayrımcılık kıvılcımı atarak asırlardır iç içe yaşayan insanları birbirlerine düşman etmeye çalışmakta ve bu amaçlarına ulaşmak için var güçlerini kullanmaktalar. Bir yandan dağda yuvalanan teröristler, bir yandan devletin kurumlarını ele geçirme çalışmaları, sürekli Ülkenin kalkınmasına darbe vuran unsurlardır. Ülkenin kalkınmasını engellemek isteyenler, bir takım unsurları kullanarak halkı karşı karşıya getirme gayreti içerisindeler, böylelikle ortaya çıkacak olan kaos ortamından yararlanarak amaçlarına daha kolayca ulaşmayı hedeflemektedirler. Söz konusu mihrakların en fazla kullandıkları unsur Türkiye’nin demokrasi alanındaki eksiklikleridir. Devleti yönetenlerin bu alanda atmak üzere olduğu adımlar söz konusu mihrakların elinden bu demokrasi kozunun düşmesine sebep olacak adımlardır.
Son zamanlarda bazı ortamlarda Güney Doğuda oluşturulacak özerk bir yapı söylentileri dolaşıyor. Ümit ediyorum ki Türkiye Avrupa düzeyinde bir demokrasiye kavuştuğu anda kimsenin Özerklik istemeye de ihtiyacı kalmayacak.Var sayalım Ülkenin doğusunda Özerk bir yapı oluştu, Ülkenin her yanına dağılmış olan doğu kökenli vatandaşlar oraya gerimi toplanacak? Devletin bütün kurumlarında çalışan doğu kökenli vatandaşlar işlerinden istifamı edecekler? Son zamanlar da dillendirilen Özerklik söylemleri de bir aldatmacadır, böyle bir hadise hiçbir şekilde çözüme katkı sağlamayacaktır, tam tersi işleri daha da sarpa sardıracak sadece Ülkenin bölünme sürecinin hızlanmasına yarayacak bir adım olacaktır. Çünkü her hangi bir şekilde özerklik elde eden bir halk daha sonra bağımsızlığını da isteyecektir. Bu gün doğu ve güneydoğu halkının zafiyetlerini kullanarak Devlete karşı kışkırtanlar, önce özerk bir yapı daha sonra bağımsızlık ve daha sonrada ülkenin tamamını ele geçirme projesinin uygulanması için yine var güçlerini kullanacaklardır. Lütfen kimse yazdıklarımı afaki olarak algılamasın. 800 yıl hüküm süren Endülüs Emevi Devleti , 1000 yıllık Bizans imparatorluğu, 600 yıl İslam sancağını taşıyan Osmanlı imparatorluğu tarihin derinliklerinde kaldığı gibi, henüz 100 yılını doldurmamış olan Türkiye Cumhuriyetini de tarih sahnesinden silmeye çalışanlar olacaktır. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti’nin üzerinde bulunduğu coğrafyada Asırlardan beri put yapanlarla putları kıranların savaşı sürmektedir. Bazen sıcak, bazen soğuk, bazen yer altında ve sinsice, yani her yönü ile, yer yüzünde Osmanlı Devletinin Devlet vasfındaki tek uzantısı olan Türkiye Cumhuriyeti’nin yok edilme çalışmaları Büyük Orta Doğu (BOP) projesinin bir versiyonu olarak sürmektedir. Bu yüzden lütfen kimse yazdıklarımı afaki olarak algılamasın.
Netice olarak; Ülkemizin Demokratikleşme yönünde atacağı adımların yolunu açacak olan referandum da oylarımızı kullanmak üzere, 12 Eylül 2010 tarihinde sandıklara gideceğiz. Tercihimiz ister evet, ister hayır olsun. Evet diyenlerde, Hayır diyenlerde bu ülkenin vatandaşı olduğunu unutmayalım, kimseyi evet çi, hayırcı diye yaftalamayalım. Bu referandum ayrıca bir kutuplaşmanın sebebi olmasın!