Aydındere Haber Giresun Haber Karadeniz Haber

Video Galeri
Foto Galeri
Web Mobil
hilaltas
Bu haber 3994 kez okundu. | Kategori :
Haberin Tarihi :   07 Eylül 2012 - 21:20

Sen Ağlama Ben Ağlarım Yerine

Büyüt
Küçült
Sen Ağlama Ben Ağlarım

SEN AĞLAMA BEN AĞLARIM YERİNE

 

Yazımızın başlığı vatan uğruna şehit düşen her Mehmetçiğin “anam” ismiyle başlayan gurur dolu ancak sonrasında hüzne dönüşen şiirine mutlaka mısra olmuştur. Çünkü “Anneciğim” kelimesi bambaşka bir ruh haliyle yazılır “asker” şiirlerine. Kınalı kuzularını Peygamber Ocağı’na gönderen annelerin bir olan yüreği coşku dolu bu uğurlamadan sonra ikiye dönüşür. İçinde, bedeninin her yerinde evladının yüreğini taşıyan bir anneye “oğlunuz şehit oldu” haberini getirmek tarifi mümkün olmayan çok ağır bir yüktür. Bu yükün altında ezilmeyi alışkanlık haline getirmek devlet olma düşüncesiyle hiçbir şekilde bağdaşmaz. Türkiye Cumhuriyeti’nin var olma sürecinde, analarımızın üstlendiği dillere destan “rol” onların ağlamamasına yetecek sebeptir.

 

Devlet olarak bu acıya çare olamıyorsan, gencecik delikanlıları kahpe kurşunlardan koruyamayıp anaların göz pınarlarından “yaş” değil, adeta “kan” akıtıyorsan sorumluluğunu gerine getirmiyorsun demektir. Güçlü, dirayetli bir devlet kendisini böylesine vahim bir duruma düşürmek istemez. Eğer şehit haberleriyle anaları ağlatmak sıradan bir olaya dönüşürse bunun bedeli çok ağır olur. Kim olursa olsun hiçbir yetkili, hiçbir sorumlu bu ağır bedelden kendini kurtaramaz.

 

O halde ne yapmak lazım?

 

O halde anaları daha fazla ağlatmamak lazım.

O halde anaları daha fazla bitirmemek lazım.

O halde baskına uğramadan önce önlem almak lazım.

O halde bir baskından sonra aynı noktadan ikinci bir baskın,

Yetmedi üçüncü hatta dördüncü baskını yememek lazım.

 

O halde alçaklar hainliklerini gerçekleştirmeden önce villadan çıkmak lazım.

O halde askerlerimize kurşun sıkılmadan önce F16’ları kaldırmak lazım.

O halde her şehit haberinden sonra sadece konuşmakla yetinmemek lazım.

O halde nutuk atmakla hiç bir şeyin elde edilemeyeceğini idrak etmek lazım.

Ve o halde “ bedeli ağır olacak” diyerek milleti kandırmamak lazım…

 

Bomba hemen öyle pat diye atılmaz. Baskın eğlenceye gider gibi yapılmaz. Mayın bu kadar rahat bir şekilde patlatılmaz. Yıllardır aynı senaryolar ve aynı yöntemler. Nasıl önlem alınmaz ki? Nasıl bir yol haritası çizilmez ki? Sen Türk Silahlı Kuvvetlerimizin sistemli, planlı, eğitimli, teçhizatlı ve en önemlisi ülkesini korumakla görevli askerisin. O ise satılmış hain. Meseleyi buraya kadar nasıl getirirsin ki? Anaları acılara gömen bu “kör” yılanın başını nasıl olurda ezmiyorsun ki?

 

Yılan sinsice yaklaşıp isteği yerden gönlünce sokarken zehrini de neredeyse arzusuna göre akıtıyor. Baş yılanların nerde yuvalandığı, hainlerin nerelerde toplandığı bilinmesine rağmen bir şey yapılmıyor. Ya da yapılamıyor. Bu nasıl iştir? Bu konudaki alışkanlık kişiyi, kurumu uçuruma götürür. Bomba patlıyor, baskın yapılıyor, askerlerimiz şehit oluyor ve başlıyor olay yerine gidip inceleme, beyanat verme trafiği. Göreviniz bu mu beyler? Göreviniz, ateş yürekleri yaktıktan sonra taziye mesajları yayınlayıp kafiyeli, kulağa hoş gelen cümleler mi kurmak?

 

Askerlerimizin benzer yöntemlerle şehit edilmesinden sonra devlet yetkililerimizin hemen hemen aynı kelimelerle olay hakkındaki konuşmalarını artık anlamsız buluyorum. Söylenen şeyler hiçbir şey ifade etmemeye başladı. Üzülerek söylemek isterim ki, Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ımız ülkemizi bölmeyi amaçlayan terör örgütünün saldırıları karşısında sadece açıklama yapmakla yetiniyorlar. Türk askerine yapılan bir terör saldırısı sonrasında sadece bir defa konuşulur. Siz eğer bu konuşmalarınızı gereğini yapacağız, bedelini ağır ödeteceğiz şeklinde rutinleştirip mütemadiyen bedel ödeyen taraf olursanız inandırıcılığınızı kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalırsınız.

 

Çok açık ve çok net bir durum var ki, ülkemizin huzurunu bozan terör meselesinde yolunda gitmeyen şeyler var. Eğer “Türk Ordusu” sıfatıyla her an saldırıya maruz kalıp baskın yiyorsan; eğer en üst seviyeli güvenlik sürecinde dahi zayiat veriyorsan ben kusursuzum diyemezsin. Komutan olarak, kurum olarak, devletin yetkili organı olarak hatalı olduğun halde hatalı değilim dersen, hatayı düzeltemezsin. Otuz yıldır başımızı ağrıtan, askerlerimizi mezara yollayıp analarımızı ağlatan şu terör meselesi yüzünden “görevimi yapamadım” diyerek istifa eden bir yetkili hatırlamıyorum.

 

Sorumlular olarak en iyi yaptığımız ve en iyi bildiğimiz yegane şey, saldırıdan sonra olay yerine turistlik gezi düzenleyip incelemelerde bulunmak. Ütülü, gıcır gıcır elbiseler içinde şehit kanlarına basma pahasına bu işi çok seviyoruz. Bir noktayı, bir birliği incelemek için illa ki “on” şehit mi vermek gerekiyor? Hâlbuki amaç, şehit vermeden önce gitmek, yine gitmek, bir daha gitmek olmalı. Öyle bir duruş sergilersiniz ki bu neler yapacağınızın ipuçlarını verir. İçişleri ve Milli Savunma Bakanlarımızın bu ülkede ne işle meşgul oldukları tam olarak bilinmiyorsa bu iki kurumun duruşu karşı tarafa sinek vızırtısı şeklinde yansır.

 

Doğruya doğru, yanlışa yanlış deme şeffaflığını göstermek zorundayız. Afyonkarahisar’da meydana gelen ve 25 askerimizin ölmesine neden olan patlamanın nedenleri ne kadar vahimse, olay sonrasında ilk açıklamanın Orman ve Su işleri Bakanı tarafından yapılması o kadar acıdır. Dolayısıyla Türk askerinin canı sudan ucuz. Orman yangını mı ki, orman bakanı açıklama yapıyor şeklindeki yorumları haklı buluyorum. Milli Savunma Bakanı’mızın bulunması, konuşması gereken yer, yarısı üniversite mezunu 25 askerimizin şehit olduğu yer değil de neresidir?

 

Daha nereye kadar “Vatan Sağolsun” diyeceğimizi bilmiyoruz. Kurumlarımızın, yetkililerimizin Türk Vatandaşı olarak bizleri karamsarlığa düşürme, yarın kaç şehit verilecek endişesine sürükleme hakları yok. Biz her şeye rağmen güçlü ama sabırlı bir ülkeyiz. Ancak terör örgütünün şimdiye kadar yaptığı ihanetlerin, akıttıkları kanların sabırla bağdaşır yanı kesinlikle kalmamıştır. O halde gereğini yapalım. Vatan hainlerini su gibi akıttıkları şehit kanlarıyla boğalım. Bunun için gerekli olan her türlü donanıma, askeri ve ekonomik güce fazlasıyla sahibiz.

 

Niçin bekliyoruz? Kimler bekletiyor? Meselenin sırrı hiç kuşku yok ki bu sorularda yatıyor...

 

Osman Ünal

 




Sayfayı Yazdır
Print Friendly / PDF
Sosyal Paylaşım
Google
Etiketler :
İsim Soyisim :
E-Mail :
UYARI : Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar hakkında muhatapları tarafından dava açılabilmektedir.
Uyarı
Güvenlik kodu :
DİĞER HABERLER
tuncay kara
Bulancak Ajans
SPOR VİTRİNİ
hacamat
Son Yorumlar
Deftere Yaz
Ziyaretçi Defteri
Düşünce ve Önerilerinizi bizimle paylaşın.
1. LİG PUAN DURUMU
Foother
SOSYAL MEDYA
Facebook Twitter RSS Sitemap
"Aydındere Haber Giresun Haber Karadeniz Haber | https://aydindere.com/"   Tum Hakları Saklıdır. © 2023 - 2024
Her hakkı saklıdır. Aydindere.com kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz. Haberlere yazılan yorumlardan kullanıcılar, köşe yazılarından ise yazarları sorumludur. Copyright © 2009 Sosyal Medya Uzmanı Gazeteler sanalbasin.com üyesidir