Haziran ayında yapılacak milletvekili seçimleri için geri sayım başladı.
Partiler adaylarını belirlemek için hummalı bir çalışmaya girmeseler de vekil olmak isteyen aslanlarımız ilk hamlelerini yapmayı sürdürüyor. Ülkemiz için hayırlı olmasını temenni ettiğimiz 2011 genel seçim iklimi ümit ederim ki bu mevsimde olsun Giresun yöresinde sert rüzgârlar estirmez. Nitekim yıllardır hüküm süren karakış, vekil elbisesi giymek isteyen aday adaylarımıza tam bu noktada bazı uyarılar yapmamızı zorunlu kılıyor. Bu bağlamda kaleme aldığımız hususların Giresunlu hemşerilerimin düşünce yansıması olduğunun da altını çizmemiz lazım. Her seçim dönemi sonucunda şekillenen siyasi atmosfer, kalkınıp gelişme trendini doğal olarak olumlu ya da olumsuz yakından etkiliyor. Teveccüh sonrasında kayda değer hiç bir ilerleme gösteremiyoruz. Yerimizde saymanın oluşturduğu ezik psikolojiyi zorda olsa bir kenara bırakıyor, okumanızı umut ederek her birinize şu şekilde sesleniyorum. Eğer sadece milletvekili rozeti takmak için bu yola çıkıyorsanız,
Eğer dereyi geçene kadar eşeği dayı yapıp, iki yakası bir araya gelmeyen insanlarımızı kandıracaksanız,
Eğer kendi derdinize düşüp sadece ben diyecekseniz,
Eğer Ankara’nın büyülü atmosferine kapılıp kibir gömleği giyecekseniz,
Eğer beni vekil yapın, şunları bunları yapacağım sözünüzü tutmayacaksanız,
Eğer sadece şan – şöhret, hizmeti git deliye öğret tavrına bürünecekseniz,
Eğer sizi Meclis’e yollayanların dertleri için değil de, sadece evet diyenler - hayır diyenler için elinizi kaldırıp indirecekseniz,
Eğer zatıâlinizi milletvekili yapıp başkente gönderen memleketinizi bu seferde yok sayacaksanız,
Eğer var olan sorun ve sıkıntı yükümüzü götüremeyip altında ezilecekseniz,
Eğer tek geçin kaynağımız olan fındığımızın kırılan gururunu geri iade edemeyecekseniz,
Eğer ilimizi en fazla göç veren yöre konumundan kurtaramayacaksanız,
Eğer ülke başbakanını muhtelif zamanlarda seçim bölgenizde misafir etmeyi başaramayacaksanız,
Eğer emsal şehirler kalkınma örnekleri verirken uyuyan ilimi yeter artık diyerek uyandırmayacaksanız,
Eğer bizi bundan önce olduğu gibi bundan sonrada ekonomik imkânsızlık çölüne sürgün edecekseniz,
Eğer diğerleri kenti, kasabası, köyü için gece gündüz demeden çalışıp siz sadece vekil kartıyla gezinecekseniz,
Eğer Büyük Millet Meclisinde bunlarda kim böyle, adeta tuttuklarını kopartıyorlar dedirtemeyecekseniz,
Eğer vekil rozetini taktıktan sonra geldiğiniz yeri, yürüdüğünüz yolu unutacaksanız,
Eğer bazı iller mesela Trabzon, Rize Ay’a giderken bizi yine yaya bırakacaksanız,
Eğer kimi vekiller vekilliğini konuşturup yöresini geliştirirken sizler sadece izleyecekseniz,
Eğer yöremizi sahipsiz vilayet anlayışından kurtaramayacaksanız,
Eğer “mesele Giresun ise gerisi teferruattır” sloganı oluşturup “güç birliği” inşa edemeyecekseniz,
Eğer şehrimizin sorunlarına kafa yormak dururken birbirinizi alt etmeye, itişip kakışmaya çalışacaksanız,
Eğer talihsiz memleketimize gerektiği zamanlarda değil de, özel günlerde gelme geleneğini devam ettirecekseniz,
Eğer ülke başbakanını geçtik, bakanların bile ilimize gelmesi için yeni bir sel felaketini bekleyecekseniz,
Eğer kasabalara bile uçak inerken, bizi daha halen Trabzon’a gitmeye mecbur bırakacaksanız,
Eğer Tirebolu ilçemizle özdeşleşen demiryolu hattının uyduruk bir güzergâha çekilmesine sessiz kalmayı sürdürecekseniz,
Eğer milletvekili olduğunuz halde komşu ilin sivil toplum örgütleri kadar güçlü, dirayetli, etkili duruş gösteremeyecekseniz,
Eğer cefakâr ama çaresiz köylü Ahmet Amca, Fatma Teyze’nin bir fındık sezonunu daha perişan edecekseniz,
Eğer yağmur çamur denmeden bin bir zahmetle toplanarak çuvallanan sarı altınımızı ayak bağı olmaktan kurtaramayacaksanız,
Eğer ekonomisi olmayan fakir il sıralamasında Türkiye ortalamamızı demir attığı yerden üst basamaklara çıkartamayacaksanız,
Eğer kurumlarla istişare ederek kalkınmaya götüren yolları belirlemek için koordinasyon sağlamayı başaramayacaksanız,
Eğer bitik bir şehrin yitik vekilleri imajını ne pahasına olursa olsun silmeyecekseniz,
Eğer isminin zikredildiği her platformda seçim bölgenizi göğsünüzü gere gere temsil edemeyecekseniz,
Eğer tamam sinirlenmeyin efendim! yatırım falan istemiyoruz, vazgeçtik onlara verin diyerek tırsıp korkacaksanız,
Eğer benim güzel ilimin, ilçelerimin tıkanan nefes borusunu açamayacaksanız,
Eğer yoğun bakım ünitesinde ekonomik fakirlik hastalığıyla boğuşan şehrimizi sağlığına kavuşturmayacaksanız,
Eğer nihayet Giresun’u değiştirmeyecekseniz,
Geliştirmeyecekseniz,
Güldürmeyecekseniz,
Bırakın memleketim VEKİLSİZ kalsın!
İstemiyoruzzz.
En azından yok der, var oluşlarının yöremize getireceği faydaları bekleyip durmayız.
Yok, eğer o dönem bitti. Tembellik gitti. Uyuşuk, beceriksiz, etkisiz, yetkisizler yitti. Bu söylediklerimiz inanın ki ciddi diyorsanız,
Buyurun gelin!
Başımız, gözümüz üstünde yeriniz var. Oyumuz sizin. Kör talihimizi yenin.
Amaç her zaman olduğu gibi bu yazımızda da kırıp incitmek değil. Gayemiz içinde bulunduğumuz acı gerçekleri vekil adaylarımızın dikkatine sunarak, hazırlayacakları acil çözüm planının şekillenmesine katkı sağlamak. Vekil adaylarımız, aday olduklarını ilan etmeden önce bu gerçeklerle yüzleştiler mi? Günlerce, haftalarca ve hatta aylarca kafa yorup kendilerine gerçekçi bir “yol haritası” çizdiler mi? Eğer çizdilerse bu yol haritasının ölçeği nedir? Çizim aşamasında “büyük ölçek - küçük ölçek” kuralının hangisi uygulandı? Daha fazla ayrıntı için acaba hangi ölçek kuralına bağlı kalmak gerekiyor? Sonuç itibariyle ikisi de ölçekli haritadır. Ancak dersine iyi çalışan bir vekil adayı, paydasının küçük olduğuna aldanmayıp büyük ölçekli harita çizmesi gerektiğini bilir. Dolayısıyla ben bunları şunları, bu şekilde şu şekilde yapacağım gibi net ifadeler kullanır. Dersine iyi çalışmayan vekil ise doğal olarak ayrıntılarda dolaşmayı sevmez. Kendine küçük ölçekli bir yol haritası çizmekle ödevini yaptığını sanır. İlla harita mı istiyorsunuz? Alın size harita der ve atar gider. Bu tip basit haritalarda, yapılacak hizmetin ayrıntılarını not etmek neredeyse imkânsızdır. Sadece ve sadece milletvekili seçilmenin, Ankara’ya gitmenin yol taktiği okunur. Bu harita anlatımı karışık gibi gelmesin size dostlar. Konuya hakim olanların ne demek istediğimi anladıklarını sanıyorum.
Şahsi beklentiler, geniş aile zenginliği, şirket envanteri, hesap hacmi düşünülmeden “Büyük Ölçekli” (1/20.000, paydasının küçük rakamlı oluşu yanıltmasın) bir yol haritasıyla çıkılan vekil yolculuğunu her koşulda samimiyetle destekliyoruz. Eğer diye başlayan cümlelerin teminatı çizdiğimiz yol haritasıdır. Günü geldiğinde bu cümlelerin son kelimelerini “sorun ve sıkıntı yükü altında ezilmedik” örneğinde olduğu gibi değiştirmek zorunda kalacaksın diyebilen vekil adaylarımız, yolunuz açık ve aydınlık olsun...
Osman ÜNAL