Birleşmeyen Müslümanların, bütünleşmeyen müminlerin ne hale geldikleri açıkça görülmektedir. işte ortadadır! Biri
birilerini kırmakta, birileri birilerinin hakkını yemekte! Yanı
zalimane tavırla mazlum Müslüman’ın hakkını yemektedir. Kafir düşmanlar
ise niteliklerine uygun olarak Müslümanların boş bıraktıkları sevgi ve
birleşme alanlarına girmekte farklı düşüncelere sahip Müslümanları
birbirlerine kırdırarak, meydana gelen sonuçları her haliyle
seyretmekteler! Her Müslüman ülkede bir çok cemaate, partiye dağılan
Müslümanlar bu ayrılığı bir çeşitlilik olarak görüp, sırası geldiğinde
ortak hareket edemiyor; herkes kendini tek hak yol görüyor; bağımsız
seçimle gelen ırkı olduğu kadar dini kardeşinin hakkını yiyebiliyor
insan! Bağımsız
seçimle seçimi kazanmış bir kişiyi silahla iktidardan indirmek zalimane
bir harekettir. Bunu ülkemizde de bazı dönemlerde gördüğümüz gibi en
yakın zamanda kardeş ülkemiz Mısır’da da gördük. İşte gerçek ortada.
Yazık ne alçakça bir davranış. Ne kötü bir sonuç! Eğer tarafların tümü
silaha sarılırsa çok kötü sonuçlar ortaya çıkar. Bir iç savaş meydana
gelir. Müslümanların bu noktada çok dikkatli davranması gerekir.
Mısır’da bağımsız seçimi kazanmış Mürsi taraftarları İhvan-ı Müslim ve
diğer destekleyenlerin protesto hareketlerinde silaha başvurmamaları
harikulade bir ahlaktır. Belli bir noktaya kadar güzel bir sabır
gerekir. Yoksa bir iç savaşın meydana gelmesi ortadadır. Dış düşmanlar
biliyorlar ki; dışarıdan bir savaş geldiğinde Müslümanlar birleşmede
gecikmezler. Bundan dolayı kendileri müdahale etmeden ayrılıkları ve
çeşitlilikleri olumsuz bir hale getirmekte ve birbirine düşman hale
getirmeye gayret etmektedirler. Belli
oranda da başarmaktadırlar ki; bunu ülkemizde olduğu gibi diğer İslam
ülkelerinde de görmekteyiz. Bunu Müslüman’ın açıkça anlaması ve görmesi
gerekmektedir. Böylece iç savaşın temeli atılmakta, düşmanın kendisi
öldürmekle uğraşmamakta, Müslüman’ların kendi kendilerini öldürmeye
yönelik siyasetler belirlemektedir; ki bunu açıkça Mısırda, Suriye’de
görüyoruz. Müslümanlarca bu zalimane hareketleri diğer Müslüman
kardeşlere zarar vermeden engellemeye yönelik politikalar
belirlenmelidir. Bunun ilk aşaması Müslümanların birleşerek ümmet
şuurunda, millet kavramında birleşmelerinin gerektiğidir Müslüman’ın
bunu fark edip çeşitlilikleri bir zenginlik olarak kabul ederek, ümmet
olarak diğer bir deyimle İslam Milleti diye ortaya çıkmalı ve Yahudiye ,
hırıstıyana ve diğer toplumlara karşı haram yollardan uzak elde edilmiş
bir nüfus, finans, silah, bilgi ve adil yönetim gücüne sahip olarak
dünyaya sesini haykırmalıdır. Bu zalimlere karşı durmanın tek ve doğru
aracıdır; yoludur; İslam ümmeti! Gelin Müslümanlar olarak hep birlikte
ümmet olalım. Kendimizden başlayarak tüm dünyaya İslam Milleti diye bir
kurum çıksın. Muhterem Hocamız D-8 diye güzel bir adım atmıştır; ki Şii
ve Sünni gibi farklı toplumlar ortak bir noktada buluşabilmişlerdir.
Olmaz denenler olmuştur! Dünyamıza
baktığımızda birleşememe sadece Mısırla, Suriye Irak gibi bölgemizdeki
devletlerde değil, halkları Müslüman olan diğer İslam ülkelerinde de
görülmektedir. İslam-ı toplumların cemaatlerin ve devletlerin ortak bir
amaçta buluşamadıkları, menfaat paylaşımında birbirlerine zalimane tavır
gösterdikleri ve tanımadıkları görülmektedir. Gruplar arasında meydana
gelen çatışmalar kaldırılmalı ve iktidarı ele geçiren zalim idarecilerin
zulmünü önlemede Mısırda olduğu gibi halka zarar vermeden haklar
aranmalı ve zararsız bir şekilde haklar elde edilmeye çalışılmalıdır.
Fert olarak arzu edip, cemaat olarak isteyip, millet olarak talep edip,
birleşmek, buluşmak ve ümmet haline gelmek ve gerçekleştirmek
Müslüman’ın en önemli amacından ve gayretinden biri olmalıdır.
Bilinmelidir ki “Ancak Müminler Kardeştirler!” (Hucurat 10) Mustafa Kemal MÜNİROĞLU 22.08.2013