Günümüz Türkiye’sinde zamları eleştiren gazetecilerin fırça yediği günleri de gördük!…
Biz gazetecileri herhalde her şeyi alkışlayan maymunlarla karıştırıyorlar. Üzülerek söylemek istiyorum ki; tüm gazeteciler böyle olmadığı halde bir kısım gazeteci her ne şart olursa olsun otomatikman alkışlamaya ve onaylamaya programlandıkları için toplumda tüm gazetecileri aynı kefeye koyma hatası yapılıyor.
2007 yılında ilk olarak patlak veren ve günümüze kadar devam eden küresel ekonomik krizin ilk çıktığı günlerde tüm toplumda büyük bir gerginlik oluşmuştu. Gelecek günlerin kaygısı ile panik hali yaşandığı o günlerden bu günlere geldiğimizde Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri’nde artan ekonomik sorunlar ve yıllardır ulusal gazetelerin önemli bir kısmında Türkiye’nin ekonomik açıdan Avrupa’nın ve dünyanın yeni yükselen yıldızı olduğu haberleri; ‘Allah’a şükürler olsun ki, ülkenin hali kötüye gideceğine iyiye gidiyor. Allah beterinden muhafaza eylesin.’ düşüncesini tüm toplumun bilinçaltına yerleştirilmiş görünüyor.
Açlık sınırı 1.192 TL olmuş kimin umurunda. Net olarak elimize geçen 658,95 TL’lik asgari ücret neyimize yetmiyor. ,95 Kuruş’a 5 Kuruş daha ekleselerdi 1 ekmek daha alırdık ama neyse…
Yoksulluk sınırı 1.558 TL olmuş kimin umurunda. Türkiye’nin, Avrupa’da ve Dünya’da ekonomik alanda yeni yükselen yıldız olması neyimize yetmiyor. Allah muhafaza, ya Yunanistan gibi iflasın eşiğine gelirsek bizi kim kurtarır?
Anlatılan olumlu haberlerin hepsine tamam diyeceğiz de, madem Türk ekonomisi bu kadar iyi durumda devletin yaptığı zamlardan elde edeceği maddi kaynağa neden ihtiyacı var? Bu kaynak nereye ya da kimlere aktarılacak? Aklı başında bir ekonomist bu konuyu bize bir anlatsın da biz de bilelim. Ayrıca akaryakıt, elektrik ve doğalgaza yapılan otomatik zamlara da öyle alıştık ki; zam gecikince şaşırıyoruz. Bünyemiz bu gecikmeyi kabul etmiyor!.
Giresunlular olarak da medyanın yayınlarından çok etkileniyoruz diye düşünüyorum. İlimiz ekonomik olarak sürekli küçülüyor, işsizlik ve göç Giresun için kanayan bir yara ama Türkiye’nin ekonomik verilerinin iyi olduğuna dair haberleri duyunca kendimizi oldukça iyi hissediyoruz.
Şöyle bir durum da olabilir. Gerçekten ülkemizin ekonomik durumu iyi gidiyordur. Eğer bu bilgiler doğruysa bu iyi durum halka neden yansımıyor ya da yansıtılmıyor. Hani millet, devlet için değil; devlet, millet içindi… Ülkemizin bu gelirleri sadece yandaşlara mı yansıtılıyor acaba? Ya ülkenin ekonomik durumu iyidir, bu milli gelir vatandaşın ‘Tamamıyla’ paylaşılır; ya da ülkenin ekonomik durumu kötüdür, çeşitli zam ve vergilerle devlet ayakta tutulmaya çalışılır ki, ülkenin bağımsızlığı için kanını ve canını feda etmiş şehitlerin torunları olarak buna sonuna kadar destek veririz.
BULANCAK İSKELESİ’NİN UZAMASI MI DEDİNİZ?
Bulancak İskelesi’nin uzaması hayallerinin üzerine 1 bardak su içecekmişiz! Devlet Demiryolları Limanlar ve Hava Meydanları (DLH) Genel Müdürlüğü öyle söyledi. Doğu Karadeniz duble yolu sebebi ile birçok il merkezi ve ilçede zarar gören iskeleler yapılan sözleşmeler gereği orijinal boyuna sadık kalarak uzatılırken, Bulancak İskelesi yetim evlat muamelesi görüyor.
Bunun sebebi de diğer il merkezleri ve ilçelerde sözleşmelerden doğan hakların takibinin yapılması ve sivil toplum kuruluşları, yerel yönetimler ve bölge halkının haklarını sonuna kadar takip etmeleridir. Hiç kimse kusura bakmasın ama tüm Bulancaklılar olarak kaba etimizin üzerine oturup uyuya kaldık bu konuda. ‘Hak verilmez, alınır’ sözünden Bulancaklıların maalesef haberi yok.
‘Bize ne lazım iskelenin uzaması. Ülkenin ekonomisi iyiye gidiyor. Fındık az ama fiyatı iyi zaten. Daha ne isteriz’ diyen hemşerilerime saygılarımı sunuyorum…
Zam gelir, hoş gelir ley ley lümü lümü ley…