Nurullah AYDIN
13 Kasım 2013-ANKARA
Azınlık seçkinler mutlu mu mutlu, servetleri arttıkça artmış.
Çoğunluk ise din iman, etnik kimlik, yaşam biçimi konularıyla oyalanıyor.
Doğa tahrip edilmeye, kentler betonlaşmaya devam ediliyor
Yalan, ikiyüzlülük, yandaşlık, yalakalık meziyet haline getirilmiş.
Toplum keskin çizgilerle bölünmeye sürükleniyor.
Aşılanan kin, nefret, öfke artıyor.
İnsanların inancını, düşüncesini, yaşamını yönlendirenler var.
Silah dendiğinde; öldüren, yakan yıkan, tahrip eden aletler akla gelir. Ancak ondan daha tesirli olan ve o öldürücü olan, o silahları kullanmaya karar veren, teşvik ve tahrik eden kararlardır, sözlerdir ve yazılardır. O nedenle karar veren, konuşan veya yazanlara dikkat etmek gerekir.
Esip gürlüyorlar. Bilgi birikiminden, tarih bilincinden, gerçekler dünyasından uzak, devlet, millet, vatan, kültür kavramını kavrayamayanlar, kişisel çıkarları için hertürlü değerleri altüst ediyorlar. Ne adına?
Herkes bir şeyler söylüyor. Söylüyor ama söyledikleri ne ifade ediyor?
Özellikle; egemenlik kurma, etkinlik kurma ya da tersi etkisizleştirme, kontrol altına alma konusunda; devlet yönetiminde, medyada, iş dünyasında, akademik çevrede uygulama alanı bulan fakat kamuoyunca bilinmeyenler var.
Ancak; dokunanı yakan, açıklayanı açıklayamaz hale getiren öylesine konular vardır ki, özel alan kapsamı içinde görülmektedir.
Çok ama çok az kişinin belirli bir süreç sonrası sahip olduğu olgular vardır. Çoğu sırlarıyla bu dünyadan gitmektedir. Bilinmesinde yarar görülenler, kamuoyuna yansıtılmamaktadır.
Bu olgular; siyasetçilerin, köşe yazarlarının, sınırlı bilgilerle yorumlar yaptığı ancak perde gerisinde nelerin olduğunu bilmediği ya da önem vermediği alanlara ilişkindir.
Gerçekler dünyasında; ufuk açıcı aydınlatıcı bilgi tıkanıklığı yaşanıyor.
Bu terörizm; halka açık bir mekânda bir bomba patlatılarak yüzlerce masum insanı ya da suçlanan aşırı uçlardaki politikacıları öldüren, yalanlayan tipte bir olay değildir.
Bu olay temelde; çok sayıda insanın uzak bir bölgeden bireysel veya kitlesel olarak sistematik bir şekilde, fizikî ve ruhsal saldırıya maruz kaldığı bir olaydır.
Bu silahların sahip olduğu esas güç; kurbanların, bunların dış kaynaklar tarafından yapıldığının farkında olmamaları ve kendilerini koruyacak olanağa sahip olmamalarıdır.
Halk; din, yeni anayasa, ekonomik refah, kalkınma yutturmacası ile yöneticiler, gazeteciler ve aydınlarca uyutulurken, bunları da yönlendiren ve uyutan güçleri bilmek gerekir.
Gerçekte herhangi bir duygusal, zihni veya duyarlı algılama suni olarak oluşturulabilir ve kişi nerede olursa olsun uzak bir yerden olumsuz manipule edilebilir, yönlendirilebilir.
Bunlar kimlerdir? Bunların toplumun masum fertlerini gizli bir şekilde öldüren ve sakatlayan silahları nelerdir? Bu silâhların kullanımı niçin halkın bilgisi dışındadır?
Cevap basittir. Bunlar; gerçekte siyasetçi, bürokrat, gazeteci, akademisyen görünümlü çalışan kin, nefret, öfke pompalayanlardır..
Şu bir gerçektir ki; bu silahlar mevcuttur ve insanlara, toplumlara karşı kullanılmaktadır.
İnsanlar vardır, siyaseti bilimin emrine verirler!
İnsanlar vardır, bilimi siyasetin emrine verirler!
İnsanlar vardır, nefesini ve kalemini hakkın ve doğruluğun emrinde kullanırlar.
İnsanlar vardır gücü, yetkiyi, serveti, bilgiyi, insana, topluma doğaya, evrene sunarlar
Psikotronik saldırılara karşı dikkatli olunmalıdır.
Günün Sözü: Mikrop ve virüslere karşı önleyici tedbir almakta gecikme.