Nasreddin Hoca, bir gece, derin uykuda iken, tanımadığı kişiler, Hocaya dokuz
akçe vermişler. Hoca, dokuz akçeyle yetinmek istememiş:
__Hiç değilse, bunu on akçe yapın
demiş. Fakat
parayı verenler, dokuz akçeden
fazlasını, bir türlü vermek istememişler.
Tam bu
sırada, Hoca uykusundan uyanmış. Birde bakmış ki, avucunda, değil dokuz akçe,
bir akçe bile yok. Şaşırmış, üzülmüş. Gözlerini sıkı sıkı kapayarak, elini
uzatmış:
__Vazgeçtim on akçeden, dokuz akçe de yeter… demiş.
Sıkıntılı görünse de her şey gayet iyi gidiyordu. Ne olduysa dönemin Rektörü Sayın O.Metin ÖZTÜRK’ ün emekliye ayrılacağını açıklamasıyla oldu. Sayın Nurettin CANİKLİ’ nin de desteğini arkasına alan Sayın Aygün ATTAR ve dönemin YÖk Başkan Vekili Sayın Ömer DEMİR’ in desteğini alan Ersan BOCUTOĞLU rektör vekilliğini bekliyorlardı ki, Sayın Halil İbrahim BAHAR Rektör Vekili olarak çıkageldi. Kabullenme süreci hiçte kolay olmadı. Niye olsun ki, Sayın CANİKLİ yurt dışında bulunsa da aklı Giresun Rektörlüğündeydi. Zira Sayın ATTAR’ ın Rektör vekilliği için her türlü girişimde bulunmuş, hatta dönemin YÖK Başkanını Brezilyalardan bizzat aramıştı. Yeni kurulan; Rize, Bayburt ve Gümüşhane Üniversitelerinde olduğu gibi, Giresun Üniversitesi’ne de KTÜ’ den bir öğretim üyesini rektör yapmak isteyen Sayın Ömer DEMİR ise, Sayın BOCUTOĞLU’ nu rektör vekilliğine getiremeyince, en az altı ay için görevlendirilmiş olan Sayın BAHAR’ ın seçimi kazanamaması için, on sekiz gün içinde seçim yapılması kararını aldırdı.
Nihayet Sayın Ömer DEMİR’ in istediği tarihte seçim yapıldı. Öğretim üyelerinin özgür iradeleri neticesinde Sayın BAHAR, TÜRKMEN ve ATTAR ilk üç sırayı paylaştılar. Sandıkta bir sorun yoktu, fakat bu sonuç bazıları için hiç de hazmedilir gibi değildi. Seçim sonuçları bir yana, öğretim üyelerinin özgür iradeleri yok sayılıp, seçim sonuçlarına müdahale edilerek Sayın BOCUTOĞLU Rektör Vekili olarak Giresun’a geldi. İlerleyen süreçte seçime de müdahale edilerek, seçimin yenilenmesi kararı alındı. YÖK tarihinde hiçbir üniversitenin rektörlüğü için bu kadar çirkin ayak oyunları, karanlıkta arkadan hançerleme ve gammazlama görülmemişti.
Bu sürecin en öndeki aktörlerinden Sayın Ersan BOCUTOĞLU, Giresun’daki Rektör Vekilliği tadı damağında kaldığından olsa gerek, kırk yıldır görev yaptığı KTÜ’ ye rektör adayı oldu. İyi de oldu. Seçim sonuçları oldukça çarpıcıydı. Sayın BOCUTOĞLU kırk yıldır üst düzey görevlerde bulunduğu KTÜ’ de, kendisine oy verebilecek ikinci bir kişi bulamayınca kendisine verdiği sadece ve sadece bir oyda kaldı.
Sürecin diğer baş aktörlerinden Sayın Yılmaz CAN ise, Giresun’daki rektör vekilliği onunda tadını damağında bıraktığından olsa gerek, otuz yıldır görev yaptığı Samsun On Dokuz Mayıs Üniversitesi rektörlük seçimleri için çaba gösterdi. Maalesef aday bile olamadılar. Sayın BOCUTOĞLU en azından aday olma cesaretini gösterirken, Sayın CAN aday bile olamamıştır.
Sizi gidi sıfırcı rektörler sizi. Atılımlar yapabileceği bir dönemde aktörleri olduğunuz bu süreç, Giresun Üniversitesi’ni dumura uğratmıştır. Ayıptır, yazıktır, günahtır. Ellerinizi Giresun Üniversitesi’nden çekin artık. Giresun; Kurtuluş Savaşı’nda gönüllü alaylar kuran Hüseyin Avni Alparslan ve Osman Ağaların şehridir. Giresun; Seydi Vakkas, Çağırgan Baba, Sarı Halife, Pir Aziz ve Mustafa Erenlerin şehridir. Bunca değerlerin devran sürdüğü, varlıklarını bugün bile hissettiğimiz bu değerlerle hayat bulan Giresun, günümüz kavramlarıyla çok daha güçlü bir vizyon ve misyona sahip, değerlerin olduğu kadar ulaşım, iletişim, üretim ve biliminde buluştuğu bir kavşak olmalıdır.
Ali Zafer TOPŞİR