Aydındere Haber Giresun Haber Karadeniz Haber

Video Galeri
Foto Galeri
Web Mobil
hilaltas
Bu haber 4259 kez okundu. | Kategori :
Haberin Tarihi :   23 Mayıs 2011 - 18:49

Tirdef Ormanında Balta Dükkanı

Büyüt
Küçült
Tirdef Ormanında Balta

    Çok açık ve net bir ifadeyle yazıyorum: Böyle giderse “Tirdef” biter. Bu mantıkla, bu düşüncelerle bu kervan fazla yol almaz. Tirebolu için hayati derecede önem arz eden bu oluşumun ömrü sergilenen tehlikeli tutumlar nedeniyle uzun olmayacak gibi görülüyor. Olur, belki ama işlevini sadece nefes alıp vermekle sürdürür. Esas olan kaliteli bir yaşantıyı mümkün kılmaksa yalnızca nefes alıp vermekle bunun elde edilemeyeceği iyi bilinmelidir. Nefes alıp vermek yaşıyor olmanın ilk koşuludur. Hayatı bununla sınırlı tutmak en iyi tabirle bir yetersizlik, yeteneksizlik göstergesidir. 

     Nerden çıktı şimdi bu? Tirdef ormanı, balta dükkânı. Ne demek istiyorsun? Şeklindeki mırıldanmaların farkındayım. Anlatacağım, baş belası bu müzmin hastalığa boyun eğip susmayacağım. Tirebolu’nun söz konusu olduğu her yerde hiçbir şey eskisi gibi değil gerçeğini dikkate alarak kafamı kuma gömmeyeceğim. Yani konuşacağım. Çünkü yapılmaması gereken yerde yapılan hataların bedelini ilçe olarak çok ağır ödüyoruz. 

     Su testisi kırılmadan önce suyolunu girdaplardan, biriken çamurlardan, sivrilmiş taşlardan temizlemek gerekiyor.  

     Makale başlığında Tirdef’i ormana benzettim. Ve hemen ardından gür ağaçlar arasına birde “balta dükkânı” yerleştirdim.  

     Daha henüz yeni oluşturulan ormanda insafsızca bir ağaç kıyımının yapılıyor olması başka nasıl izah edilir ki.  

     Üzülerek söylüyorum: Tirdef ormanından acayip şekilde balta sesleri gelmeye başlandı. Her biri Tirebolu değerindeki ağaçlar acımasızca kesilmeye çalışılıyor. Sizleri bilmem ama ben bu vahşeti rahatlıkla gözlemliyorum. Böylesine vahim bir olayı sezip sessiz kalmak Tirebolulu sorumluluğuyla bağdaşmaz.  

     Tirdef kartını taşıyan beyefendiler, baltayı almış ellerine sağa sola savuruyorlar.  

     Biri bu “kör” kesiciyi gelişi güzel sallarken bakıyorsunuz diğerleri sıralanmış “salla salla, aslansın valla” diyerek tempo tutuyorlar. 

     Yani biri baltayı vuruyor, ötekiler hırsla tutmuş dalı, koca ağacı  sallıyor. Amaç kesilmesini beklemeden dibinden söküp yere devirmek. Bir an önce odun edip kurumadan sırıta sırıta yakma ihtirasının beklemeye tahammülü yoktur, çünkü. Damarlardaki kanın egoist, bencil, iyi yüzlü zehir karışımıyla dolaşımı illaki gerçekleşecek.  

     Yoksa kriz geçirip fenalaşır. Tüyleri dökülür. Balon gibi patlar, parçalanır. Felç olup inler. Delirir, kendini dağlara taşlara vurur. 

     Eğer böyle olmasaydı sizi temin ediyorum ki, önce “Tirdef” mührünü elde etmek için akıllara durgunluk verecek ölçüde mücadele gösterenler sonrasında bu yazıyı yazmama sebep olan davranışlar sergilemezlerdi.  

     Oysa çok sevmiştik Tirdef’i. Gönülden benimseyip, samimiyetle basmıştık, bağrımıza. Eksikliğini hissettiğimiz güçlü bir aydınlatıcıya kavuşmanın getirdiği mutlulukla satırlar ardı ardına dökülmüştü benliğimden, Tirdef konulu yazılarıma ışık olmak için. Çünkü karanlıktı önümüz. Bir adım ötesini bilemiyor, göremiyorduk. Sisliydi ortalık, alabildiğine. Sis dağından ilham mı almıştı ne. O sinsi malum rahatsızlık öldürücü etkisiyle memleketi kemirmeyi sürdürüyor, Ahmetleri Fatmaları yola ize döküyordu. Kapıları kapalı, perdeleri çekiliydi o güzelim memleket evlerinin. 

     Hey gidi 80’li yıllar. Her evde abartısız 5–6 nüfus. Her köy okulunda tıklım tıklım dolu sınıf. Okullar kendi aralarında voleybol, futbol maçları düzenlerdi. Cemal hocam çok iyi smaç vurur, Trabzonlu Hamit öğretmen sürekli fileye temas var deyip dururdu. Sertti biraz. Kollardım arkadaşlarımı ondan, sınıf başkanı olarak. Yaramazların isimlerini neden yazmıyorsun şamarı yerdim her gün, bu Lazoğlundan. Geziler yapılırdı, komşu köy mekteplerine. Kısacası Tirebolu ilçesinde köy yaşamının renkli, canlı, muhteşem mozaiği tarihe not düşüyordu bir zamanlar.  

     Böyle bir gerçek varken kasabalıda kim ki, köyümüm köylümün olduğu nerde.  

     Şimdilerde ise çocuk sesine, gençlerin gülüşüne hasret kalan patika yollar, kuş sesini bile özler olmuş. Çünkü onlarda terk etmiş memleketi, bu korkunç sessizlikten. 

    Duygusallaştım ancak gerçeğimiz bunlar. Öyleydik, böyle olduk. Derin izler taşıyan bir dönemi açılmamak üzere kapattık. Belki o günlerde bile açtık ama mutluyduk… Neşeliydik… Üzerimizde yırtık, yamalı don gömlek, ayağımızda Trabzon lastiği gülebiliyorduk, en azından. Mesela “imece” kültürümüzle o müthiş yardımlaşma ruhumuzu tarlada, bağda bahçede ustaca konuşturabiliyorduk.  

     Büyük, değerli, onurlu bir sürüydük biz. Kurt saldırına uğramadan dağıldık, parçalandık. Zira kurumuştu otlaklarımız, çöl olmuştu kırlarımız. 

     Daha neler neler ama uzatmıyorum. Aksi halde bitmez bu makale. Yazı yazmak söyleyeceklerin varsa eğer, gönül pınarların açıksa güzel. 

     Nihayetinde,  

     Karamsarlığın, umutsuzluğun zirve yaptığı bir zamanda doğdu, Tirdef güneşi.  

     Kara bulut olup kapatmayalım… 

     Birlik ve beraberlik havuzumuz dolsun diye inşa edildi, Tirdef çeşmesi. 

     Gereksiz yere akıp taşırmayalım… 

     Dayanışma, güç birliği oluşturma maksadıyla yazıldı, Tirdef düşüncesi. 

     Tembel ve sorumsuz öğrenci gibi silmeyelim… 

     Daha iyi bir Tirebolu’dan yola çıkarak daha mutlu ve huzurlu Tirebolular için kuruldu Tirdef örgütü.  

     Sis bombası atıp sabote etmeyelim… 

    Özverili çalışma sonucunda muazzam içgüdüyle böyle bir oluşumu hayata geçirerek yüreklerindeki memleket aşkını unutulmaz yapan Tirebolu sevdalılarını bu kaliteli elbiseye sonradan “yama” olanları ayıklayarak bir kez daha içtenlikle tebrik ediyorum.  

     Lütfen kıymetini bilelim.  

     Lütfen değerini kavrayalım. 

     Ve lütfen ağırlığını kaldıralım. 

     Kafanıza silah dayayan yok. Kabiliyet, güç, direnç zaafı yaşıyorsan haddini bilecek ve bu anlamlı yükün altında yer almayacaksın.  

     Bu sorumluluğu  üslendikten sonra mırın kırın etme lüksün kalmıyor, arkadaşım. Zamandı, paraydı, akşamdı, sabahtı diye ağlamayacaksın.  

     Tirdef bayrağını teslim aldığın noktadan daha iyi bir yere getirmek için çalışacaksın. Olumlu, iyi şeyler olursa da kendi kendini övmeyecek, bu takdiri insanlara bırakacaksın. Neticede eğer gül bahçesi varsa gül kokusu alınır.  

     Ortada henüz bahçe yok, kokmak istiyorsun.  

     Yan gelip yatmak için “Tirdef” e yönetici olunmaz. Yorulacaksın. Bitkinde düşeceksin tabii ki. Karşı duvarda “Pekmez Olgunlaştıkça” yazısı çerçevelenmiş asılı duruyor nede olsa. Okur kendine gelirsin.  

     Ve hatta dayanamayıp  “şahane” yazılar yazmaya başlar, kıskanılacak derecede bir öğretmen – öğrenci ilişkisini büyütürsün. 

     Bu ilişkinin “kopyala yapıştır” düşüncesini doğurması, tek kelimeyle Tirdef okulundaki müfredat olumsuzluğunun işaretidir. 

     Böyle bir davranışın “Tirdef” şemsiyesi altında yapılması, oluşumun omurgasını kurşunlamakla aynı şeydir. 

     Hiç  kimsenin borazanlığını yapmıyor, sadece doğruya doğru - yanlışa yanlış deme yolunda ilerliyorum.  

     Köy  derneği başkanı ya da yöneticisi değilsiniz. Burada dahi böylesine parçalayıcı, bölücü, ayrıştırıcı, biz – siz fikrinde olunmaz.  

     Şu bir gerçek ki, bulundukları yerin farkında olmayan, o yerin anlam ve önemini bilmeyen kişiler meşgul ettikleri makamın ana hatlarını dinamitlemeye, böylece maddi ve manevi değerlerimizi yıkmaya elverişli insanlardır. ALLAH böyle insanların şerrinden yalnızca “Tirdef” i değil, cümlemizi emin eylesin.  

     Hiç  kimse çift listeli kongre kültürümüzün olgunlaşmış meyve olduğunu söyleyemez. Bu anlamda profesyonel bir yapıya kavuşmamız öyle sanıldığı gibi basit bir süreç değil. Bu uğurda daha çok fırınlar dolusu ekmek yememiz lazım. Milislerin, elebaşların olduğu bir ortamda bu mümkün olur mu bilemiyorum.   

     Dolayısıyla çift adaylı genel kurullardan fazla yara almadan çıkma düşüncesi benimsenmeli.  

     Yapılan son “Tirdef” kongresini yara almadan, darbelere maruz kalmadan atlattık dersek, yalan söylemiş oluruz.  

     Şimdi birileri kalkıp taraf tutuyorsun, meseleye yanlı bakıyorsun diyecek.  

     Normaldir. Çünkü yakın zamana kadar hatalara, olumsuzluklara, davranış bozukluklarına, sivrilmelere bilimsel bir teşhis konmamış. Kendini memleketin sahibi sananlara gözünün üzerinde kaş var denmemiş. Ne yapılırsa, hangi adım atılırsa doğru kabul edilmiş. İçinde bulunduğumuz durum itibariyle hangi akıllı ortaya çıkıp da bunların aksini söyleyebilir? İhtimal dâhilinde görmüyorum.  

     Kangrene dönen hastalığı iyileştirip sağlıklı düşünebilme haline kavuşmamız kolay olmayacak.  

     Psikoterapi ünitesinin hoca ve asistanları hiç kuşku yok ki bu yöndeki ilerlemenin kaderini belirleyecekler. 

     Ancak ilk izlenimler faydalı ve doğru adım atamadıkları yönünde.  

     Balık baştan kokar. Dolayısıyla sahanın başoyuncuları kurala uymazsa ortada değerini koruyan bir şey kalmaz.  

     Genel kurulda sergilenen aykırı davranışları unutup Kültür Günleri’ne gelmeyenlere atıfta bulunmak normal bir STK’cı davranışı değildir.  

     Önce genel kurul sürecinde rakip olarak gördüğün adayın her adımını engelleyeceksin,  

     Sadece hizmet yarışının hâkim olduğu bir ortamı mesnetsizce germe amacı güdeceksin, 

     Kurucu başkan profiline yakışmayan hareketler sergileyip süreci tıkamaya çalışacaksın, 

    İki adaydan birine tıpkı kendin gibi teveccüh gösterenlere tahammül edemeyip saygısızlık yapacaksın, 

     Tirebolu’ya hizmet yarışını keyfi hareketler neticesinde kongre olmaktan çıkartacaksın, 

     Eee sonra oturup neden Kültür Günlerine gelmediniz diye “İstanbul’daki Tirebolulular” makalesini yazacaksın. 

     Sevsinler senin Tirebolu aşkını, Tirebolu sevdanı, Tirebolu anlayışını, Tirebolulu bakışını.  

     Başta “Tirdef” olmak üzere Tirebolu hatta Giresun STK’ları senin şirket merkezin ya da aile ortamın değil.  

     Dolayısıyla elma ile armudun birbirinden ayrılması şart.  

     İşyerinde veya evinde her türlü hal ve hareketleri istediğin gibi yapabilirsin.  

     Bu noktada zatıâlinize en ufak bir dayatma söz konusu dahi olamaz. Karakter yansımanızdır.  

     Ancak mesele STK’lar olunca, kişisel alışkanlıkları çuvala doldurup ağzını sıkıca bağlamak ihtiyaç haline geldi. 

     Sekreter veya aile bireyleriyle olan konuşma şeklinizi Tirebolu ve Tirdef’e bulaştırarak, 

     İnsanların bu gemiye binme azmini, isteğini ciddi manada kırıyorsunuz.  

     Öyleyse neyi hedefliyorsunuz? Amacınız nedir, söyleyin LÜTFEN! 

     Son olarak şunu söylemek isterim. Aklınızı başınıza alın. Hoca hocalığını,  kurucu başkan kurucu başkanlığını, yönetim kurulu üyesi yönetici olduğunu bilecek. “Tirdef” balta sallama, ağaç kesme, orman kırma yeri değil. Kişisel eksikliklerinizi, zehirli tutumlarınızı, öldürücü davranışlarınızı şahsi ihtirasınız olarak gidin başka mercilerde giderin. Uzaklaştırıcı unsurlardan arınıp birleştiriciliği yüceltin. “Yapmak zor, yıkmak kolaydır” prensibini her saat başı yirmi sekiz kere tekrar edin. İyi geleceğini tahmin ediyorum.  
 

     ÖNEMLİ NOT: Bu yazıyı yazmama neden olan değerli Tirebolu aşıkları! Sakın kemençe çalıp oynamaya, sevinç çığlıkları atmaya kalmayın. Kendinde memleket sorumluluğu hisseden bilinçli, akıllı, uyanık insanları mest eden, bahar çiçeği nispetindeki doyumsuz! cümlelerinizi üzerime alındığım falan yok. Memleketim ve siz. Sadece ilçem için, sadece Tirdef için ve sadece Tirebolular için çok tehlikeli oyunlar oynamanız nedeniyle sizi uyarma, ikaz etme gereği duydum. Bilgilerinize…  

     Osman ÜNAL     



Sayfayı Yazdır
Print Friendly / PDF
Sosyal Paylaşım
Google
Etiketler :
İsim Soyisim :
E-Mail :
UYARI : Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar hakkında muhatapları tarafından dava açılabilmektedir.
Uyarı
Güvenlik kodu :
DİĞER HABERLER
tuncay kara
Bulancak Ajans
SPOR VİTRİNİ
hacamat
Son Yorumlar
Deftere Yaz
Ziyaretçi Defteri
Düşünce ve Önerilerinizi bizimle paylaşın.
1. LİG PUAN DURUMU
Foother
SOSYAL MEDYA
Facebook Twitter RSS Sitemap
"Aydındere Haber Giresun Haber Karadeniz Haber | https://aydindere.com/"   Tum Hakları Saklıdır. © 2023 - 2024
Her hakkı saklıdır. Aydindere.com kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz. Haberlere yazılan yorumlardan kullanıcılar, köşe yazılarından ise yazarları sorumludur. Copyright © 2009 Sosyal Medya Uzmanı Gazeteler sanalbasin.com üyesidir