26 Mart tarihli yazımda “ Evet, taşeron işçilerin artık kadroya geçebileceklerinin müjdesini verebiliriz. Zira Karayolları Genel Müdürlüğü bünyesinde çalışan yaklaşık on bin taşeron işçinin, mahkeme kararı gereği kadroya geçiş süreci tamamlanmak üzere. Ulaştırma Bakanımız Sayın Binali YILDIRIM’ ın, Sayın Başbakanımızla yapmış olduğu görüşmeler doğrultusunda, YOL-İŞ Sendikasının da desteğiyle Karayolları Genel Müdürlüğü bünyesindeki taşeron işçilerin kadroya geçirilmesine ilişkin yazı, onay için Maliye Bakanlığına gönderilmiştir. Bu sürecin son basamağı olan Maliye Bakanlığının onayı ile bundan sonra bütün taşeron işçi gardaşlarımız geçici işçi statüsünde çalışarak, ikinci skaladan maaş alacaklardır ” demiş, yani taşeron işçilerin kadroya geçeceklerini belirtmiştim.
Ancak taşeron işçiler tarafından açılan binlerce dava ile büyük sıkıntı yaşayan Çalışma Bakanlığı, bu sorunu çözmek için çalışmalar yaptı. Bu çalışmaların neticesinde bakanlık, taşeron işçileri ya mahkeme kararları doğrultusunda kadroya geçirecek ya da tazminatlarını ödeyip hepsini çıkartacaktı. Ancak, akla taşeron işçilere bir oyun oynamak geldi. Bakanlık bürokrasisine göre, 4857 sayılı kanunun 2. Maddesi değiştirildimi bu iş kökten çözülüyordu.
Oysa, Anayasa’nın 128. maddesinin birinci fıkrasında, Devlet’in,
kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzel kişilerinin genel
idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin
gerektirdiği aslî ve sürekli görevlerin, memurlar ve diğer kamu
görevlileri eliyle yürütüleceği belirtilmiştir.
Yine, 4857 sayılı iş kanunun 2. Maddesiine göre;
İşveren adına hareket eden ve işin, işyerinin ve işletmenin yönetiminde görev alan kimselere işveren vekili denir. İşveren vekilinin bu sıfatla işçilere karşı işlem ve yükümlülüklerinden doğrudan işveren sorumludur.
Bu Kanunda işveren için öngörülen her çeşit sorumluluk ve zorunluluklar işveren vekilleri hakkında da uygulanır. İşveren vekilliği sıfatı, işçilere tanınan hak ve yükümlülükleri ortadan kaldırmaz.
Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.
Asıl işverenin işçilerinin alt işveren tarafından işe alınarak çalıştırılmaya devam ettirilmesi suretiyle hakları kısıtlanamaz veya daha önce o işyerinde çalıştırılan kimse ile alt işveren ilişkisi kurulamaz. Aksi halde ve genel olarak asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı işleme dayandığı kabul edilerek alt işverenin işçileri başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçisi sayılarak işlem görürler. İşletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler dışında asıl iş bölünerek alt işverenlere verilemez denilmektedir.
İşte, bu madde değiştiğinde devletin asli işi de taşerona verilebilir hale gelecek ve ellerinde mahkeme kararı olmayan tüm taşeron işçiler kadroya geçme haklarını kaybetmiş olacaklardır. Taşeron işçiler! bir sabah ansızın bu yasanın geçtiğini görebilir ve kadroya geçme haklarınızı kaybetmiş olabilirsiniz. Benden söylemesi.
Ali Zafer TOPŞİR