Yüksek katılımlı bir seçim süreci yaşanmış,

Seçmen net ifadelerle teveccühüm budur demiş,

Ülkede istikrar ve güven adına her şey mevcut,

Sen kalkmış ellerinle büyüttüğün meseleyi,

Bahane ederek yemin etmeme krizi çıkartıyor,

Yüce Meclisi boykot ediyorsun.

Bu pisliğe bulaşan diğer partinin yani arkadaşının,

İsmini dahi telaffuz etmek istemiyorum.

Çünkü onlar ihanet kanıyla besleniyorlar.

Onların derdi başka.

Onlar ülkenin bölünmezliğine göz diken hainler.

Hainliklerini sürdürmeleri sürpriz değil.

Ülkemizin iktidar alternatifi olduğunu hatırlatarak,

Peki, sana ne oluyor CHP?

Sen Kılıçdaroğlu! Ne yaptığını sanıyorsun?

Türkiye Büyük Millet Meclisi, ne zamandan beri,

Çocukların oyun oynadığı gelişigüzel bir alan oldu?

Birlik ve beraberliğimizin,

Tek devlet, tek millet, tek bayrak oluşumuzun,

Yegâne adresi olan TBMM, kriz çıkarma yeri mi?

Danışıklı dövüş fikriniz mide bulandırdı.

Sizi iş başına getirecek projelerden mahrumsunuz.

Bu yüzden siyasetin meşru olmayan koordinatlarında geziniyorsunuz.

Millet sizi derdime çare olsun diye vekil seçiyor,

Siz işe yemin kriziyle başlıyorsunuz.

Sormak istiyorum: İki tutuklu sanığı vekil yaparken,

Size oy veren seçmenden hangisinin onayını aldınız?

Miting alanlarındaki alkış ve “çok yaşa Kemal” tezahüratı bir ölçü değil.

Devlet adamlığı samimiyeti, ileri görüşlülüğü gerektirir. 

135 vekil, Balbay ve Haberal kararınızın doğru olduğu anlamına gelmez.

12 Haziran sadece bir seçim yenilgisi. Karanlık yola girmeyeceksin.

Yenildiysen, yenilginin nedenlerini araştırıp bulacaksın.

Çok açık ve net bir ifadeyle söylemek isterim ki,

Atatürk’ün kurduğu bir parti,

Atatürk’ün kurduğu ülkeyi bölmeye çalışanlarla aynı kulvarda olmamalıydı.

Seçmen iradesini zincire vurma tercihiniz,

Mustafa Kemal’in açtığı yüce meclisi boykot etme kararınız,

Kurucunuz olan Ulu Önder’in kemiklerini sızlatmıştır.

Her şeye muhalefet düşüncenizin uzantısı olan yemin krizi,

Türk siyasetine kara leke olarak geçti.

Hanenize yazılan bu kırık notu düzeltmeniz asla kolay olmayacak.

Ülkemize dair sıkıntıların, sorunların çözüm yeri olan meclisi,

Sırf başarılı bir partinin (AKP) seçim sonrası dönemini sabote etmek için kilitlediniz.

Gerekçeniz ise tutuklu oldukları  halde aday gösterip

Seçilecekleri yerlere koyduğunuz iki vekilinizin salıverilmemesiydi.

Pişkinliğin bu kadarına pes diyorum.

Ne muz Cumhuriyetinde yaşıyoruz,

Ne de dağ kanunlarıyla yönetiliyoruz.

Kemal Kılıçdaroğlu, bazı akıl hocalarının telkiniyle,

Yarayı kaşıyıp ülkeyi huzursuzluğa teslim etmiştir.

Oysa her seçim dönemi yeni bir başlangıç,

Milletin hayrına olacak yeni adımlar, atılımlar manası taşır.

Kargaşa ortamına zemin hazırlamak için,

Türkiye’nin iktidar alternatifi bir partiyi boykota alet ettiler.

Yazıklar olsun.

Ne yaptığını, ne konuştuğunu bilmeyen siyasetçilere,

ALLAH akıl verir, inşallah.

CHP lideri, bazı şer odaklarının talimatını yerine getiriyor olabilir.

Ama asıl önemli olan, partinin yeni seçilen milletvekillerinin,

Böyle bir karar karşısındaki silik duruşu, basiretsizliğidir.

Yemin boykotu CHP’nin parti meclisi kararından çok,

Rıza göstermeyen hemen şimdi terk etsin,

Çıkışıyla ayyuka çıkan bir genel başkan dayatmasıdır.

Hani nerde, parti içi demokrasi?

Gücünü seçim meydanlarında göstereceksin arkadaş.

Eğer hükümet olma gibi bir hedefin varsa,

Bunu halkı ikna ederek elde edeceksin.

Meşru olmayan, milli hassasiyetimize darbe vuran yollarla,

Türkiye Başbakanı olunmaz.

Ateşle oynamanın yanma riskini doğuracağını,

Herkesten çok, ana muhalefet partisi liderinin bilmesi gerekir.

Boykot kararını hakkı  bir zemine oturtmak için bol keseden atanlar,

Sonrasında “yandım anam”  diyerek soluğu meclis kürsüsünde aldılar.

Alışkanlıklar bazen ciddi şekilde bağışıklık yapar.

CHP’nin her şeye muhalefet anlayışı, yine ters tepti.

Bu sefer her zamankinden çok daha fazla çamura bulaştılar.

14 gün sonraki geri dönüş,

Bu kirden, pislikten temizlenip arınma olanağı getirmeyecek.

Acil ele alınması gereken meseleler dururken,

Meclisi yemin kriziyle meşgul etmenin siyasi bedeli mutlaka olacaktır.

Arzu edilen bir seçim dönemi yaşanmasına rağmen,

Ülkemiz önceden tasarlanmış planlı bir krize maruz bırakıldı.

Kesin olan bir şey var ki,

Bu yapay krizin kaybedeni önce kesinlikle Kılıçdaroğlu,

Ve sonra doğal olarak tabii ki CHP olmuştur.

Seçim yenilgisinin şoku atlatılmadan,

Partiye böyle ağır bir mağlubiyet daha tattırmak,

Yeteneksiz, vizyonsuz, sorumsuz bir genel başkan tanımlamasıdır.

Dolayısıyla herkes lider olamaz.

Her lider ise Türkiye’yi yönetemez.

Dedim ya bu işler çocuk oyuncağı falan değil.

Meclisi boykot etme düşüncen doğruymuş  gibi,

Kalkıp her önüne gelene kendini anlatmaya çalışıyorsun.

Hesap vermen gereken merci dış kaynaklı  odaklar değil,

Aziz Türk Milleti’dir.

Bunun tam anlamıyla bir politika skandalı olduğunun altını çizmek isterim.

Politika milli unsurlar dikkate alınarak yapılır.

Hangi dış kaynaklı merkezler, ne zaman lehimize olan adımlar atmış ki.

Ismarlama, sipariş genel başkanlardan ülkeyi idare edecek,

Hareket ve çıkışlar beklemek fazla iyimserlik olur.

Eğer aldığın karar, seni BDP ile aynı basamakta buluşturuyorsa,

Çok vahim ve ağır bir hata yapmışsın demektir.

Yüce Meclisin anlamıyla bağdaşmayan hatalar yaparsan,

Bırakalım Türkiye’nin rahat bir nefes almasını,

Bilakis kendin nefessiz kalırsın.

Daha olgun ve tutarlı politikalar sunan,

Milletin hür iradesini boykot gibi pisliklere bulaştırmayan,

Saygılı, kendini akıllı sanan değil,

Gerçekten zeki politikacı dileklerimle… (Zira buna çok ihtiyaç var)

Osman Ünal